Klinik Psk. Merve Tunay Dünya ile evlilik ve evlilikten uzaklaştıran sebepler üzerine konuştuk. Keyifli okumalar…
Evlilik nedir?
İnsanın bazı temel ihtiyaçları var. Bunlardan birisi de bağ kurma ihtiyacı. Bunları tıpkı yemek yemek, su içmek gibi günlük ihtiyaçlar içerisinde hissediyoruz. Zamanı geldiğinde hem gelişimsel, hem zihinsel, hem bedensel olarak, evliliğe hazır olduğumuzda, bu bağa ihtiyaç duyuyoruz. Bunun toplum içinde en saygın kabulü de evlilik kurumuyla oluyor. Evlilik her dinde, kültürde, millette kabul edilen bir kurum. Beraber olmanın en kabul edilebilir ve saygın olma hali. Aynı zamanda sosyal bir kurum. İnsan da en temelinde sosyal bir varlık. O yüzden birlikteliğini evlilikle gerçekleştirmeyi tercih ediyor. Tabi bir de çocuk devreye girdiği zaman, onun da evlilik içerisinde olması, sosyal olarak kabulünü sağlıyor. Bu yüzden de evliliği tercih ediyoruz.
Evliliğin sosyal tarafı olduğu gibi, bireysel tarafı da var. Kişi evlilikle, başka bir bireyle tamamlanmış oluyor, bunu gerçekleştirmek istiyor. Bir eşle beraber birçok rol de devreye giriyor. Kendi ailesi, eşin ailesiyle beraber yeni roller ediniyor. Bir hocamız şöyle söylerdi “birlikteliğin, tek başınalık karşısındaki zaferidir evlilik.”
Gençlerin evlilik konusunda biraz ağırdan almasını neye bağlıyorsunuz?
Son dönemde evlilik yaşının ilerlemesini, bu konularda gençlerin biraz daha bilinçlenmesine bağlıyorum. Bu bilinçlilik bireylerin kendilerinin ne kadar tanıyıp tanımamaları değil. Süreç içerisine girdiklerinde neler olabileceklerini dair örnekleri gözlemlemeleriyle de alakalı. Bir diğer sebep de evlilik konusunda çok ciddi bir kaygı var. Çünkü bu bir bilinmez, bizi ne bekliyor bilemiyoruz. Bir diğer etmen de sorumluluk. Günümüz neslinde sorumluluk, çok da alınan ya da ebeveynler tarafından çocuklara verilen bir şey değil. Evlilik öncesi mesuliyet almayı bilmeyen veya sorumluluk verilmemiş bireyler, evlilik içerisinde sorumluluk alacağını biliyor ve bundan kaygı duyuyor. Evliliğe girmekten kaçınıyorlar.
Bazen kariyer plânlamaları da evliliğin gerçekleşmesini etkiliyor. Şunu da gerçekleştireyim, bunu da yapayım diyerek, tam olmaya, tam olup da evliliğe girmeye çalışıyorlar. Aslında tam olmayı eşiyle de yapabileceğini, çünkü evlilikle bireylerin, birlikte de evrilebildiğini bilmiyorlar.
Çevrelerindeki evliliklerde, ebeveynlerinde, akrabalarında ya da sosyal çevrelerinde gördüklerini aile ortamını bilmek olduğunu düşünüyorlar. Ama günümüz nesliyle bir önceki nesil arasında çok büyük farklılıklar var. Günümüzde insanlar ilişkilerinde daha doğal olarak varlar. Kendi gibi olma, bir samimiyet var. Aslında bu samimiyet, bilgiyle tamamlanırsa, ilişki evliliğe gittiğinde daha sağlıklı bir iletişimle kurulmuş olur. Çünkü samimiyet içtenliktir ve içtenlik olduğunda kendiniz olursunuz. Evlilik içerisinde de böyle.
Bir uzman olarak size gelen gençlerden elde ettiğiniz izlenimler nelerdir?
Evlilik öncesinde gelip danışmak isteyen, aklına takılanları sormak isteyen gruplarla çalıştım. Ama bence bu toplumsal bir durum. Bireyin bunu tek başına bilmesi bu konuda aydınlanabilmesi zor. O yüzden evlilik danışmanlığı hizmetlerinin, devlet politikası şeklinde yapılması ve bunun sosyal bir projeye dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu bir aile politikası haline gelirse, gençler evlilik kurumu içerisine bilinçli olarak girerler ve sürecin içerisinde yetişirler. Tabi burada ailelere de rol düşüyor. Ebeveynler de bu konuda gençleri bilgilendirebilir. Ebeveynler veya yaşça büyük yetişkinler bu konuda gençlerin gözünü açabilirler. Evlilik 3 kişiden oluşur. Sen ben ve ilişki. Ben de varım, sen de varsın, ama bir de ilişkimiz var. Biz ilişkimizi kollayacağız onu iyi koruyacağız. Sen ve bene iyi bakmış olursak ilişkimiz de güzel olacaktır.
Evliliğe hazır olma noktasında anne ve babalara, aile büyüklerine ne tavsiye edersiniz?
Çocuğun doğumuyla beraber bireyselliğini kabul edebilmek lazım. Onu kendimizden, ayrı bir birey olarak görüp, bireyselliğini kabul ederek, onu yetişkinliğe hazırlamalıyız. İlk önce sağlıklı bir yetişkin olmasını sağlayalım. Sağlıklı bir yetişkin olduğunda, zaten sağlıklı bir evliliği olacaktır. Gönül istiyor ki her evlilik sürsün. Oldu ki bir boşanma durumunda bile bu sağlıklı bir şekilde gerçekleşir. Bir çocuk eğer sağlıklı bir bireyselleştirme gerçekleştiriyorsa, bireyselleştirdikten sonra da sağlıklı karar verebiliyorsa, kendi iletişim becerisini sağlıklı gerçekleştirebilmişse, tercihleri de sağlıklı olup, sağlıklı bir yolda ilerleyecektir.
Annelerimizin zaman zaman yaptığı bir hata var. Çocuğu evliliklerin içerisine dahil edebiliyorlar. Hatta bazen buna teyze, hala gibi akrabalar da ekleniyor. Çocuk daha küçük yaşta evlilik içerisinde yaşanan hadiselerden haberdar oluyor ve bundan olumsuz etkileniyor. Maalesef evlilikten korkarak büyümüş oluyor ve bu da evlilik konusunda kaygı duymasına sebep oluyor.
Daha iyi olmayacak bir ilişki yoktur!
Evlilik söz konusu olduğunda şöyle bir gerçek de var ki; daha iyi olamayacak bir ilişki yok. Mutlaka daha iyi olabilir. Sadece doğru zamanda, doğru yerden, doğru tutabilmek lazım. Hata da varsa bunu görebilmek gerekiyor. Yapılmış olan bir şeyi yıkmak çok kolay ama onu devam ettirebilmek çok zor. İşte o devam ettirebilme noktasında, bireyin sağlıklı olması çok önemli. Evlilik kurumu söz konusu olduğunda, o kurumun içerisine doğacak olan çocukları düşünüyoruz değil mi? Sağlıklı nesillerin devamı için, evliliğin içerisinde sorumluluk alarak var olmak lazım. Sağlıklı yetişkinler demek, sağlıklı çocuklar, sağlıklı gelecekler demek. Sağlıklı olan bireylerden, tercihlerinden korkmayız. O yüzden de burada yine en çok rol bugünün anne babalarına düşüyor.