Zorbalık; güç eşitliğinin olmadığı, güçlü bireyin zayıf bireye karşı rahatsız edici ve zarar verici davranışlarda sürekli olarak bulunması halidir. Burada zarar verici davranışlarda bulunmak ile kasıtlı ve bilerek sürekli olarak zarar verici davranışlarda bulunmak arasındaki farkın anlaşılması mühimdir.
Okullarda ilkokul itibariyle başlayabilen bu durum ortaokul ve lise öğrencileri arasında oldukça sık rastladığımız problemlerden biridir. Burada “zorbaca davranışlarda bulunan”, “zorbaca davranışlara maruz kalan” ve bu durumlar karşısında “izleyici” durumda olan çocuklardan söz edebiliriz. Her üç kategorideki çocuk da zorbalık davranışının gerçekleştiği durum içerisinde bulunmaktadır. Zorbalık yalnızca fiziksel şiddeti barındırmaz. Dört farklı zorbalık türünden bahsedebiliriz.
Fiziksel zorbalık: Vurmak, zarar vermek, itmek ve can yakıcı diğer davranışları içerir.
Sözel zorbalık: Kırıcı kelimeler kullanmak, lakap takmak, alay etmek, küçük düşürücü sözler söylemek, hakaret etmek gibi sözel zarar verici davranışları içerir.
Duygusal zorbalık: Gruplardan dışlamak, dedikodu yapmak, iftira atmak, yok saymak gibi duygu zedeleyici davranışlardır.
Siber zorbalık: Sosyal medya, mesaj, arama vb. yollarla rahatsız etmek, yine bu yollar aracılığıyla tehdit etmek ve şantaj yapmak, kişiye özel bilgileri izinsiz olarak bu mecralarda paylaşmak, gerçek olmayan bilgileri bu yollarla yaymak gibi zarar verici davranışlar.
Her gün onlarca çocuk akranları tarafından şiddet görmekte, alay edilmekte, aşağılanmakta, internet ortamında bilgilerinin paylaşılması yönünde tehdit edilmekte. Maalesef ki dünyanın birçok yerinde, sanal ortamda tehdit edilen, bilgileri ifşa edildikten sonra rezil olma ve bir daha insan içine çıkamama düşünceleriyle, yaşadıkları duygusal çöküntüyü kaldıramayıp intihar eden onlarca çocuk ve genç var. Bunun yanı sıra okulda veremediği zararı, sanal ortamda misliyle veren birçok kişi bulunmakta. Ve birçoğu, bu zarar verici ve kasıtlı davranışları sahte (fake) hesaplar aracılığıyla yapmakta. Velhasıl, durum oldukça vahim.
Zorbalık olaylarında her çocuğun bireysel olarak irdelenmesi gerekir. Zorbaca davranışlarda bulunan, zorbaca davranışa uğrayan ve bu davranışlara şahit olduğu halde sessiz kalan çocukların bu davranışları yapmasına sebep olan alttaki nedenleri, aile tutumları, çevresel koşulları irdelenmelidir. Buradaki önemli ayrıntı, zorba çocuğun da esasında bir mağdur olduğudur.
Zorbalık davranışına sahip olan çocuklarda bu duruma sebep olan nedenler arasında, anne baba tutumlarının aşırı baskıcı veya aşırı serbest olması ile birlikte çocuğun her istediğini elde etmesine izin veren yapıda olunması, aşırı ilgisizlik, aile içi şiddete maruz kalması, çocuğun şiddet görmesi, evindeki sorunların şiddetle çözüldüğünü görmesi ve sorunların bu şekilde çözülebildiğini öğrenmesi gibi etkenler bulunmaktadır. Zorbaca davranışa uğrayan çocuklar ise daha sessiz ve içedönük, minyon tipli, okulda “ezik” olarak tanımlanan, asosyal olmaya yatkın, yalnız, ilgisiz anne baba tutumuna sahip, özgüvensiz yapıda olmaktadırlar. Bu tarz çocuklar genelde zorbaca davranışlara karşı çoğunlukla tehdit edildikleri için tepkisiz ve sessiz kalırlar. Çözüm üretme becerileri yoktur veya aza yakındır, güçlü bir tutum sergileyemezler. Bundan dolayı da zorbaca davranışlar görmeye devam ederler. Zorbalığa şahit olan çocuklar da yine risk altındadır. Gördüğü davranışların kişiye güç sağladığını fark eden çocuklarda da zorbaca davranışlara başladığı sık görülmektedir. Belirli bir kısım ise kendini zorbalardan korumak amacıyla onların yakınlarında bulunur, samimi olmaya çalışır ve onlar gibi gözükebilmek için zorbaca davranışlarda bulunmaya başlayabilirler. Yine okullarda belirli sebeplerden dolayı akademik problemler yaşayan bazı çocuklar da bu tarz gruplara dahil olmaya meyillidirler. Akademik alanda başarı sağlayamayan ve bu konuda sıkça aile, öğretmen baskısından bıkan çocuklar, zorbalık davranışları içerisinde bulunan çete gruplarına girerek, güç sahibi olma ve başarı hissini bu yollar aracılığıyla gidermeye çalışırlar. Seyirci kalan diğer bir kesim ise zorbaca davranışlara dahil olmasa da korktukları için sessiz kalmayı tercih ederler ve yaşanan olaylara göz yumarlar. İç dünyalarında ise bu durumu yaşamaya devam ederler.
