Zulüm bizdense, ben bizden değilim.
Rachel Corrie
Vicdan dünyaya gelirken insanoğluna yerleştirilen donanımlardan biri… Kâinatın gizli hazinelerini açan pırlanta anahtarlardan. Rabbimizi bize tarif eden dört “külli muarriften” biri. Kur’ân, kâinat, Peygamberimiz (asm) ve şuur sahibi olan vicdan duygumuz, dördü de bize Rabbimizi anlatıyor…
Hidayet Allah’tan şüphesiz. Bununla birlikte şurası da bir gerçek ki, hakikat arayıcısı, vicdanı bozulmayan her insan Rabbine çok yakın olsa gerek.
Zaman zaman fıtratını doğru yolda kullanan hanımların hayat hikâyelerine yer veriyoruz bu sayfalarda. Şimdiki konuğumuz ise ahirete intikal etmiş bir insan hakları savunucusu: Rachel Corrie…
Her çocuğun İslâm fıtratı üzerine doğduğuna daha onun küçücük bir çocukken okulunda yaptığı konuşma şahit.
Annelerin çocuklarının eğitiminde ne denli önemli rol oynadığına ise genç bir hanımken onun annesine yazdığı mektuplar şahit.
Onun “Zulüm bizdense, ben bizden değilim” sözleri günümüz Müslümanlarına da örnek teşkil edecek ibretli bir tablo oluşturuyor.
Zira zulme karşı geldiği için öldürülen bir hakperest genç hanım Rachel Corrie…
Adı Filistin’de pek çok okul, hastane ve yeni doğmuş çocuğa verilmiş Rachel Corrie’nin anısına çok sayıda film yapılmış, tiyatro oyunları oynanmış ve kitaplar yazılmış.
Corrie’nin Filistin’den ailesine, annesine yazdığı mektuplar derlenerek “Bırakın Tek Başıma Direneyim” başlığıyla kitap olarak yayımlanmış.
Bir insan hakları savunucusu
ABD’de 1979’da dünyaya gelen Rachel Corrie, Uluslararası Dayanışma Örgütü gönüllüsü bir insan hakları savunucusuydu.
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentinde, 16 Mart 2003’te Filistinlilerin evlerinin yıkılmasına karşı çıktığı sırada İsrail Savunma Kuvvetleri’ne bağlı zırhlı bir buldozer tarafından ezilerek öldürüldü. Yirmi dört yaşındaydı. Açıklamalara göre buldozer onu görmemişti(!)
Corrie’nin ailesinin açtığı dava, İsrail Yüksek Mahkemesi tarafından reddedildi.
Her çocuk İslâm fıtratlıdır
Henüz on yaşında bir çocukken okul programında yaptığı konuşma onun sağlam karakterinin delili hükmünde:
“Diğer çocuklar için buradayım.
Buradayım çünkü umursuyorum.
Buradayım çünkü dünyanın dört bir yanında çocuklar acı çekiyor ve her gün 40 bin kişi açlık nedeniyle hayatını kaybediyor…
Yoksulların hemen yanımızda olduğunun farkına varmalıyız, onları görmezden geldiğimizin, bu ölümlerin önlenebilir olduğunu anlamalıyız.
Üçüncü dünya ülkelerindeki insanların da tıpkı bizim gibi düşündüğünü, güldüğünü ve ağladığını anlamalıyız.
Benim hayalim 2000 yılında açlığı sona erdirmek!
Benim hayalim her gün 40 bin kişinin hayatını kaybetmesini engellemek!
Geleceğe bakar ve orada parlayan ışığı görürsek hayalim gerçek olacak.
Açlığı görmezden gelirsek bu ışık sönecek.
Hepimiz birlikte çalışır ve destek verirsek bu ışık büyüyecek ve yarınlar için umut olacak.”
Anneye mektuplar
Rachel’in, Filistin’deyken annesine yazdığı mektuplar dizginleri Yahudilerin elinde olan küresel medya kaynaklarının gerçeği aksettirmediğinin de delili hükmünde:
“Herhangi bir akademik bir çalışma, okuma, konferans, bölge hakkında izlediğim belgesel, hikâye veya duyduğum olay, bana buradaki durumu anlatamamıştı. Buradaki durumu kendi gözlerinle görmediysen hayal etmen mümkün değil. Sonra uzun süre yaşadığın tecrübelerin, gerçeği yansıtıp yansıtmadığını düşünürsün.
“Dünyada böyle bir zulmün kıyamet koparmadan gerçekleştirilebileceğine inanamıyorum. Dünyanın böyle korkunç bir hâle gelmesine göz yumuşumuza tanıklık etmek, canımı yakıyor, geçmişte de yaktığı gibi.
“Filistin’de şahit olduğum tek şey insanların sistematik olarak yaşam mücadelesini yıpratma faaliyetiydi. Yine dans etmek, arkadaşlarımla şakalaşmak istiyorum ama Filistin’deki kanın durmasını da istiyorum.
“Ben diğer çocuklar için burdayım çünkü onları önemsiyorum. İnsanlığın en zor koşullar altında bile nazik, cesur, cömert, güzel ve güçlü olabileceğini gösterebilen herkesten ilham almalıyız.
“Rüyam, fakirlere bir şans verebilmek.
“Benim için Ariel Şaron şiddete yatırım yapan birisidir. Gülünç olan ise benim ülkemin onu barış adamı olarak göstermesi. Kelimelere çok önem verdiğimi bilirsin.”
Hülasa
Çalışmayı dergi için derlerken internette “Rachel Cennetlik mi değil mi?” tartışmalarına çokca rastladım. Bilemeyiz, bununla birlikte Rabbimizin mazlumlara yardım ederken ölenler için hususi ikram ve hediyeleri olduğunu kaynaklardan okuyoruz, inanıyoruz.
Geride kalanlar bu sorunun cevabı yerine zulüm karşısındaki kendi tavırlarını gözden geçirmeli.
“Zulüm bizdense, ben bizden değilim” diyebiliyor muyuz?
Vicdanımızın sesine kulak verebiliyor muyuz?