Tefekkür Dünyası

Ölüm hakikati

Sevdiklerimizin üzerinde fânîlik damgasını görebilmek… Ahirete yolcu ettiğimiz sevdiklerimizi,  yakınlarımızı daha dünya hayatın da iken, fânîlik mührünü onlar üzerinde görmeyi, bu bakış açısıyla bakabilmeyi başarırsak duygusal yorgunluğumuz daha az olacaktır.

Ölüm hakikati ile karşılaşınca anladım ki, ölümün yok olmak değil, ebedi âlemin kapısını açmak, ebedi saadetin varlığını bilmek ayrı; sevdiklerimizden ayrı kaldığımızda bu hakikati kabullenebilmek ayrı imiş.

Bu da ancak insana imanın nokta-i istinad, nokta-i istimdad olması ile mümkündür. Fakat insan öyle duygularla donatılmış ki sevdiklerim ölmesin ister. Her zaman görmeyi arzu eder. Aslında bu duygular ebedi saadetin varlığına işaret. İnsan bunu bilse de duygularına söz geçirmek kolay olmuyormuş. İnsanın ölümlü olması, kendisini pek fazla korkutmuyor belki de… Fakat sevdiklerinden ayrı kalmak daha üzücü geliyor. Mesele; ahirete imanın nûruyla ahirete yolcu ettiği kişinin aynı sıfatla tekrar onu görebileceğini bilmesi.

Buna iman etmek rahatlatıyor insanı. Duyguların bu hakikati idrâk etmesini sağlayabilmek lâzım. İman etmek ayrı iman ettiğimiz hakikati kabullenebilmek apayrıymış. Nihayetinde insana verilen bir muhabbet var, buna esmâ tecellisi ile bakabilmek, ölüm hakikati gelmeden evvel fânîlik mührünü görebilmek gerek.

Yâ bâkî entel bâkî…

Bütün mevcudat fânî, tek bâkî olan Sensin Yarabbi, deyip fânîlerin üstündeki fânîlik damgasını okuyabilmek.

Diğer varlıkların üzerinde kolayca görebildiğimiz fânîlik mührünü sevdiklerimizde de görebilmek nokta-i istinadımızı kuvvetlendirir.

Bu hakikati Bediüzzaman Hazretleri ne güzel ifade etmiş:

“İlâhî! Nev’im olan insanlara ve cinsim olan hayvanata duyduğum şiddetli alâka münasebetiyle, ‘Her nefis ölümü tadıcıdır.’ (Âl-i İmran Suresi :185) ayetinin tehditkârâne ikazları nev’ime ve cinsime müteallik bütün emellerini söndürüyor. Ve onların ölümünü bana haykırıyor.

İşte bu mevt ve firaktan neş’et eden hüzn-i elîmden kurtaracak ancak Senin havlin, zeval bulanların kalp ve ruhumdaki yerini teselli ile dolduracak ancak Senin kuvvetindir. Çünkü Sen her şeye kâfisin ve hiçbir şey Senin yerini tutamaz.”

Ayşenur Yaşar

 

Dipnot

  • Lem’alar, Said Nursi, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2009, syf :859

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*