Anne sütü bebeğin yapıtaşıdır
Bebekler de insandırlar ve büyüklerle eşit hukuka sahiptirler. Haklarını vermediğinizde iş mahşere kalır ve hesap daha zorlaşır. Çocuklar doğumdan itibaren iki yıl veya en fazla otuz ay içerisinde tamamen annelerine bağlıdırlar. Annelerinin sütüyle büyürler, yetişirler ve gelişirler; etleri, kemikleri ve diğer azaları anne sütüyle yoğrulur, gelişimini sağlar, olgunlaşır ve kuvvet bulur. Bir başka ifadeyle ilk otuz ay içerisinde, çocuk vücudunun önemli yapı taşlarından birisi anne vücudu ve anne sütüdür. Çünkü çocuğun kanının, etinin, kemiğinin, dişinin, damarlarının ve bütün organlarının beslenmesinde ve gelişmesinde anne sütü etkin ve faal vaziyettedir. Çocuğun anne sütü emme süresi doğumdan itibaren ilk iki yıldır. Bu süreyi tayin eden Kur’ân’dır. Kur’ân iki ayette çocuğun sütten kesilmesinin “iki yılda” tamamlanacağını; bir ayette de bu sürenin ana rahmindeki süre ile birlikte, yani hamilelik süresi ile birlikte “otuz ayda” kemale ereceğini bildiriyor. İmam-ı Şafiî ile Hanefîlerden İmam-ı Muhammed ve İmam-ı Yusuf da dâhil müçtehitlerin çoğunluğu, iki yıl üzerinde yoğunlaşan hadisleri de dikkate alarak bu sürenin “iki yıl” olduğunda ittifak etmişler; İmam-ı Azam otuz ayı; Malikilerse iki yıl iki ayı esas almışlardır.
Sütanneliğinde bebeğin yaşı
Bebeğin süt emdiği kadın kendi öz annesi ise problem yok! Kendi öz annesi değilse, bu durumda bebeğin süt emdiği kadınla aralarında süt hukuku devreye giriyor. Süt akrabalığının meydana gelmesi için, süt emen bebeğin iki yaşını geçmemiş olması gerekir. Ekser ulemanın görüşüne göre iki yaşından sonra; İmam-ı Azam’ın da görüşünü dikkate aldığımızda, nihayet otuz aydan sonra çocuk bir kadını hangi amaçla emmiş olursa olsun, artık süt akrabalığı meydana gelmez. Fakat ilk iki yıl içerisinde bebek her hangi bir kadından azıcık bir süt emmiş olsa bile, süt akrabalığı meydana gelmiş olur. Buna dikkat etmek lâzım.
Sütkardeşliği hukuku
Bir çocuğun, sütannesiyle ve sütkardeşleriyle evlenmesini Kur’ân yasaklıyor. Peygamber Efendimiz (asm) süt yoluyla kimlerin birbirine haram olacağını açıklamıştır. Hazret-i Aişe (ra) bir defasında Hz. Hafsa’nın (ra) odası önünde izin isteyen bir erkek sesi işitti ve Resûlullah Efendimiz’e (asm);
“Ya Resûlallah! Şu adam evinize girmek için izin istiyor” dedi.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (asm):
“Hafsa’nın süt amcası falanca olduğunu görüyorum” buyurdu. Hazret-i Aişe (ra):
“Süt amcam falanca eğer hayatta olsaydı benim yanıma girebilecek miydi?” diye sorunca
Allah Resûlü (asm):
“Evet girebilirdi. Çünkü sütle gelen mahremiyet, doğum ve neseple gelen mahremiyet gibidir!” buyurdu.
Sütle gelen mahremiyet, doğumla gelen mahremiyet gibi olunca; yani doğum ve neseple haram olan şeyin süt yoluyla da haram olduğu anlaşılınca, artık süt yoluyla kimlerin birbirine haram olduğu belli olmuş olur. Nesep olarak bir kişinin kızı, kardeşi, annesi, babası, amcası, dayısı, halası, teyzesi, erkek ve kız kardeşinden yeğenleri, ninesi, dedesi nasıl kendisine haram oluyorsa… Sütanneleri, sütbabaları, süt erkek kardeşleri, sütkız kardeşleri, süt erkek kardeşlerinden yeğenleri, sütkız kardeşlerinden yeğenleri, süt amcaları, süt halaları, süt dayıları, süt teyzeleri, sütnineleri ve süt dedeleri de kendisine haramdır; çünkü bunlarla aralarında süt yoluyla mahremiyet bağı kurulmuştur. Evlenmeleri helâl değildir.
Hukuk bakımından soy kardeşliği ve sütkardeşliği
Başka bir ifadeyle, evlenme engeli taşıması bakımından “doğurmak” ile “süt vermek” arasında hiçbir fark yoktur. Yani bir anne, doğurmadığı bir çocuğa iki yaşından evvel süt vermişse, bu çocuğu kendi doğurduğu öz çocuklarıyla kardeş yapmış olur. Demek oluyor ki, sütkardeşliği soy kardeşliği gibidir. Soy kardeşliğinin evlenme bakımından haram kıldığı her şeyi, sütkardeşliği de haram kılar. Başka bir ifadeyle, soy kardeşliğinin evlenme engeli getirdiği her bireye, sütkardeşliği de evlenme engeli getirir. Yani soy kardeşliği ile sütkardeşliği arasında evlenme engeli ve kardeşlik bakımından hiçbir fark yoktur. Sütanneliği de soy anneliği sütkardeşliği de soy kardeşliği gibidir. Öz annenin çocuklarına haram olan yakınları kimlerse, onlar sütannelik nedeniyle de haram olurlar. Bu Kur’ân ve sünnetle sabittir. Kur’ân, kendisiyle evlenilmesi haram kılınan kadınlar arasında, “sütanneleri ve sütkız kardeşleri” de sayar. Peygamber Efendimiz (asm) de, “Süt emmek, soy bağının haram kıldığı her şeyi haram kılar.” buyurmuştur.
Bu durumda;
1. Çocuğun, kendisini emziren kadınla evlenmesi haramdır.
2. Çocuğun, kendisini emziren kadının çocuklarıyla evlenmesi haramdır.
3. Çocuğun, kendisini emziren kadının yukarıya doğru aslını ve aşağıya doğru neslini takip eden zincirde kim varsa hepsiyle evlenmesi haramdır. Yani sütannenin annesi, çocuğun sütninesidir. Sütannenin babası, çocuğun süt dedesidir. Sütannenin torunları, çocuğun süt yeğenleridir. Sütannenin kardeşleri, çocuğun süt teyzesidir veya süt dayısıdır. Sütannenin kocası da, çocuğun sütbabasıdır. Süt çocuğun bütün bu zincirdeki bireylerle evlenmesi haramdır.
Süt çocuğun kendi kardeşlerinin hukuku
4-Fakat bütün bu haramlıklar, sadece süt çocuğun kendisiyle sınırlıdır. Süt çocuğun kendi öz kardeşleri için böyle bir sınırlama söz konusu değildir. Süt çocuğun kendi öz kardeşlerinin, bu kişilerle evlenmelerinde bir engel yoktur.