Bu soruyu sormak lazım. Biz ülke olarak, 500 yıllık Osmanlı ve Türk tarihinde bilime önemli katkılar yapmış değiliz. Peki neden yapmadık? Çoğu insan buna “Zeki olmadığınız için” der. Ancak bilim yapmak genetik veya zekâ meselesi değil, gelenek meselesidir. Dolayısıyla bunu bir gelenek haline getirmeli ve çocuklarımıza erken yaşta aşılamalıyız. Bu konuda sosyal bilimcilerin çalışma yapmaları lazım. Ben bir bilim adamıyım ve bilim yapıyorum. Bunu elimden geldiği kadar düzeltmeye çalışıyorum. Fakat sebebini bilemiyorum. Nasıl çözeriz konusunda, bilim yapmaya teşvik etmekten başka ben bir şey tavsiye edemem.
Nobel ödüllü Aziz Sancar “İslam dünyasında 500 yıldır bilime doğru dürüst katkı olmadığını söylediniz. Sizce neden?” sorusuna böyle cevap veriyor.
Bediüzzaman Hazretleri de eserlerinde belirttiği bu meselenin din ve fen ilimlerinin birlikte okutulması ile çözülebileceğini belirtiyor. Yeter ki gayret ehli olunsun!
(Kaynak: www.Hürriyet com.tr)
Düşünce dokur!
İyi şeylerden başka bir şey düşünme! Çünkü düşünce, sûret dokumasının ipliğidir.
Mevlânâ
Birikimli zihinler ve sosyal medya
Sosyal medya ile hiç yıldızım barışmadı. Onun bir mecra olduğunu gözlemliyorum, kitleleri etkileme gücü de var. Ancak düşüncede ve duyguda belli bir birikime erişmiş ve bu hamuleyi özümsemiş zihinler ve gönüller için sosyal medya çok etkin değil kanaatindeyim. Muhteva itibarıyla günübirlik ve sıradan mesajlar çağımızın zihni ve gönlü boşaltılmış insanını maalesef etkiliyor. Kitleler bu mesajları yönlendiren üst aklın bilinçsiz sözcüleri durumuna düşüyor. İlim ve hikmeti yansıtan ve hayatı destekleyen özlü sözler ise bu mâlâyani girdabında kayboluyor. Sosyal medya da Allah’ın ol emriyle olduğu için hakikat peşinde koşan insana sorulan ciddi bir sual mahiyetindedir. Şimdilik cevabını bilemediğim bu suali sosyal medyadan uzak kalarak ertelemeye çalışmaktayım. Sosyal medyanın girdabına kapılmaktan ürküyorum. Bir mecliste böyle konuşurken genç bir dosttan bir ikaz aldım. Dedi ki, araştırıcı bir zihin ile sosyal medyada yakalayabildiğiniz küçük bir gerçeklikten iz sürerek parça parça elde edebileceğiniz bütüncül bir gerçekliğe de erişebilirsiniz. Bu özellik doğrusu sosyal medyanın müspet tarafını oluşturuyor. Bunu da kesinlikle reddetmiyorum. Netice belki şunu söylemek mümkün; şu anda tehlikesi ve zararı çok dikkatli kullanılırsa bertaraf edilmesi mümkün olan bir vasıtadır sosyal medya.
Kültür tarihi alanında önemli çalışmalara imza atan mimar ve mühendis Prof. Dr. Sadettin Ökten sosyal medyayı değerlendiriyor. (Kaynak:www.yenisafak.com)