Ayın İçinden

HAMZA EMEK

(1922-1990)

Hamza Emek, 1922’de Emirdağ’da doğdu. Üstad Bediüzzaman’la ilk olarak 1944’de, İstanbul Vefa Lisesi’nin son sınıfındayken tanıştı. Okulu bitirme imtihanları için İstanbul’daki Reşadiye Oteli’nde kalırken, Ömer isimli birisiyle tanıştı. O zat Emirdağ’a ne zaman gideceğini sordu ve ona şöyle söyledi: “Emirdağı’ndaki o büyük zâta, Bediüzzaman derler. Çok büyük bir âlimdir. Gittiğinde onunla tanış, ellerini öp, benim selâmımı söyle. İsmimin Ömer olduğunu ve kendileriyle Şam’da beraber olduğumuzu hatırlat.”

Bu ilk görüşmenin ardından Üstad’a sadâkatle bağını devam ettiren Hamza Emek, 27 Mayıs ihtilâlinden sonra Emirdağ’da tutuklanan Nur Talebeleri arasındaydı. Bir müddet Emirdağ ve Bolvadin Hapishaneleri’nde kaldı.

Bediüzzaman’ın diplomatı

Üstad Bediüzzaman’ın siyasette aktif görev verdiği, DP Emirdağ İlçe Teşkilâtı Başkanlığı vazifesini deruhte etmesini tensip ve tavsiye buyurduğu sâdık talebelerinden Hamza Emek, o yılları kendi ifadeleriyle şöyle anlatıyor: “Bir gün Üstad benimle birlikte Mehmed Çalışkan’ı çağırdı. Bize ‘Kardaşlarım, sizler benim ve Risale-i Nur’un bedeline Demokrat Parti’ye kaydolun’ diye buyurdu. Bu emir üzerine biz Demokrat Parti’ye kaydolduk. Daha sonra bana Emirdağ Demokrat Parti ilçe başkanlığı teklif edildi.”

Hamza Emek, Emirdağ DP İlçe Başkanı olması vasıtasıyla Başbakan Menderes’le Bediüzzaman arasındaki iletişimi sağlamış.

Bediüzzaman’ın hizmetinde 

Hamza Emek, Bediüzzaman’ın yanında hizmet yıllarını şöyle anlatıyor: “Zaman geçtikçe Üstada olan sadâkatimiz arttı. Üstada hizmetimizi nöbete koyduk. Ben hep Pazar günleri hizmetine gidiyordum. Bu durum Üstad ebediyete intikal edinceye kadar devam etti.”

Emirdağlı Hamza Emek, sâdık Nur Talebelerinden biri olduğunu hayatî tecrübelerle de ortaya koymuş ve bunun ispatını yapmıştır. Üstadının vermiş olduğu dersin ve vazifelendirmenin hakkını vermeye âzamî derecede dikkat ve hassasiyet göstermiştir.

Üstad’ın son zamanları

“Üstad Ankara tarafından Emirdağ’da yeniden ikamete mecbur tutulmuştu. Bu defa müracaatla Isparta’ya gitti. Tekrar hasta olarak Emirdağ’ına gelirken Çay kazâsından çevrilip, Afyon’a gönderildi. Afyon’daki iki gün kaldı. Bizler merakla beklerken Emirdağ’ına geldik. Dışarılarda çok kalabalık vardı. Üstad çok hastaydı. Bunu sezdirmemek için ben ve Zübeyir, Üstad’ın koluna girip bahçeye aldık. Sonra da ben Üstadı kucaklayıp yatağına yatırdım. Şiddetli hastaydı. Biz de başucunda bekliyorduk. Daha sonra aniden iki defa uyandı. Tebessüm ediyordu. Gülerek buyurdu ki:

‘Kardaşlarım, korkmayınız, Risale-i Nur bu memlekete hakimdir. Masonların, zındıkların ve komünistlerin belini kırmıştır. Biraz zahmet çekeceksiniz, fakat sonu çok iyi olacak’ diye sevinçlerle anlattı. Bilâhare yeniden uyandı. Hiçbir şey olmamış gibi namaz kıldı. Kardaşları çağırttı ve hepsiyle ayrı ayrı vedalaştı. Isparta’ya gitmek üzere Emirdağ’ından ayrıldı.”

Hamza Emek, aziz hatıralarını anlatırken “Ah Üstad, ah Üstad! Onun hayatında cennet hayatı geçirdik. Onun yanında kediler bile farelere ilişmezdi. O kurt ile kuzuyu biraraya getirmişti” diyerek içini çekiyor, o aziz Üstad’dan ayrı olmanın, onsuz yaşamanın ızdırabını ve elemini çekiyordu.

“Emirdağ’dan Üstad’ın son ayrılışından sonra Urfa’da olduğu haberini almıştık. Gelen telgraflarda geri dönmesi için çok tazyikat yapıldığı bildiriliyor, bizim bu tazyikleri Ankara’dan durdurmak için çalışmamız isteniyordu. Bizler hazırlık içindeyken ikinci telgraf Üstad’ın Urfa’da vefat ettiği haberini verdi. Biz arkadaşlarla Urfa’ya gidene kadar cenazeyi kaldırmamaları için Abdülmecid Nursi adına telgraf çektik. Uzun bir yolculuktan sonra Urfa’ya ulaştık.”

Bu vesileyle 16 Haziran 1990’da vefat eden Hamza Emek Ağabeye Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret diliyoruz.

 

Kaynakça:

Yeni Asya Gazetesi, 16 Haziran 2019, Pazar

(bk. Necmeddin ŞAHİNER, Son Şahitler-II)

 

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*