“Şüheda, hayat-ı dünyevîlerini tarik-i hakta feda ettikleri için, Cenâb-ı Hak, kemâl-i kereminden, onlara hayat-ı dünyeviyeye benzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayatı âlem-i berzahta onlara ihsan eder. Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar. Yalnız kendilerinin daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar, kemâl-i saadetle mütelezziz oluyorlar, ölümdeki firak acılığını hissetmiyorlar.”
Bediüzzaman Said Nursi
Sa’d bin Muaz (ra) hayatının sadece altı yılını Müslümanlıkla geçirmesine rağmen, büyük hizmetler yapmış ve Peygamberimiz (asm) için; “Ensar içinde en sevgili olma” şerefini kazanmıştır.
Bedir ve Uhud Savaşı’na iştirak eden Hz. Sa’d (ra), Hendek Savaşı’nda şehit olmuştur.
Hicretin 5. Senesinde yapılan Hendek Savaşı’nda Sa’d bin Muaz’ın (ra) tek bir duası vardı:
“Rabbim muzafferiyetimizi gördükten sonra bana şahadeti nasip et.”
Savaş esnasında gözünü Sa’d bin Muaz’dan (ra) hiç ayırmayan bir müşrik vardı; Habban b. Kays…
Onu öldürmeyi kafaya koymuş fırsat kolluyordu. Sa’d cesurca savaşırken, Habban amacına ulaştı ve elindeki oku Sa’d bin Muaz’a (ra) isabet ettirdi.
Ok, Sa’d’ın (ra) vücudunda derin bir yara açmıştı. Sa’d (ra) kendisinden akan kanları görünce bu okun şahadetine sebep olacağını anlayarak ellerini açtı ve şöyle dua etti:
“Yarabbi! Kureyşi mağlup edene kadar hayatta kalmamı nasip et. Harp nihayet bulduğunda beni şahadet makamına yükselt.”
Hz. Sa’d’ın (ra) duası kabul oldu. Harp nihayetine kadar yaşamaya devam etti. Bir ara Resulullah ile karşılaştı:
“Ben şehit miyim ya Resulallah?” diye sordu.
Resulallah (asm):
“Allah (cc) seni şahadet makamına erdirecek.” buyurdu.
Ve muzafferiyetten sonra vefat etti. Onun vefatı tüm sahabeleri hüzne boğdu. Bunu gören Resulallah (asm) onları teselli etmek için şöyle buyurdu:
“Onun şahadetiyle tüm arş ve ferş titredi.”