“Evet, insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir.”
Bediüzzaman Said Nursi
Bir gün Efendimiz (asm) kızı Fatıma’ nın evine gelir. Eve girdiğinde görür ki, Hz. Fatıma (ra) oturmuş, beyinin elbisesinin söküğünü dikiyor. Ayağıyla, Hz. Hasan’ın beşiğini sallıyor ve ezberinden Kur’ân-ı Kerim okuyor.
Bu haldeyken Efendimiz (asm) içeri girince, Hz. Fatıma: “Buyur babacığım” diye ayağa kalkar. Efendimiz (asm) “Kalkma kızım, otur otur” diye ısrar eder, ama Hz. Fatıma (ra) ayağa kalkar. Efendimiz (asm) buna rağmen:
“Keşke otursaydın” diye ısrar edince, Hz. Fatıma (ra) “Babacığım sen gelirsin de, ben ayağa kalkmaz olur muyum..?” der. Efendimiz (asm) Fatıma’nın oturmasını istemesinin sebebini, şöyle anlatır:
“Kızım, Ben kapıdan içeri girdiğim zaman, buranın meleklerle dolu olduğunu gördüm.”
“Babacığım, bu kadar melek niçin gelmiş buraya?”
“Her birisi, bir başka sebepten gelmiş. Sen elinle kocanın elbisesinin yırtığını dikiyorsun, hizmet ediyorsun, işte meleklerin bir kısmı, senin kocana hizmet edişinden dolayı gelmişler. Bir hanımın gönül rızasıyla kocasına hizmet etmesi, meleklerin tebrik edeceği bir ibadettir.
Diğer bir kısmı da; elinle kocanın elbisesini dikerken, ayağınla da oğlunun beşiğini sallıyordun, bir hanımın çocuğuna bakması, isteyerek, severek, şefkatle, sevgiyle hizmet etmesi, meleklerin gelip seyredeceği bir hizmettir. Meleklerin bir kısmı da, oğlun Hasan’ın beşiğini salladığın için gelmişler.
Sen ağzınla da boş durmuyor, Kur’ân-ı Kerim okuyordun, işte büyük bir kısmı da senin okuduğun Kur’ân-ı Kerim’i dinlemek için gelmişler.”