Mutlu olmak zannedildiği gibi zor bir şey değil. Emek istediği ise kesin. Evlilikler insan için terapi vasıtasıdır. Geçmişte, çocuklukta ne yaşanmışsa yaşansın iyi bir eş o anların tamiri için ve mutluluğun yeniden inşası için bir lütuftur.
Evlilikte yapılması gerekenler ve yapmamamız gerekenler kısmını sıralamadan önce her problemin ilk çözümünün küçük bir adım atmak olduğunu hatırlamak lazım. Bazen o küçük zannedilen adımda, üstüme düşenin bir fazlasını yapmak, karşıdan beklemeden, karşındakine rağmen çabalamak, bitişe yakın evliliklerin kurtulması için büyük bir kelebek etkisi oluşturur.
O zaman bütün bu yazdıklarımızı tersinden okursak, zihin kavşaklarında her daim gezmeli her iki taraf için de: “Ben eşimin terapisti miyim? Yoksa imtihanı mı?” sorusunu kendimize sormamız gerekir. Sahip olduğumuz kimlik düşünüldüğünde ise “elinden, belinden, dilinden emin olunan mümin” hadisinin sırrınca insan eşine karşı da bu emniyet içinde olmalı. “Size fenalık dokunan insana iyilikle ıslahla mukabele etme” tavsiyesindeki ayet sırrınca eşe karşı da bu yüce gönüllük içinde olunmalı. İşte çok kompleks görülen aile sorunları ayet ve hadisler ışığında değerlendirilince, o emretti ben uygulayayım hassasiyeti noktasından bakılınca hiç de çözümsüz olmadığı görülüyor.
Küçük adımlardan bahsettik ya işte bir kaç tanesi:
Strateji uygulamayın
“O şöyle yaparsa ben de böyle yaparım o böyle derse şöyle olur ben de bunu diyeyim” gibi uzun vadeli ve zihin yorucu stratejiler her iki tarafı da yapmacık ve samimiyetsiz bir hale sürükler. Yapılması gereken ise samimane duyguları ifade edebilmek, bunu yaparken de olabildiğince hassas ve ıslahhane yapmak. Her insanın anladığı bir dil vardır. Eşlere düşen ise o dili bulmaktır. “Söylüyorum bin kere anlamıyor” ifadesini kullanıyorsanız eğer bu şunun işaretidir: Artık farklı bir dil kullanmalısınız, şu andaki işe yaramıyor!
Eşinizin söylediği sözü tolere edebilme genişliğini gösterin. Yazının devamını okumak için lütfen tıklayın…