Okulların rehberlik servislerinde belli başlı zorbalığı engelleyici rehberlik çalışmaları yapılmaktadır, yapılmıyorsa de mutlaka yapılmalıdır. Buna ek olarak zorbalık davranışı içerisinde bulunan çocuklarla yapılan bireysel görüşmeler aracılığıyla da bu davranışlar en aza indirgenmeye çalışılmaktadır. Zorbalığa uğrayan çocuklarla; zorbalığın ne olduğu, kendilerini nasıl koruyabileceği, zorbalık karşısında neler yapabileceği, hangi durumda ve kimlerden yardım alması gerektiğine yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Öte yandan zorbalık yapan çocuklarla bu davranışların kaynaklarına inilmeye çalışılır ve zorbaca davranışlar yerine kendilerini ve başarılarını gösterebileceği başka alanlara yönlendirmeye çalışılmalıdır.
Hemen hemen her yazıda sağlıklı iletişimin öneminden bahsediyoruz. Bu konuda da ebeveyn ile çocuk/ergen arasındaki iletişimin önemi büyüktür. Çocuklar yaşadıkları problemleri rahatlıkla anne babalarına anlatabilmelidirler. Bu da sağlıklı bir iletişimin olduğu ailelerde mümkündür. Anne babaları tarafından yargılanmadan, eleştirilmeden ve kızılmadan dinlenen çocuklar yaşadığı her problemi rahatlıkla anlatabilirler. Baskı altında olan, hata yaptığında cezalandırılan çocuklar yaşadıkları olayları anlatmaktan çekinebilir, yalan söyleme davranışında dahi bulunabilirler. Anne babasından yeterli miktarda ilgi ve alaka gören çocuklar, ilgi ihtiyaçlarını sanal dünyada aramayacaklardır. Özetle; çocuklarınızla sağlıklı bir iletişim kurarak çocuklarınızın içinde bulunduğu güç durumlar hakkında bilgi sahibi olabilmek, zorbalıkla mücadelede önemli bir adımdır.
Teknoloji kullanımına hâkim olan çocuklar interneti doğru kullanma konusunda eğitilmelidirler. Zararlı web siteleri, sıklıkla kullandıkları Facebook, Twitter, İnstagram, çevrimiçi oyun siteleri gibi sosyal medya araçları hakkında bilgilendirilmeli ve yabancı kişilerle kurulan iletişim konusunda özel bilgilerini verme, yakınlık kurma, mahremiyetlerini koruma gibi konular yönünden mutlaka desteklenmelidirler.
Sorun ne olursa olsun söz konusu çocuklar olduğunda işin içine aileler de dahil olmaktadır. Mutlaka zorbalık davranışı uygulayan veya zorbaca davranışlara uğrayan çocukların ailelerinin bilgilendirilmesi gerekir. Ailedeki tutumlar devam ettiği sürece veya problemin çözümünde adım atmadığı müddetçe okullardaki bu davranışların azalması zordur. Bundan dolayı çocuklarla yapılan çalışmalara mutlaka aileler de dahil edilmeli ve aileler de bu durumla başa çıkabilmek için iş birliğine girmelidirler.
Okul haricinde ise anne babaların mutlaka konusunda uzman aile danışmanı veya aile terapistlerinden aile üyeleriyle birlikte yardım almaları bu problemleri aşmak açısından büyük önem taşır. Bu sayede ailedeki her birey problemi çözmek adına üzerine düşen sorumluluğu alacak ve bu konuda önemli bir adım atmış olacaktır. Buna ek olarak zorbaca davranışlar içerisinde bulunan çocukların bu davranışlara sebep olan kişilik özelliklerinin iyileştirilmesi açısından bireysel yardıma yönlendirilmeleri ile öfke yönetimi, öz denetim becerisi, dürtü becerisi gibi kazanımların çalışılması büyük önem taşır.