Röportaj

“Sağlam aileler; temiz kalpler, temiz gençler üzerine bina edilir.”

Peygamberimiz’in (asm) sünnetine, Kur’ân’ın hü­kümlerine göre, israf ve gösterişe varmadan, şer’î ve helâl sınırlar dâhilinde düğün merasimlerini nasıl gerçekleştirmek gerektiğini Marmara Üniversitesi İla­hiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Ömer Çelik ile konuştuk. İstifadenize sunuyoruz.

İlk adımı “Allah’ın emri, Pey- gamberin kavli” diye atı­lan düğün merasimlerinin di­nimize göre ölçüsü nedir?

Öncelikle evlenecek genç­lerimize ve onları evlendirecek ailelerimize kolaylıklar temen­ni ediyorum. Tabîi ki evlilik İs­lâm’da çok önemli bir mües­sese. Peygamber Efendimiz’in (asm), dinimizin üzerinde önemle durmuş olduğu, genç­leri teşvik etmiş olduğu haya­tın önemli bir parçasını teşkil ediyor. Cenab-ı Hak ayet-i kerîmelerde gençlere evlen­meyi, onların anne-babalarına da gençleri evlendirmeyi em­rediyor: “Ey anne ve babalar, yanınızda bulunan bekâr gençleri evlendirin. Bu şekilde dinlerini ta­mamlasınlar, kendi­lerini haramlardan korusunlar.” Tabîi insanların da zaman zaman fakirlikten, evliliğin yükünü taşıyama­maktan şikâyetleri de oluyor. Cenab-ı Hak ayetin devamın­da, “Eğer onlar fakir iseler, Ce­nab-ı Hak onları lütfuyla zen­ginleştirir, kanaat verir.” diyor. Dolayısıyla bu açıdan evliliğin önemini anlamış olduk.

Sizin de dediğiniz gibi “Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle” diye bir başlangıç yapıyoruz. Kültürümüzde bu evlilik işlerinin, kız istemenin, nişanlamanın, nikâhlamanın ve düğünlerin Allah’ın emri, Peygamberin kavli olması çok önemli bir düsturdur. Ne de­mektir Allah’ın emri? Yani biz bu işimizi Allah’ın emrine uy­gun yapıyoruz. Peygamberin kavli ne demektir? Biz bu evlili­ğimizi, düğünümüzü Peygam­ber’in (asm) istediği şekilde yapıyoruz. Yani “bizim yaptığı­mız iş, Allah’ın emri Peygam­ber’in (asm) sünnetine uy­gundur” anlamı taşıyor. Peki, bir evlilik nasıl Allah’ın emri ve Peygamberin kavline uygun olur? Gençlerin tanışması, kızın istenmesi ve evliliğe adım atıl­ması Allah’ın emriyle olması la­zım.Yani; iffet ve hayâ çerçeve­si içerisinde bunların yapılması, İslâm’ın haram kılmış olduğu görüşmelerin yani flörtün ol­maması, daha öncesinde gayr-i meşru buluşmaların olmaması gerekiyor. Gençlerin buna çok dikkat etmesi lazım. Başlangıç­ta buna dikkat etmezsek bu iş Allah’ın emri, Peygamberin kav­line uygun olmaz. Önce ondan başlamamız lazım. Bunun da olması için gençlerimizin okul, cami ve eğitim kurumlarımızda bu yönde eğitilmesi lazım. Kişi nerede nasıl oturup kalkmalı, kiminle nasıl görüşmeli, bu ko­nularda doğru, sağlıklı bilgileri edinmeleri gerekiyor. Bu açıdan herkese, büyüklere önemli vazi­feler düşüyor. Bu birincisi.

Düğün faslında ise burada yine Allah’ın emri Peygambe­rin kavli söz konusu olacak. Pratikten gidelim. Bugün öyle düğünler oluyor ki Allah’ın em­rine, Peygamberin sünnetine uygun değil. Mesela; ihtilat oluyor. Yani kadın-erkek karışık oluyor. Gençlerimiz yeni bir ha­yata başlangıç yapacak önemli bir adım atacakken, burada bir kısım Allah’ın haramları işleni­yor. Kadın-erkek karışık oluyor, uygunsuz kıyafetler, oyunlar, danslar oluyor. Hâlbuki Allah’ın emri Peygamberin kavline göre, kadınların ayrı bir yerde, erkek­lerin ayrı bir yerde bu düğünün olması gerekiyor. Buna dikkat etmek lâzım. Sonra düğünleri­mizdeki ikramlarımız… Bakınız, Efendimiz (asm) düğünlerde, velime diye isimlendirdiği evli­lik yemeğini vermeyi buyuruyor. Bu velimenin de güzel olma­sı lazım. Çok bereketli bir şey. Müslüman bunu yapmaz; ama bazı cahil insanlar şöyle düşü­nebiliyor: “İçkisiz düğün olmaz” veyahut bazı delikanlılarımızın “Düğünde içki içilmezse olmaz” gibi bazı yanlış düşünceleri oluyor. Hayır, öyle değil. Hiçbir yerde Allah’ın haramı işlenme­melidir, buna müsaade edilmez. Bu bakımdan yemekler ve içe­cekler İslâm’a uygun olmalı. Bir de düğünlerde şöyle bir eksiklik olabiliyor. Herkes kendi akraba­sını, itibarlı insanları, zenginleri çağırmaya çalışıyor. Fakir fuka­ra, garip guraba bu tür şeylere davet edilmiyor. Bu çok kötü bir şey. Efendimiz (asm) diyor ki; “Zenginlerin davet edildiği, fakirlerin davet edilmediği ye­mekler ne kötü programlardır.” Hâlbuki burada rahmetin, bere­ketin gelmesi için zenginle be­raber fakirin de, her seviyeden insanın da oraya gelmesi gere­kir. Bu çerçevede evliliklerimizi, düğünlerimizi yaparsak burada Allah’ın rızası, rahmeti olur ve büyük hayırlar ve bereketler or­taya çıkmış olur.

