Üzerine ne kadar değinilse az olan, birlikte çalıştığım kurumlarda çocuklara mutlaka eğitimini verdiğim ve akabinde ailelerini de bilgilendirdiğim ilk konu üzerine bilgi aktarımında bulunacağım bu ay: Çocuklarda ihmal ve istismar.
Her anne-baba çocuğunu tehlikeli ve zararlı durumlardan korumak ister. Bunu yaparken sadece çocuğu koruyup kollamak değil, çocuğa da kendini korumayı öğretiyor olmak gerekir. Sadece korunulan, her şeyden sakınılan çocuk özgüven gelişimini de sağlıklı şekilde sürdüremez. Bir miktar çocuğu özgür bırakmak, bir miktar da çocuğa kendini koruyabilme bilinci yerleştirerek bunu sağlamaya çalışmamız en doğrusu olacaktır. “Aman oraya gitme”, “aman şunu yapma”, “dikkat et”, “sakın düşme”, “sakın kafanı oraya çarpma” gibi cümlelerle büyüyen çocuk, kendini yaşadığı her durumda tetikte olmak zorunda hisseden bir birey haline gelecektir. “Ya bir şey olursa” kaygısıyla yapmak istediği eylemi yapamayacak veya her seferinde kendi yerine yetişkinlerden yapmasını bekleyecektir. Kendisini koruması gereken yerlerde de başkalarının onu koruyor olması beklentisine girecektir.
Kendimizi koruma noktasında çocuğa verilmesi gereken temel olgu “mahremiyet duygusu”dur. Mahremiyet eğitimi 4 yaş itibariyle çocuğa verilmeye başlanabilir. Bu eğitim kuşkusuz önce ailede başlamalı, okul ve sosyal çevre ile birlikte desteklenmelidir. Çocuk, evinde görmediği şeyi okulda öğrense bile uygulamayabilir. Bundan dolayı çocuk belirli olguları ve değerleri evde de görmelidir.
Tüm bunların yanı sıra çocuklarımızla aramızda olması gereken en önemli unsurlardan biri kuşkusuz sağlıklı bir “iletişim”. Çocuklarımızı dinliyor olmak, onları anlıyor olmak ve anlamanın yanı sıra bunu onlara hissettirmek çocuğun hayatının her döneminde ihtiyacı olan bir durumdur. Bir çocuk kendisine kızılacağını düşünüyorsa yaşadıklarını anlatmaktan çekinecektir. Bu da çocuğun yaşadığı problemlerle bir başına kalmasına sebep olacaktır. Bundan dolayı çocuklarımızla iyi ve sağlıklı bir iletişim kurabiliyor olmak çocuğun kendi hayatı, aile içi iletişimi, kişisel güvenliği açısından elzemdir.
Nereden başlayalım?
İlk olarak “tehlike” ve “güven” kavramlarının çocuklara tanımının yapılması gerekir. Tehlikeli ve güvenli şeylere çocukların örnek verdirilmesi sağlanarak sohbet ortamı oluşturulursa çocuklar bu kavramları da daha etkin bir şekilde öğreneceklerdir.
4 özel bölge
Yukarıdaki tanımların anlaşıldığından emin olduğumuzun ardından 4 özel bölgemizi tanımlıyoruz. Bu bölgeler; göğüs, ön ve arka özel bölgeler ile ağız kısımlarını kapsamaktadır.
Kimler dokunabilir?
Anne-babalarımız gerektiğinde (banyo yaptırırken, giysi giydirirken vs.),
Sınıf öğretmenleri gerektiğinde (oluşabilecek yaralanma, hastalık, tuvalet vb. konularda)
Doktorlar anne-baba yanındayken (muayene vb.)
Çocuklar böyle bir durumla karşılaştıklarında ne yapmalılar?
* Dokunan kişiye “Hayır!” diyerek tepkilerini göstermeliler.
* Yabancı veya istemediği biri dokunduğunda ve rahatsız olduğunda bağırmalılar.
* Oradan kaçarak uzaklaşmalılar.
* Güvendiği birine durumu anlatmalılar. (Burada sağlıklı iletişimin önemini görüyoruz.)
İyi dokunma ve kötü dokunma ayrımını yapabiliyor olmak önemlidir. Çocukta bunu riske atmamak için tedbir olarak sıkça yaptığımız davranışlardan biri olan özel bölgelere şaka yollu da olsa dokunmaktan kaçınmak daha doğru olacaktır.
Bu konuda anne-babaya düşen görev ise çocuklarını bu konuda eğitmek, çocuklar bu eğitimi okulda aldılar ise de aldıkları bu eğitimi evde de destekliyor olmalarıdır. Her çocuk aynı davranışı gerçekleştirmeyebilir, öğrendiklerini hemen uygulamaya başlamayabilir. Okulda öğrendiği halde evde hâlâ anne veya babasını dudağından öpmek isteyebilir. Bu durumda da devreye anne babanın giriyor olması önem arz etmekte. Çocuğa “Orası benim özel bölgem, senin de özel bölgen. Oradan öpmen doğru değil. Yanağımdan öpebilirsin” “Bana olan sevgini bana sarılarak gösterebilirsin.” Ve benzeri yaklaşımlarda bulunabilirsiniz. Kızmak iletişiminizin bozulmasına sebep olur. Tutarlı olmanız bu davranışın doğru olmadığı, zamanla çocuğunuzun zihninde de yerleşecektir. Bunun yanı sıra “Ama sadece beni öpüyor, başkasını öpmüyor.” diye de düşünmeyin. Bir çocuk ailesinde sevgi gösterisi olarak dudaktan öpme davranışını edindiyse, bunu okulda sevdiği bir arkadaşına uyguladığında arkadaşından tepki alabilir, böylece öpen çocuk sevilmediğini düşünebilir, dolayısıyla sosyal problemler yaşayabilir.
Özetleyecek olursak
* Şaka amaçlı da olsa sevgi gösterisi olarak özel bölgelerine dokunmayın.
* Henüz tuvalete yalnız gidemeyen çocukları gerekmedikçe başkasıyla göndermeyin. (Okulunuz ile kendi sınıf öğretmenleri haricinde zor durumda kalmadıkça gönderilmemesi noktasında hassasiyetinizi paylaşın.)
* Ve bu hatırlatmayı 6 ayda bir çocuğunuza yapın.