Düşünceler

İhlas hakikatine toplu bakış

Hulusi Ağabey “Her okuyuşta ayrı mana tezahür ediyor” 1 diyerek, “on beş günde bir okunmasını emir” telakki eder ve “bugünkü muvaffakiyetin sebebinin ihlas” olduğunu, ihlas kalktığında ise” maazallah çok vahim neticeler tevellüt eder” 2 diyerek ihlas düsturunun mahiyet ve ehemmiyetini nazara verir.

İhlas’ın kelime manalarından biri ‘Yalnız Allah’ın rızasını esas maksat ve gaye edinmek’.

Bu mana herhangi bir cemaate bağlı olsun ya da olmasın, birçok insanda mevcuttur.

Lakin bir cemaate dahil olup hizmetin içinde olunduğunda ise, ihlas düsturunun yanına başka prensipler ekleniyor. Hatta cemaatler arasındaki ilişkilerde prensipler daha da genişleyerek devam ediyor, bu prensipler adeta birbiri içine geçmiş, her biri olmazsa olmaz düsturlar manzumesi.

Eliflerin yan yana gelme, ya da bir vücudun azası olma hakikati dar ve geniş dairelerin ikisini de temsil ediyor. Önce dar daireye 21. Lem’a üzerinden bakalım.

“Sefine-i Rabbaniyedeki hademeleriz”3 Hademe olmayı biz mi tercih ettik ya da çok ihlaslıydık da vazife “ihsan-ı İlahi tarafından üzerinize konuldu”4

Bir cemaatle, belki arayış belki başka sebeplerden dolayı yolumuz kesişiyor ve hizmetin içine dahil oluyoruz, (kişi sayısınca cemaate dahil olma hikayesi olabilir) dolayısıyla vazifelendirilmenin ardından kazanmak zorunda olduğum bir ihlas düsturu var.

Akla, ‘Ben ilim sahibi değilim nasıl hizmet edebilirim?’ sorusu gelebilir. Hizmet etmenin şartları arasında ilim sahibi olma şartı yok, öyle olsaydı, Üstad meşihat da ulema ile daha fazla hizmet ederdi, öyle olmadığı gibi Adilcevazlı Bekir ağanın mektubunun başına

“Ümmi fakat allamelerin işini gören ve esrar-ı Kur’aniyeye karşı Isparta’nın intibahına sebep olan” 5 notunu düşmezdi.

Üstad kendisini ziyarete gelenlerin ilmi kisvelerine bakmadan, kimlerle görüşüyor, kimleri talebe olarak kabul ediyor, kimlerin ziyaretini kabul etmiyor bu noktada bize ipucu veriyor.

Hulusi ağabey de “Üstadın bize ehemmiyet vermesi ne faziletimizden ne de meziyetimizdendir. Üstadın marziyatını ve maksadını iyi anladığımızdandır” 6 diyor.

Bu ifadeden de anlıyoruz ki ihlasın diğer bir tanımı olan ‘dinin yozlaştırılması ve bulandırılmasına mani olmaktır’ hakikatinden yola çıkarak ihlas, Üstadın sadece meslek ve meşrebini benimseyerek anlamak değil, uygulamaya geçebilme halidir, o zaman muvaffakiyet olur.

Zübeyir Ağabeyin “Ben hayatta kaldığım müddetçe Üstadımın mesleğini size bozdurtmayacağım” 7 ifadesi de bu noktada daha bir anlamlı oluyor. İşte ihlas, uygulamadaki aksaklıklar yüzünden “her an kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya” 8 olunan bir hakikat.

Önce; İhlası kazanmak için olmazsa olmaz prensipleri başlıklarıyla geçelim, zira burada bahsettiğimiz her başlığın detayı sayfalar sürer.