Düğün başlı başına bir tü­ketim sektörü hâline geldi. Ta­kılar, kullanılan aksesuarlar, gelinlik, bazı adetler vs hakkın­da neler düşünüyorsunuz? Bu noktadaki ölçülere de temas edebilir misiniz?

Dinimiz israfı yasaklıyor. İs­raf gereksiz veya gösteriş olsun diye yapılan lüks harcamalar­dır. Pintilik de yapılması gere­ken harcamanın yapılmaması demektir. Burada herkes kendi imkânlarına, zenginliğinin du­rumuna göre hareket edebilir. Ama yine de bir ölçü takip edil­melidir. Takılar, salon kiralama­ları, kıyafet masraflarında etra­fımızdaki insanların durumuna bakmak, kem nazarları üzeri­mize çekmemek lâzım. Çünkü diğer insanların nazarında, “ben aç iken veya ihtiyaç hâlinde olan insanlar varken bu nasıl böy­le düğün yapabiliyor” gibi bir kıskançlık söz konusu olmasın. Bunlar bizim maneviyatımıza ve geleceğimize zarar verebilir. Bu yüzden Müslüman düğün harcamalarında da ölçülü olma­lı. Furkan Suresi’nin 67. ayet-i kerimesi; “Müslümanlar, evlilik­lerinde, aile ihtiyaçlarında, baş­kalarına yardım ederken ne israf ederler, ne de pintilik yaparlar. İkisi arasında tam dengeli bir şekilde harcama yaparlar.” diye yol gösteriyor. Ve yine “harca­ma yaparken ne pinti ol, ne de israf et. Yoksa hasret çekersin veya kınanırsın” şeklinde ayet­ler de var. Dolayısıyla “ben zen­ginim, istediğim gibi bir harca­ma yaparım” dememek lazım. Yaşadığımız ortam, insanların durumları, bize bakan nazar­ların durumunu dikkate alarak suizanna sebep olmayacak bir çerçevede bu işleri yapmak ge­rekiyor.

Bu konuda Peygamber Efendimiz (asm) hem kendi ev­liliklerinde, hem çocuklarının evliliklerinde veya sahabelerin evliliklerinde bir model oluş­turmuş zaten, düsturları belir­lemiş…

Efendimiz (asm) sadece Mekke’de bir avuç insanın veya Medine’de Müslümanların pey­gamberi değil bütün insanlığın peygamberi olduğu için, onun (asm) gönlü merhametle doluy­du. Bütün insanlığa ulaşacak bir merhamete sahipti. Dolayısıyla o (asm) bir iş, bir harcama, bir düğün yaparken dünyanın belki hiç görmediği bir yerindeki hiç tanışmadığı bir muhtacın hâ­lini düşünerek hareket ediyor­du. Yemeleri, içmeleri böyleydi Efendimiz’in (asm). Dolayısıyla Allah Resulü’nün (asm) haya­tında gerçekten hepimiz için çok güzel örnekler var. Kapsam­lı bakmamız lazım. İhtiyaçları görmek lâzım, insanların hâlle­rini daha merhametli bir gönül­le, nazarla görmek lâzım.

Gösterişin şaşaanın arttığı böyle bir dönemde, çok güzel noktalara temas ettiniz. Son olarak konuyla ilgili eklemek istediğiniz noktalar var mı?

Son olarak şunu vurgulaya­yım; Allah’ın emrine Peygambe­rin kavline uygun evliliklerin ol­ması için anne babaların dikkat­li olması ve çocuklarını bu İslâm terbiyesiyle terbiye etmeleri ge­rekiyor. Doğru bilgi çok önemli. Daha sonra gençlerimizin de çok dikkatli olması lâzım. Yaşadığı­mız hayatta bir kısım ahlâksız­lıklara karşı gençlerimizin bi­linçli olması, kendilerini tehlike­lerden koruyabilmesi önem arz ediyor. Ve sağlam ailelerin an­cak temiz kalpler, temiz gençler üzerine bina edilebileceği ger­çeğini bilmemiz lazım. Cenab-ı Hak ayet-i kerîmede bir sosyal vaka olarak “temiz erkeklere temiz kadınları, kötü erkeklere kötü kadınları nasip edeceğini” söylüyor. “Hades” kelimesini kullanıyor. Yani iffetini koruya­mamış, lekelemiş insanlardan bahsediyor. Dolayısıyla biz ken­dimiz ne kadar temiz kalmaya gayret edersek Cenab-ı Hak bize temiz insanlar ve temiz nesiller lütuf edecektir. Yani ahlâkın, if­fetin, hayatımızın, gönlümüzün temizliği noktasında anne baba ve gençlere dikkatli olunması mesajını vermek istiyorum.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*