Hikâye

Pencereden bakan kadın

Yaşlı kadın kahvaltısını yaptı ve eline tesbihini alarak penceresinin kenarına geçti. Perdeyi hafif araladı. Sabahın bu erken saatlerinde tek tük insan sessizce, büyük bir ihtimal ile işlerine gidiyorlardı. Yıllar önce eşini de bu saatlerde uğurlardı. Yolun bitimine, gidene kadar, ona her gün bıkmadan bakardı. Eşi ise arada arkasına döner ve ona el sallardı.

Şimdi ise giden komşulara ve çocuklarına bakıyordu. Her geçen dönüp ona el sallıyordu. O da karşılık veriyordu. Okula giden çocuklar da “Hafize Teyze” diye bağırıyorlardı ve servis arabası her gün ona korna çalıyordu. Hafize Hanım, bu mahallenin simgesi olmuştu. Pencereden bakan kadın…

Elinde yadigâr bir tesbihi vardı. Pencere de onun yareni olmuştu. Onsuz ve elindeki işi olmadan duramıyordu. Elinde her zaman yün atkı şişleri vardı. Herkese bir şeyler örerdi. Mahalle arasında anlaşmıştı. Her gün birisi ona sevdiği yemekleri pişiriyor, evini temizliyordu. Allah onlara çocuk nasip etmemişti, ama tüm mahalle onun çocuğuydu. Evinde gün yapıyorlardı, Kur’ân okuyorlar, mantılar açıyorlardı. Hafize Teyze mahallenin her şeyiydi.

Bu mahallenin önemini duyan bir grup turist Hafize Hanımı ziyaret etmek istediler. Bir araba ile geldiler ki bakınca pencereden bakan kadını gördüler. Evine giderek tanıştılar ve resimler çekildiler. Aralarından birisi gazeteciydi ve onun haberini yapmak istedi.

Ülkesinde yaşlılara önem verilmesi gereğini anlattığı bu haberi çok dikkat çekti. Ama Hafize Hanım’ın bundan haber olmamıştı. Bu yüzden ona bir hediye yapmak istediler. Bir video hazırlayarak internette yayımladılar ve tüm dünyaya “pencereden bakan kadın” olarak anlattılar.

Bu sefer de ülkeden bir gazeteci onunla röportaj yapmaya karar verdi. Dedi ki;

“Siz neden bu kadar seviliyorsunuz?”

“Evladım, sevilmek için özel bir çabam olmadı. Sadece her gidene bakarım ve dua ederim ki sevdiklerine kavuşsunlar, her küsene dua ederim ki barışsınlar, Rabbimden isterim ki her insanın kalbinde sevgi katrecikleri çiçek olup açsın, Allah bana sevgi dolu insanları nasip etti, beni sevdiler. İman dolu kalpler olsun diye dua ettim, her giden arabaya kazasız belasız dön diye dua ederim. Ben sadece bunu yaparım.”

İki gün sonra gazeteci bu röportajı yayınlamıştı; “Dua iyiliğin anahtarıdır, sağ ol pencereden bakan kadın…”

 

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*