Z KUŞAĞI ÜZERİNE
Gençlerle ilgili konular her zaman dünya ve ülke gündeminin ilk sırasında: İfsat komitelerinin planlarında, medyada, ekonomide, aile-dost sohbetlerinde…
Çünkü onlar geleceğimiz.
Her yetişkin, her anne baba gençlik dönemini yaşamıştır. O yüzden çok rahat söyleyebiliriz: Genç olmak zor ama gençlerle ilgilenmek onların anne babası olmak da zor. Zorlukları kolaylaştıran ise Rabbimizin yardımıyla bilgi. Temenni edelim ki bu konuda yapacağımız her gayret farkındalığımızı artırsın.
“BEN” DEVRİ
Bediüzzaman Hazretleri bu asrı “bedbaht ve hastalıklı bir asır” olarak tanımlıyor. “Gafil ve maddi asır” diyor. Beşinci Şua’da ise asrın “hevesat-ı müteaffine bataklığı” yani kokuşmuş hevesler bataklığı olduğunu belirtiyor. Bu asrın en büyük hastalığı “Bilerek ve severek dünya hayatını ahirete tercih etmek”
Böyle bir ortamda kendimizi, çocuklarımızı, gençlerimizi nasıl kurtaracağız?
Risale-i Nur Külliyatı çözüm açısından büyük bir hazine. “Cazibedar bir fitne içinde bulunan ve daha aklını kaybetmemiş gençler için telif edilen Gençlik Rehberi ise nefis terbiyesi için gerekli eğitimi verdiği gibi ifsad komitelerinin planlarını da bozmakta.
NASIL BİR NESİL İLE BİRLİKTEYİZ?
Şu anki gençler “Z kuşağı” diğer adıyla ”internet kuşağı” olarak tanımlanıyor.
Onların ortak özellikleri araştırmalarda şöyle gruplandırılmış:
- Analitik ve hızlı düşünme metotları yüksek
- Takım çalışmalarına yatkın değiller özgüvenleri yüksek.
- Özgür, bağımsızlar. Onlar adına imkansız yok.
- Özveri sergileme, çaba harcama Z kuşağına göre olmayan durumlardır.
- Bilgiye çabuk ulaştıklarından ötürü hızlı yaşamaya alışkındırlar.
Bu özelliklere ilaveten ülkemizde yapılan araştırmalar da gençlerde ağır depresyon vakalarının arttığını gösteriyor. Eğitim sisteminin hali, ekonomik problemler, darbe süreci, Covid süreci gençleri olumsuz etkiliyor.
Bu tespitler ışığında bize bakan yönüyle de, benzer bir çalışma yapılarak Z kuşağı hakkında bir strateji belirlemek doğru olacaktır.
NASIL HAREKET ETMELİYİZ? (TECRÜBE+ ENERJİ)
Bediüzzaman “anne baba kimsenin değil ama çocuğunun kendisinden daha iyi olmasını ister” diyor. Çocuk anne babadan daha iyi nasıl olacak? Anne babanın ayak izinde yürürse ancak onlar kadar iyi olabilir, onları aşabilir mi? Gençlerin devamlı itiraz edip kendilerine has yol çizme gayretlerini bir de bu açıdan düşünelim. Zaman hızla değişiyor. Çocuklarımız farklı bir zamanın evladı. Hz. Ali (ra) “Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, geleceğe göre hazırlayın” diyor.
* Anne baba yetişkinler kendilerinin sahip olamadıkları her şeye çocuklarının erişmesi için didinip dururlar. Yemek, giyim,sağlık, eğitim… Peki manevi ihtiyaçlarını maddi ihtiyaçları hassasiyetinde karşılıyor muyuz?
* Değer verme, sevgi, güven, dikkate alma, sevgi şefkat dili ile yaklaşarak onları ayrı bir şahsiyet ayrı bir kimlik olarak kabul ediyor muyuz? Bediüzzaman Hazretlerinin Hanımlar Rehberi’nde örnek verdiği evladını hafız mektebinden alıp Avrupa’ya tahsile gönderen anne misali ibretlidir.
* Yaşadığı mekanda hayatın akışı hakkında fikirlerini almalıyız. Fikir vermesi için teşvik etmeli, sorularına makul, mantıklı cevaplar vermeliyiz.
