Peygamber Efendimiz’den (asm) rivâyet edilen bir hadise göre, Mescid-i Aksa (Beytü’l Makdis / Kudüs) Kâbe-i Şerif’den sonra yeryüzünde ibâdet için yapılan ikinci evdir ve Müslümanların ilk kıblesidir.
Kudüs, üç semavî din için de önemli bir peygamberler diyarıdır.
Tarih boyunca Kudüs
Mekke-i Mükerreme, İstanbul gibi Kudüs’ün de bir çok ismi vardır. Kudüs’e verilen isimler hep “Barış ve Kutsal” manalarını taşımasına rağmen zalim kavimlerin eline düştüğünde üzerinde çok kan akıtılmıştır.
İşte Kudüs‘ün sahip olduğu en meşhur isimler:
*Mescid-i Aksa: İsra Sûresinde bu isimle zikredilir.
*Kudüs: Hz. Ömer (ra) tarafindan bu isim verilmiştir. Temiz, arı, kutsal, mukaddes olmak anlamındadır. Cenâb-ı Hak, Kuddüs isminin iktizasıyla Kudüs’ü şirkten temizlemiş ve tevhid dininin beşiği kılmıştır. Hz. Muhammed (asm) Kudüs’ten Mi’râc’a yükselmiş; Kuddüs isminin cilvelerinden biri olan ve insanı maddi-mânevî kirlerden temizleyen namaz, Mi’râc’da farz kılınmıştır.
*Kudüs-ü Şerif: Osmanlılar Kudüs’e “şerif” sıfatını takmışlardır.
*el-Karye: Kasaba, köy anlamında olan Karye, Kudüs’ün Bakara Sûresi 58. âyetinde geçen ismidir. (Hatırlayın ki, “Şu beldeye girin ve dilediğiniz yerden bol bol yiyin,” demiştik. “Ama şehrin kapısından secde ederek girin ve ‘Hıtta’ deyin ki, Biz de sizin günahlarınızı bağışlayalım. İyilik yapanları Biz ziyadesiyle ödüllendireceğiz.”)
*Arzu’l Mubâreke: Müfessirler Enbiya Sûresi 71. âyette geçen “Arzu’l Mubarek”den kasıt, Kudüs’ü de içine alan Diyâr-ı Şam (Suriye, Lübnan, Ürdün, Filistin) toprakları olduğunu söylüyorlar.
*Jerusalem: Avrupalılar tarafından şehre verilen isimdir.
*Zeytûn: Bazı müfessirler “Tîn” Sûresindeki “Zeytûn” kelimesinin Kudüs şehrine işaret ettiğini söylüyor. ( Arif el- Arif, “Tarîhu’l Kuds” sh: 168-169.)
*el- Kıble: İslâm’ın ilk kıblesi olduğu için bu isim verilmiştir.
*el- Mihrâb: Hz. Dâvûd, Hz. Zekeriyya ve Hz. Meryem’in mihrabı olduğu için.
Selahaddin Eyyubi ve Yavuz Sultan Selim
Selahaddin Eyyubi Haçlıların eline geçen Kudüs’ü fethetmiştir. Onun vefatından sonra Fransızlar, İngilizler, Müslümanlar, Moğollar ve tekrar Müslümanlar eline geçen Kudüs Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferinde Osmanlı topraklarına katıldı. Yavuz Sultan Selim 31 Aralık 1516 tarihinde şehre girdi ve ismini Kudüs-ü Şerif olarak değiştirdi. Osmanlı için 400 yıl boyunca Kudüs büyük önem taşıdı. Kanuni Sultan Süleyman, Sultan 4.Murad, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz ve 2.Abdülhamid Kudüs için pek çok hizmette bulunmuştur.
Bir İngiliz desisesi
- Dünya Savaşı’ndan sonra Kudüs İngilizlerin eline geçti ve Filistin’in başkenti oldu. 2. Dünya Savaşı sonrasında 1948’de İngilizler Kudüs’ten çıkarak, bölgede İsrail işgalci devletini kurdular. O tarihten itibaren Kudüs’te huzur kalmadı. Şehir ikiye ayrıldı, Batı Kudüs İsrail işgalinde, doğu Kudüs Ürdün kontrolünde Müslüman Arapların elinde kaldı. 1967’de İsrail Kudüs şehrinin tamamını işgal etti. Bu işgal hâlâ devam ediyor.
Kudüs adaletin ve hukukun var olduğu bir ortamı arıyor ve bu ortama kavuşmak için gelecek günleri özlemle bekliyor.
(Kaynak: https://mirasimiz.org.tr/sayfa/Kudus-Tarihi/24)
Aziz Nur kumandanı ve Kur’ân’ın hâdimi kardeşim Refet Bey,
Yahudi milleti hubb-u hayat ve dünyaperestlikte ifrat ettikleri için, her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeye müstehak olmuşlar. Fakat bu Filistin meselesinde; hubb-u hayat ve dünyaperestlik hissi değil, belki enbiya-yı Benî İsrailiyenin mezaristanı olan Filistin, o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle, bir cihette bir ehemmiyetli hiss-i millî ve dinî olmasından, çabuk tokat yemiyorlar. Yoksa, koca Arabistan’da az bir zümre hiç dayanamayacaktı, çabuk meskenete girecekti.
(Bediüzzaman Said Nursi, Şualar)