Röportaj

Taşlarla gelen şifa…

“Şifalı Taşlar” kitabının yazarı Şifalı taş ve Bioenerji uzmanı Belgin Dal ile kadim geleneğimizde de yer bulan şifalı taşlar üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Keyifli okumalar.

Taşlar alternatif tıpta, kadim geleneğimizde nasıl kullanılmış?

Şifalı taşların tarihi çok eskilere dayanıyor. Özellikle İbn-i Sina kitabında kehribardan bah­setmiştir. Kehribar için der ki; “Kehribar’ı dövün, 1,5 gram bal ile karıştırarak kalp hastalarına yedi­rin.” Çünkü kehribar taşının kan sulandırıcı özel­liği vardır. Fakat bunu kanı pıhtılaşmayan kişiler kullanamaz, bunu da ekleyelim. Ayrıca Mahmut Şirvani İslâm bilim adamıdır. Kendisinin yine şifalı taşlarla ilgili kitabı vardır. Mısırlılar, Yunan mitolo­jisinde, Yunan tarihinde bu taşları kullanılmıştır. Ben 15 sene migren ağrısı çektim. Taşlarla, ener­jiyle de dalga geçen biriydim. 2008’de çok ilginç bir olay yaşadım. Hem şifa buldum, hem de taş­lara bakış açım değişti. O günden bugüne taşların üstündeki örtüyü kaldırmaya çalışıyorum. Birçok araştırma, kitap sayesinde artık taşlar ve şifaları daha iyi biliniyor.

İnsan bedeniyle şifalı taşlar arasında nasıl bir ilişki var ki taşlar bize şifa olabiliyor?

Hastalıklarımızın ana sebepleri mineral azlı­ğı veya fazlalığıdır. Peki taşlar nasıl bir etkileşim yapıyor? Anadolu’da bakır bilezikler takılırdı geç­mişte. Şimdi de altın, bakır, gümüş kullanılıyor. Bunlar hep katı maddedir. Kadınlarımızdan da zamanla “benim bileziğimin gramajı düştü” ya da “bileziğim incelmiş” gibi şeyler duyarız. O katı madde olduğu halde, deri gözeneğimiz açık oldu­ğu için, taşıdıkları moleküller, derinin içine girmiş­tir, o yüzden bir küçülme yaşanmıştır. Taşlardaki moleküller de derinin içine akıyor. Bu yüzden doğ­ru taşı kullanırsak tamamlayıcı tıp adına bize şifa olmaktadır. Nasıl grip oluyoruz da ilaçlarımızın ya­nında bitkisel çaylar kullanıyoruz, destek alıyoruz, taşların da minerallerinden destek alıyoruz. Bu anlamda doğru taşı kullanmak önemlidir.

Kâinat eczanesinden birer numune şifalı taşlar. Madem taşları bilinçli kullanmalı, herkes her taşı kullanmamalı. Peki ben hangi taşı kul­lanacağıma nasıl karar vereceğim?

Bize geldiğinizde, ilk etapta avucunuzun or­tasına, değişik renkli taşlardan oluşan bir bileklik koyuyoruz. Ve sizin gözünüzün önünde o taşlar teninizle etkileşime giriyor, eriyor ya da küçülüyor. Her bir taş bedenimizdeki çakralarımızı, organları­mızı ve mineral boyutunu gösterdiği için eriyen ve renk değiştiren taşlara göre sizin rahatsızlığınızı anlatabiliyoruz.

Son dönemde bebeklerde taşlardan oluşan kolyeler ve bileklikler kullanılıyorlar. Tavsiye ediyor musunuz?

Yüzde yüz tavsiye ediyorum. Özellikle kehribar, Almanya’da yıllardır çocuk doktorları tarafından süt dişi çıkaran çocuklar için reçeteye yazılıyor. Hatta Almanya’da eczanede kehribar satıldığını orada yaşayanlar bilir. Kehribar mutlaka kullanıl­malı. Süt dişi çıkarmada, ateşlenmede iyi gelir. Bağışıklık sistemini güçlendirir.

Yukarıda bahsettiğiniz çakra konusuna da kısaca değinelim mi?

Toplumda “çakram kapalı, çakram açık” gibi söylemleri sıkça duyarız. Çakralarımız açık ya da kapalı olmaz. Blokajlı ya da blokajsız olur. Vücu­dumuzda milyonlarca sinir ucu vardır. 7 tane sinir ucu hormonların geçtiği noktadır. Biyoenerjide biz buna çakra diyoruz. İslamiyet’te, tasavvufta ise bu letaif noktaları deniliyor.

Her yerde doğal taş diye belli taşların satıl­dığını görüyoruz. Taşın doğal olup olmadığını nasıl anlarız?

Bunu ben yıllar önce bir gece çalışmamda keş­fettim. Saçımı taşa dolayıp yakmak geldi aklıma. Yaptım ve taşa doladığım saçımın yanmadığını gördüm. Pratik bir yöntem olarak, taş alacağınız zaman bunu deneyebilirsiniz. Ama taşlara farklı bir metal katıp, sahte taşlar da satabiliyorlar. Biz dahi bazen şaşırabiliyoruz. Ben şahsıma adına taşın enerjisine bakıyorum. Doğal taş ağırdır ve soğuktur. Ancak siz taktığınızda mineral boyu­tundan dolayı ısınabilir. Bunu da belirtmiş olalım.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Lütfen gözlerinizi her açtığınızda Allah’a şük­redin ve sesli bir şekilde; “Bir su damlasından oluştum. Nefes alıp veriyorum, mucizelerin için­deyim” deyin. Son olarak annelere de şunu söyle­mek isterim; okullar açıldı, dikkat dağınıklığı için lütfen çocukların çalışma masalarına bir kyanit taşı koyun. Çocuklar ders çalışırken kyanit taşıyla oynasınlar. Özellikle enseye daire şeklinde masaj yapılırsa, dikkat dağınıklığına çok iyi gelecektir.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*