* Sorularını geçiştirmemeli, çözüm için süreci birlikte paylaşmalıyız. Fikirlerine önem verilen, kararları dikkate alınan çocuk güven iletişim noktasında sahiplenecektir. Hz. Ali (ra) çocuklarımızla 0-7 yaş arası oyun, 7- ergenlik yaş arası arkadaş, ergenlik döneminde de istişare etmemizi istiyor.
* Hem kendi ruh sağlığımız, hem ailemiz çocuklarımız, hem hasbelkader gençlerle muhatap olan yetişkinler için şu nokta çok önemli: İhlaslı şefkatlerimizle çocuklarımıza dua ve tevekkülü, sabrı, tövbe ve istiğfarı, ümidi, vazifemizi yapıp neticeyi Allaha bırakmanın ne kadar önemli olduğunu yaşayarak göstermeliyiz. Başka çaremiz de yok zaten.
BAĞLANTIDA KALMAK
* Kalpte yasakçı bırakmak önemli. Gençleri kötü alışkanlıklardan koruyan dışarıdan gelecek müdahaleler değil içteki yasakçıdır. İman eğitimi veren Risale-i Nurlar kalpte yasakçı bırakıyor, günaha girmekten uzaklaştırıyor.
Baskı ile ergenlikte yaşanmayıp biriken hevesler üniversitede ev ve şehir değişince aniden patlayabiliyor. O yüzden ergenlik dönemindeki değişimleri baskı ile engellemeye çalışmak yerine anlayıp doğru yönlendirmeye çalışmalıyız. “Ya benim dediğim olacak ya da git” tavrı uzaklaştırıcıdır. Bu konuda Hz. Nuh’un(as) oğluna karşı olan tavrı hüsnü misaldir.
* İlgi alanlarını keşfetmeli, onlarla ortak noktalar bulmaya çalışmalıyız.
* Bunları evlatlarımız bize baksın ilgilensin ya da gençlerin bize ilerde menfaati olsun diye değil Allah rızası için yapmak iki cihanda da bizleri mutlu edecektir.
*Gençlik damarı akıldan ziyade hissiyatı dinliyor. İstikbal endişesi ön plana geçiyor. Büyükler de bunu yanlış yönlendirince dünya beklentileri ahirete yönelik işlerin önüne geçiyor. “Kızım altın bileziğin olsun, o kadar okudun çalışmayacak mısın? Ayaklarının üzerinde dur” gibi söylemlerdeki bakış açımızı gözden geçirmeliyiz. Dünyayı bilerek ve severek ahirete tercih edenlerden olmamalıyız.
* Yetişkinler olarak kendimizi pozitif bakış açısına sahip olmak açısından eğitmeliyiz. Olayların güzel yanlarına odaklanarak onlarla meşgul olmalıyız. Sekizinci Söz’de bir bahçeye giren iki kardeşin hikayesinde olduğu gibi olumlu düşünce konusunda meşguliyet önemlidir. Meşgale olumsuz düşüncelerden bağımlılıklardan uzak tutar. İslâm alimleri meşguliyeti bir tedavi yöntemi olarak kullanmışlardır. Bediüzzaman “Nurlarla iştigal sıkıntıyı hafifleştirir. Demek vazifemiz Nurlarla iştigaldir ve geçici şeylere ehemmiyet vermemektir ve sabır ve şükretmektir” diyor.
* Meşveret sistemini işleterek, sorumluluk alarak, yükü madden ve manen paylaşma sistemi Peygamberimiz (asm) örnektir. Şahs-ı manevi istişare kültürüne kendi yaşantımızla örnek olmalıyız. Belirsizlik, keyfî hareket etme, istişaresiz yapılan işler gençlerimizde endişe uyandırır.
* Gençlerle istişare yapma konusunda Peygamberimizin (asm) Uhud Savaşı istişaresindeki tavrı ibretlidir.
SEVDİRİNİZ NEFRET ETTİRMEYİNİZ
Bediüzzaman Hazretleri “Bu zamanın cihadı tahabbübledir tahavvüf ile değildir” diyor.
Peygamberimiz (asm) “Sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz, müjdeleyiniz korkutmayınız, kolaylaştınız zorlaştırmayınız” buyuruyor. Sevgi yaraları iyileştirir. Sevdirerek hakikatleri anlatmak önemlidir.
HÜLASA
Fıtratımıza yerleştirilen şefkat cevherini ancak ihlas ile mücevher haline getirebiliriz.