Hem a’lâ-yi iliyyine çıkma, hem esfel-i sâfilîne düşme potansiyeline sahip insanoğlunun bu düşüş ya da yükselişin en açık göründüğü türdür kadın. Kadın aynı kadındır fakat birisine cennet vaad edilirken diğerine daha bu dünyada cehennem yaşatılır. Öyleyse, insanî kemâlâtın anahtarı maddiyatta değildir, olamaz. Kadının manevî mertebesini değiştiren nefsi ve şeytanıyla olan mücadelesidir. Güzel görünme arzusu, kendini beğendirme, sevdirme yaratılışından gelir. Bunu hangi mecrada yaptığına göre mertebesi artar veya yükselir.
Ahir zamanda kadın fitnesi üzerine çok şey yazılıp söylenmiştir. Şunu düşünüyorum işte tam bu noktada… Bir şey eğer çok değerliyse onun bozulacağından korkulur. Evet, tesbihatta sabah ve akşam namazından sonra kadınların fitnesinden, şerrinden ve belasından Allah’a sığınıyoruz. Çok da güzel yapıyoruz. Bu bile yetmez mi İslâmın kadına verdiği değeri anlamaya. Yazımın okurlarının büyük çoğunluğu kadınlar olduğu için şöyle bir örnek geldi aklıma. Evinizdeki margarinin bozulması mı daha büyük kayıptır, tereyağının mı?
İslâm inancına göre, kadın ne fitnedir, ne de fesattır. Kadın, Allah katında vahye muhatap olacak kadar akıllı ve duyarlı (Hz. Meryem), Hz. Musa’yı (as), Firavun’un sarayında yetiştirecek kadar cesur, şefkatli yüce yaradılışta bir varlıktır. Kadın, ayrıca son Peygamberin (asm) soyunu devam ettiricidir. (Hz. Fatıma).
Çok mu koparıldık özümüzden, çok mu uzaklaştırıldık. Sadakati, merhameti, özveriyi, edebi ve daha birçok güzel hasleti üzerinde taşıyan kadınlardan çok da uzak değiliz hâlbuki. Hızla bozulan dünyada asla bozunmaya mahal verilmeyecek değerlerimiz vardı. Unutturulmaya çalışıldı. Ve bir nebze başarıldı da.
Toplumu bozmak için ahlâkı bozmak, ahlâkı bozmak için de kadını bozmak yeter diyor ecnebiler. Plânları, oyunları da bunun üzerine inşa edildi. “Benden sonra, erkekler için kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım” diyen Peygamberimizin (asm) aslında hangi özelliklere sahip kadınlardan bahsettiğini iyi anlayıp ona göre hayatımızı şekillendirmemiz lazım. Peygamberimizin bu sözü altındaki manayı sorgulamadan onu kadınları dışlayan biri gibi göstermeye çalışanlara inat.
Gülümsemesini fedakârlıkla süsleyen, bakışlarını İslâmiyet’le güzelleştiren, neye, nasıl bakacağını da yine İslâmiyet’le karar veren kadındır İslâm kadını. Ve yine bir kadının değeri, güzelliği İslâm’a uygun hal ve hareketleri ölçüsündedir. Bu tanımı herkes yapabilir. Edeble ziynetlenmiş bir kadına hangi zalim göz fitne diyebilir?
Bize kadınlar fitnedir görüşüne sahip insanları utandıracak hanımlar lâzım bayanlar. Bu hemcinslerimizin sayısını artırmamız lâzım. İyisi mi gelin verilen istidatlarımızı edeb ile süslendirelim. Kadın dırdırı(!) tabirini ağızlara sakız yaptırmadan, ama sus pus da durmadan sınırlarımızı bilelim. Şefkatimizi daima muhafaza ederek, ferâgat ve fedakârlığı yakıştıralım üstümüze. Eminim toplumun tahribatı için kadını bozmak yettiyse, toplumun yeniden inşaası için de kadının değerini bildirmek yeterli olacaktır. Çünkü her kadın bir erkeğin ya annesidir ya kardeşi. Kadının edebi, toplumun edebi olacaktır.