“İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni iktiza eder.”
Bediüzzaman Said Nursî
Mekke’nin fethinden sonra, Peygamber Efendimizin (asm) ve Müslümanların Kâbe’yi tavaf ettikleri bir sırada Ebû Süfyan Mescid-i Haram’ın bir köşesinde oturup düşünceye dalmıştı. Şeytan zihnini kurcalıyor ve birtakım sinsi vesveseler telkin ediyordu. Resûl-i Ekrem (asm) önünden geçtikçe:
“Acaba bir daha asker toplasam, şu adamla(!) bir daha çarpışsam ne olur?” diye içinden geçiriyordu.
Tam bu sırada Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm), geldi ve buyurdu:
“O zaman yine Allah seni hakir eder!”
Ebû Süfyan, şimşek gibi çakan bu söz karşısında daldığı derin düşünceden sıyrıldı. Başını kaldırıp baktığında Peygamber Efendimizi (asm) yanıbaşında gördü. Şaşırdı, titredi. Sonra da Allah’a tövbe ve istiğfarda bulunarak bağırdı:
“Vallahi, sen Resûlullah’sın!”