Sadakat, sebat, tesanüt, uhuvvet, neticeye değil vazifeye odaklanmak, rabıta-i mevt, Risale-i Nur’u çok okumak, tefani vs. gibi birçok düsturu uygulamak gerekiyor. Aslından malumat olarak bildiğimiz hakikatler ama ne yazık ki bunları bilmek bizleri ihlaslı kılmıyor, sadece marifetimizi artırıyor.

İhlasla gidebilmek engebeli arazide yol almak gibi, karşımıza sürekli engeller çıkıyor ve bu engeller nefis ve şeytanımızla mücadele etmemizi gerektiriyor.

Şimdi önümüze çıkan bu engelleri hangi düsturlarla bertaraf edebilirim karşılaştırmalı örneklerle gidelim.

Yakıcı tenkit yerine, takdir edici yoldaş olabilmek. Faziletfüruşluk yerine, abla kardeş düsturlarıyla bakabilmek, Çünkü Üstad bizleri “Nesebi kardeşten daha fazla kardeşsiniz” 9 diyerek birbirimize bağlıyor. Gıpta yerine, tefani sırrıyla kardeşinin meziyetiyle iftihar edebilmek. Kıskançlık ve rekabet yerine, iştirak-i âmâli uhreviye düsturunun neticesini düşünmek. Hubb-u cah yerine, Allah’ın beğenmesini esas almak. Enaniyet yerine, nahnü diyebilmek. Hiss-i havf yerine, korkunun yüzdelerini gözden geçirip, “Kur’an-ı biz indirdik onu koruyacak olan da biziz”10  ayetini rehber etmek. Misaller çoğaltılabilir.

Bu olumsuz hallere tek tek bakıldığında  altında yatan sebebin  “ubudiyyet” ve “imandaki zaafiyetten” kaynaklandığı Risale-i Nur’un satır aralarında defaatle tekrar ediliyor. Ve Hz. Bediüzzaman’ın “Kardeşlerim hakkında en ziyade korktuğum bunların zayıf damarından ehl-i ilhadın istifade etme ihtimalidir”11 dediği ve talebeleri için endişe ettiği hissiyatlar olarak karşımıza çıkıyor.

Son olarak bir cümle ile daha geniş daire olan cemaatler arasındaki ihlas da nelere dikkat etmeliyiz diyerek baktığımızda, “dokuz emirdeki” 12 düsturlara atıf yapalım oraya yönlendirelim.

‘İhlası kazanmak ve muhafaza etmekte ne gibi bir kazancım var’? dersek “Hz. Ali ve Gavs-ı Âzamın himayetkerane teselli ve alkışlarının ihlasa binaen gelmesi”13 ve Hz.Bediüzzaman’ın “Benimle gelen perişan kalmaz! Benimle gelen arkadaş ruz-i mahşerde perişan olsa, o benim sırtımın yükü olsun. Yeter ki o, bu daireye olan ahdini bozmasın.” 14

Ruz-i mahşerde üstadımızın arkasından gidebilmek duasıyla. Deryalar kadar bir konuya bir katre olarak temas edebildik.

 

Dipnotlar 

1 İ.Atasoy, H. Yahyagil s.181 Nesil.

2-Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, 237.Mektup.

3- Bediüzzaman Said Nursi,Lem’alar, 21. Lem’a.

4-A.g.e.

5- Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, 54.Mektup.

6-İ.Atasoy, H. Yahyagil. s.180 Nesil.

7- Z.Gündüzalp. İ.Kaygusuz S.29 Yeni Asya.

8- Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar, 20.Lem’a.

9- Bediüzzaman Said Nursi, Şualar,13.Şua 78.Bölüm.

10-Hicr 9.

11- Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, 29.Mektup 6.Risale.

12- Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar, 20.Lem’a.

13- Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar, 21.Lem’a.

14- B. Yüksel’den. Ö. Özcan, Ağabeyler Anlatıyor 1/117 Nesil

 

Züleyha Aydın Kaba

ahyeluz2000@gmail.com

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*