Fıkıh Günlüğü

Fıtrat aslında Gerçek Sevgili’yi arıyor

İnsan bir tercih yapmalıdır: Gerçek Sevgilisini mi arıyor, yoksa fânî ve geçici sevgilisini mi? Ara­da uçurumlar var. Gerçek Sevgilimiz biz farkında olsak da, olmasak da bizi seviyor ve bizi her gün nimet ve hayat hediyelerine boğuyor. Gerçek Sev­gilimizin bir defa bile vefâsızlığı görülmüş değil. Gerçek Sevgilimiz kötü günümüzde bizi terk eden birisi değil. Gerçek Sevgilimiz hayatta da, ölümde de bizimle beraber. Gerçek Sevgilimiz bizim O’nu sevdiğimizden çok daha fazla bizi seviyor! Gerçek Sevgilimiz, biz O’nu unutalım, unutmayalım; bizi unutmuyor. Gerçek Sevgilimiz, bizi bizden çok daha iyi biliyor ve çok daha iyi seviyor, kalbimize bizden daha yakındır ve biz, insanlık olarak he­pimiz, istesek de istemesek de, hızla O’na doğru gidiyoruz!1 O bize şah damarımızdan daha yakın­dır.2 Yunus bu kavuşmayı Cennet’ten çok istiyor. Mevlânâ bu kavuşmaya şeb-i ârûs diyor.

Gerçek Sevgilimiz hiçbir zaman bize uzak ol­madı, hiçbir zaman uzak olmayacak! Hiçbir zaman bizi yalnız bırakmadı, hiçbir zaman bırakmayacak! Hiçbir zaman bizi terk etmedi, hiçbir zaman terk etmeyecek! Hiçbir zaman bizim kalbimizi reddet­medi, hiçbir zaman reddetmeyecek! Hiçbir zaman bizim gönlümüzü incitmedi, hiçbir zaman incit­meyecek! Hiçbir zaman bizim kusurumuzu çok görmedi, hiçbir zaman çok görmeyecek! Hiçbir zaman bizim —eksiğimizle, kusurumuzla— O’nu isteyişimizi ve O’na yönelişimizi geri çevirmedi, hiçbir zaman geri çevirmeyecek! Hiçbir zaman bizi kapısından kovmadı, hiçbir zaman kapısından kovmayacak! Hiçbir zaman ellerimizi boş gönder­medi, hiçbir zaman boş göndermeyecek!

Bizden hata, O’ndan af!

Ve her defasında vefasızlık, sevgisizlik, ka­balık, küstahlık, nezaketsizlik, hata üstüne hata bizde; sonsuz vefa, sonsuz sevgi, sonsuz iyilik, sonsuz nezaket, sonsuz hatasızlık O’nda oldu. Defalarca O bizi affediyor, bizi bağışlıyor, hataları­mızı yok sayıyor, kusurlarımızı görmüyor, biz O’na bir adım yaklaştığımızda O bize koşarak geliyor, -Peygamber Efendimiz’in (asm) müjdesiyle- biz O’nun için bir damla gözyaşı döktüğümüzde O bize artık gam, keder ve hüzün yüzü göstermiyor.3 Biz O’ndan korktuğumuzda O bizi bütün korktuk­larımızdan emin kılıyor, biz O’nu istediğimizde O bütün endişelerimizi gideriyor, biz O’na yöneldiği­mizde O kalbimizin gelecekle ilgili bütün merak­larını sevgisiyle ümide çeviriyor, biz O’nu sevdi­ğimizde O bütün geleceğimizi saadet çiçekleriyle donatıyor.

Gerçek Sevgilimiz dünümüze hâkim, bu günü­müze hâkim, yarınımıza hâkim. Gerçek Sevgili­mizden ne istersek isteyelim; veremeyeceği hiçbir şey yok! Lütuf O’nun, merhamet O’nun, nimetler O’nun, bize tattırdığı lezzetler O’nun, bize yaşat­tığı hayat O’nun, bize bağışladığı bütün sevdikle­rimiz O’nun, bizim âşık olduğumuz bütün sevgi­lilerimiz O’nun, bizim sevgilimize götürdüğümüz bütün çiçekler O’nun!

Çiçekler O’nun ikrâmı… Mutluluklar O’nun ih­sanı… Sevgiler O’nun lütfu… Sevgililer O’nun he­diyesi…

Ama ne yazık ki, insan şükürsüz, insan teşek­kürsüz, insan kadir kıymet bilmez, insan sağır davranıyor. Oysa Gerçek Sevgiliyi buluverse insan asla üzülmeyecek, asla efkârlanmayacak ve kâi­natın aşk ve sevgi ritmine ayak uyduracak, gerçek saadeti ve sonsuz mutluluğu yakalayacaktır!

Kimdir o Gerçek Sevgili?

Kimdir o Gerçek Sevgili? Allah’tan başka kim olabilir? Öyle ki, her bir isminde binler ihsan de­fineleri bulunan, bütün sevdiklerimizi sonsuz ihsanlarıyla mutlu eden, binler iyiliklerin ve gü­zelliklerin kaynağı olan, bin bir isminde bütün güzellik tabakaları gizli bulunan ve Celâl sahibi bir Güzel ve Kemâl sahibi bir Sevgili olarak Ken­di Yüce Zâtını bize tanıtan Allah, sonsuz derece aşk ve muhabbete lâyıktır! Bütün kâinât O’nun aşk ve muhabbetiyle mest olmuş ve kendinden geçmiştir!4 Öyleyse insan, Allah’ın hakkı olan sev­gi duygusunu mahlûkâta dağıtmamalıdır. Çünkü mahlûkât fânîdir. Oysa o mahlûkâtın üzerinde birer sevgi tomurcuğu halinde gülümseyen na­kışlar ve işlemeler Allah’ın bin bir isminin izlerini taşımaktadırlar. Yalnızca Rahmân ismine bir ba­kalım ki, Cennet bir cilvesi, ebedî saadet bir pırıl­tısı, dünyadaki bütün lezzetler, rızıklar, nimetler, sevgiler ve sevgililer sadece bir damlasıdır!5 Senin kendini, sevgilini ve bütün sevdiklerini yok olmak­tan kurtaran ve hayat üstüne hayat bahşeden, mutluluklar üstüne mutluluklara boğan Allah’ın Rahmân ve Rahîm isimleri elbette sonsuz derece sevilmeye ve aşka lâyıktırlar.6

Öyleyse Allah’ın dışındaki bütün sevgilileri muhakkak Allah için sevmeli, Allah için olmayan sevgileri derhal terk etmeliyiz.

Gerçek Sevgili bize hiç de uzak değildir!

O’nu ne kadar arıyoruz?

Dipnotlar:

1- Enfâl Sûresi: 24.

2- Kaf Sûresi: 16.

3- Câmiü’s-Sağîr, 4/1336.

4- Bediüzzaman Said Nursî, Sözler.

5- Bediüzzaman Said Nursî, Sözler.

6- Bediüzzaman Said Nursî, Sözler.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*