Kapak

Kâinatta tevhid delilleri

Risale-i Nur hiçbir ilim adamının anlaşılır bir şe­kilde ispat edemediği en zor meseleleri, kolay ve basit bir şekilde, avamdan havasa kadar, herkesin kabiliyetine göre anlayabileceği tarzda, tam ikna edici bir şekilde izah ve ispat etmiştir.

Tevhid de bunlardan biridir. Allah’ın varlığını, birliğini bir atomun lisan-ı halinin tercümanlığını yaparak ispat etmiştir. Nasıl ki Kur’ân’ın kuvvetli ve mantıklı hakikatleri, dini tabiat felsefesinin saldı­rısından kurtarıp bir dayanak noktası oldu. Aynen öyle de bu zamanda onun bir mucizesi olan Risale-i Nur her şeyi maddeye dayandıran felsefeden gelen, ilim yoluyla yanlışa gitme dehşetine karşı, taklidi imanları ilimle yanlışa gitmeden kurtarıp, bütün ehl-i imana bir dayanak noktası olmuş, vesveseler­den muhafaza etmiştir.

Risale-i Nur diğer ilmi kitaplar gibi okunmamalı. Çünkü ondaki tahkiki iman ilimleri, başka ilimlere ve bilgilere benzemez; akıldan başka insanın birçok hassasına, duygularına da kuvvet ve nurlar verir. Tevhid hakikati de bunlardan biridir.

İntizam ve mizan sayesinde tevhidi görmek:

Kâinatta yıldızlardan, bitkilere, hayvanlara, madenlere, insanlara, atomlara kadar görülen en mükemmel düzen ve pürüzsüzlük, Cenab-ı Hakkın birliğine hiçbir şekilde şüphe duyulmayacak delildir.

Çünkü başkasının müdahalesi bulunsa kâinatın dengesi denilen hassas ölçü, bozulacak, düzen­sizlik görülecektir. “Haydi, çevir gözünü: En küçük bir kusur görüyor musun?”1 ayetiyle atomdan ge­zegenlere, yeryüzünden sonsuz uzaya kadar hiçbir kusur, karışıklık olmadığı; Allah’ın Ferd isminin en büyük delil olmasına ve birliğine şahadet eder. Mi­sal: Güneş sistemindeki gezegenlerin döndüğü yö­rüngelerin şaşmadan yaklaşık 4.57 milyar yıldır aynı düzenle dönmesi Cenab-ı Hakkın yarattığı düzene açık bir delildir.

Nasıl bir ilaç harika ve hassas ölçülerle hangi hastalığa deva olacaksa ona göre yapılmıştır. El­bette gayet bilgili, maharetli kimyageri ve eczacı­yı gösterir. Öyle de kâinat eczanesindeki bitkilerin, hayvanların hayattar, şifadarlıkları tıp ilmindeki eczaneden büyük olan dünya eczanesini kör olana dahi gösterir, Hakim-i Zülcelal’i ispatlar.2

Bir ilacın yapımında kullanılan hassasiyetin öl­çüsüne misal vermek istersek; kullanılan ilaçtaki maddelerden birinin 0,0007 yerine 0,0009 mg ko­yulması durumunda karaciğere yapacağı toksin etki hastanın vefatına sebep olabilmektedir. Yani ne kadar hastalığa göre olsa da ve doğru kullanım ya­pılsa da Kadir-i Zülcelal’in yaratmasındaki ölçü gibi olamadığından, en masum ilacın dahi aynı toksin madde etkisi yapması ve Sani-i Hakimin yaratmış olduğu bitkilerin, doğru kullanıldığında hiçbir menfi etkisinin olmaması açık bir delildir. Örneğin may­danozda bulunan diüretik etkiyle yüksek tansiyon hastalarında su attırıp şifa olmaktadır.

Uzaydan tevhid delilleri

Nasıl ki bir şehrin lambalarının sönmeyecek tarzda kaynağı bulunan, çok uzaklara kadar yayılan ışıklar; şüphesiz güçlü, ilim sahibi bir elektrikçiyi ve elektrik fabrikasını kuran, idare eden fabrikayı gös­terir. Aynen öyle de gökyüzünü süsleyen yıldız lam­balarına –astronomi ilmine göre- (güneşe) 1 milyon civarı dünya sığabilecek büyüklüğe sahip ve 70 defa dünyadan daha hızlı olmalarına rağmen düzeni bo­zulmuyor, sönmüyor. Astronomi ilmine göre dün­yadan milyon defa büyük olan güneş (dünyadaki kumların hepsini kâinatın tamamı kabul edersek güneş sadece 1 kum tanesi kadar yer kaplamak­tadır.) 4 milyon seneden fazla yaşayan, ısı ve ışık kaynağımız olan güneşin yanması için dünyadaki denizler kadar gaz yağı, dağları kadar kömür, bin arz kadar odun lazım ki sönmesin.3 Yalnız Saman­yolu galaksisinde dahi bulunan 275 milyon yıldızı ve onun gibi yüce, nice yıldızları yağsız, odunsuz yan­dıran, birlikte dönerken birbirine çarptırmayan Ba­ki-i Zülcelâl’in kâinat lambaları olan yıldızlar, dünya lambalarından daha büyük ve daha mükemmeldir. Elektrik ilmiyle kıyaslayınca görülür ki Allah’ın birli­ğini, tevhidini, kudretini gösterir, tanıttırır.

Her şeye gücü yeten Kadir-i Zülcelal’in iki tarzda yaratması vardır:

1. Hiçten ve eşsiz yaratma: Yani yoktan varlık yaratıyor ve ona lazım her şeyi hiçten yaratıp eline veriyor.

2. Sanat ile yaratma: Yani mükemmel gayesiy­le çok esmasının tecellilerini göstermek, çok nazik faydaları için kâinatın elementlerinden varlık yara­tıyor; her emrine uyan atomları ve maddeleri her canlıya uygun rızık verir ve onlarda çalıştırır.

Varı yok etmek, yoğu var etmek Kadir-i Mut­lak’a en kolay, belki daimi, genel bir kanundur. Bir baharda 300 bin canlı türü yaratmışların şekillerini, vasıflarını, belki atomlarını başka bütün özellik ve hallerini hiçten var eden bir güce elbette “Yoğu var edemez.” diyen yok olmalı…

Dipnotlar: 

1. Mülk Suresi/3

2 Sözler/İkinci Makam

3.Lem’alar /Otuzuncu Lem’a

Yazar: Fatıma Mor

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*