Hayatın İçinden

İmam Hatip Okulları açılırken…

Tevfik İleri talebem idi. Ne yapıp edip ‘küfrün kalesinde bir delik açmak için,’ bir İmam Hatip Okulunun açılmasına arkadaşlarla karar verdik… Elimde baston, rahatsız halimle trene bindim; Ankara’ya gittim.

O günün Maarif Vekili olan Tevfik İleri merhum, talebelerimden idi. Beni unutmamıştı…

Daha önce de onun tavassutu ile Başbakan Adnan Menderes’in oğullarına Kur’an-ı Kerim okutmak  ve dini bilgiler öğretmek için beni tayin etmişlerdi. O işin de tek amili Tevfik İleri idi.

Adnan Beyìn oğullarının İstanbul’da olduğu günlerde, Hariciye Vekili Fatin Rüştü Zorlu’nun evine gider, çocuklara ders verirdim. Bunu herkes de bilmez.

Tevfik İleri ile daha önce konuşmuştum,

Hocam Ankara’ya gelin. Ümit ederim ki, inşallah bu İmam Hatip kararını çıkarırız.

Mason, dönme bir Talim Terbiye Dairesi Müdürü var. Sarı bir herif. Yılan gibi bakışları var… Beni çok soğuk karşılıyor.

Tevfik İleri Beyin verdiği emirler Talim Terbiyeden bir türlü çıkmıyor.

İşin bu kadar zor olacağı, Masonların, dönmelerin Bakanı dahi dinlemeyecekleri hesapta yoktu.

“Mevzuat, kanunlar müsaade etmiyor. Bunun için Tevhid-i Tedrisat Kanununun değişmesi lâzımdır. Bunun ile İmam Hatip Liseleri kapatılmış; o günden bu güne bir kanun çıkmamış… Karar bizim salahiyetimizin dışındadır. Parlamentodan bir kanun çıkması lazım. Biz öyle bir izin veremeyiz.” diyor, direniyordu.

Tam bir ay boyunca Ankara’da süründüm. Çamaşırlarım kirlendi. Nerede ise bitleneceğim.

Artık ümidim bitti. Tevfik İleri Beye veda edip, trenle İstanbul’a döneceğim.

Tevfik İleri Bey rengimi beğenmedi.

“Hocam siz rahatsızsınız…”

“Hocam iyi  sabrettiniz. Son bir çare olarak meseleyi bir de Adnan Beye, açalım” dedi.

Birlikte Adnan Beye, Başvekâlete (Başbakanlık) gittik. Vaziyeti anlattık. Adnan Bey hayret etti, üzüldü.

Talim Terbiye’deki bir adamın, Bakana karsı koyduğuna şaştı: “Bu derece mi Tevfik Bey?”

“Evet, efendim, bu derecedir…”

Başbakan biraz düşündükten sonra dedi ki:

“Hocam siz yarın Tevfik Beye gelin; Tevfik Beyle beraber Talim Terbiyeye gidin… Ben aynı saatte baskın yapayım… Bir de bu şekilde tecrübe edelim. Belki Allah yardımcımız olur.”

Öyle yaptık.

Başbakan geldi. Girer girmez selam verdi. Sonra:

“Tevfik Bey neredesin yahu! Ne zaman  sorsam, Talim Terbiye’de diyorlar! Ne bu? Allah aşkına senin Talim Terbiye’de bu kadar ne işin var?”

“Efendim; Celal Ökten Hoca, benim hocamdır. Bir aydan beri buradadır…”

“Hayırdır ne işi varmış?”

Tevfik Bey,”Efendim böyle böyle…” diye anlattı.

Adnan Bey “Ben emir vereyim. Lazım olanı yazın, ben imza edeyim” dedi.

Talim Terbiye Müdürünün artık itiraz edecek sözü kalmadı.

Bina vatandaştan, maaşlar vatandaştan.

İşte böyle İmam Hatip okulları için izni Celal Hoca rahmetli  aldı.

(Ali Ulvi Kurucu’nun hatıraları 4. cilt s. 211- 216 M.Ertuğrul Düzdağ: Kaynak Y.)

 

Yazarımız Erdoğan Akdemir’e teşekkürlerimizle…

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*