Sohbet

Hastalar Risalesi

Devâ… Ne hoş bir kelime. Ruha yakın.

İnsanın acziyeti nispetinde dûçar olduğu maddi ve manevi hastalıklar, musibetler ve elemlere karşı en çok ihtiyaç duyduğu şey… Devâ…

Sâhi nerde aramalı insan devayı? Hangi kapıyı çalmalı? Nasıl bir yol izlemeli beden ve ruhunun yaralarına merhem bulmak için?

Günümüz asrı, bilim ve teknolojide ilerlerken, insanlığın yaraları da artıyor. Ve insanlık arayışta…

O hâlde asrın insanın yaralarına devâ için, asırların adamı Bediüzzaman’a ve yazdığı eserleri Risâle-i Nur’a kulak vermeli.

İşte karşımızda 25. Lem’a… Ve onun içinde 25 devâ…

Ve şöyle başlıyor:

“Hastalara bir merhem, bir teselli, manevî bir reçete, bir iyadetü’l- mariz ve geçmiş olsun makamında yazılmıştır.”

Tesellilere, en çok yorgun beden ve ruhların ihtiyacı vardır. Bu Risâle tesellilerle dolu…

Fakat bu teselli cümlelerinin hemen arkasından öyle kıymetli hakikatler geliyor ki, akıl da tatmin oluyor.

Dergâh-ı İlahiyeye yöneltiyor insanın yönünü, kalp de yüklerini bırakıp, rahatlıyor.

Merak ve evhamdan kurtarıp, sabrı tavsiye ediyor.

İnsanın şefkat ve merhametle nasıl sarıldığını farkettirip, hamdini ziyâdeleştiriyor.

Hayatın hakiki mânâsını hatırlatıp, ahirete ciddi çalışmaya sevk ediyor.

Şekvâ kapısını kapayıp, şükür kapısını açıyor.

Ve lisâna söyletiyor;

“Bu da geçer, yâ Hû”

 

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*