Rosasea, toplumda yaygın şekliyle gül hastalığı olarak bilinen, 30’lu yaşlardan sonra yüz ve burunda kızarıklık, döküntü, bazen de sivilce ile birlikte görülen bir tür cilt hastalığıdır. Kadınlarda görülebilme oranı daha yüksektir. Nedenlerine baktığımızda daha çok B vitamin grubunun eksikliği, sindirim problemleri, aşırı alkol tüketimi, mide asidi salgısında azalma ve depresyonun etkili olduğu görülmektedir.
Tükettiğimiz yiyeceklerin genel sağlığımız üzerine etkili olduğunu biliyoruz, bu sebeple cilt sağlığımızı da etkileyebiliyor olması çok doğal bir sonuç. Burada devreye bağırsak sağlığı ve mikrobiyatamız giriyor. Vücudumuzda yaklaşık 10 trilyon tane hücre bulunurken bağırsaklarımızda 100 trilyon tane mikroorganizma bulunur. Bu da bağırsaklarımızın kendi vücudumuzun 10 katı kadar mikroorganizmaya ev sahipliği yaptığını gösterir.
Her insanın parmak izinin farklı olması gibi bağırsak mikroorganizmalarındaki dağılım da farklıdır. Buna ‘’mikrobiyata parmak izi’’ denmektedir. Stres, kötü beslenme, antibiyotik kullanımı gibi bazı faktörler mikrobiyata dengesini etkiler. Bağırsağımızdaki zararlı mikroorganizmalar yediğimiz gıdaların bağırsağa ulaşan kısımlarını parçalayarak toksin üretirler. Buradaki mikroorganizmaların fazla ve çeşitli olması da farklı toksin türlerinin meydana gelmesine sebep olur. Bu toksinler önce kana geçer, kan yolu ile vücudumuza yayılır ve bazı toksin türleri cildimizde birikir.
Ciltte toksin birikimi ile bağışıklık sistemi cilde saldırır. Cildin hangi katmanında ve hangi bölgesinde hasar oluştuğuna bağlı olarak da rosa, sedef, egzama ve ürtiker gibi çeşitli hastalıklar meydana gelebilir. Bağırsaktaki toksin kaçışı tüm bu hastalıkların kökeni olduğu için bağırsak florası düzeltilmeye çalışılmalıdır.
Rosa hastalığında özellikle histamin intoleransı görülmektedir. Histamini tolere edemeyen vücut tepkisini özellikle ciltte irritasyon göstererek verir. Öncelikle yüksek histamin hangi gıdalarda var ve rosa veya sedef gibi bir deri hastalığımız hangi gıdaları beslenmemizden çıkartmalıyız bunları inceleyelim;
- Domates, patlıcan, ıspanak, mantar, brüksel lahanası gibi sebzeler
- Çilek, armut, avokado, ananas, kuru meyveler, turunçgiller, kivi, muz, kayısı, erik gibi meyveler
- Yer fıstığı, ceviz, fındık, kajun gibi kuru yemişler
- Çikolata
- Yüksek kafein (çay, kahve)
- Turşu, sirke, işlenmiş- tütsülenmiş et
- Yoğurt, ayran, inek sütü, keçi peyniri, yumurta
- Ton balığı, uskumru, hamsi
- Buğday rüşeymi
- Boza, şarap, bira, şalgam
Histaminden fakir yani histamin intoleransı diyeti ile bu gıdaları beslenmemizden çıkararak semptomlarımızın büyük bir kısmının hafiflediğini görmekteyiz. Belli bir süre tamamen bu gıdaları keserek iyileşmeyi hızlandırıp sonrasında yavaş yavaş beslenmeye ekleyerek vücudun alışmasını sağlayabilmekteyiz.
Histamin intoleransı ile deri hastalığı gelişen danışanlarımızda bu gıdaları belli bir süre çıkararak;
- İntoleransa bağlı deri kızarıklık ve kaşıntılarda azalma görülebilir,
- Burun tıkanıklığı, gözlerde yaşarma ve sinüs problemlerinin önüne geçilebilir,
- Yorgunluk ve tükenmişlik hissiyatı azaltılabilir,
- Sindirim sorunlarının önüne geçilebilir,
- Düzensiz adet döngüsü olan kişilerde periyotların düzene girmesi desteklenebilir,
- Mide bulantısı ve kusma gibi semptomların görülme sıklığı azaltılabilir,
- İntoleransa bağlı olarak yüksek kan basıncı azaltılabilir,
- Doku şişmesi, düzensiz kalp atışı, endişe ve baş dönmesi gibi ileri derece semptomların gelişmesi engellenebilir.
Cildimizin dışardan olduğu kadar içerden de neme ihtiyacı vardır, vücuttaki hafif su kaybı bile daha yorgun mat ve kuru bir ciltte gözükmemize sebep olabilir. Bu sebeple bol su tüketimi deri hastalıklarında önemli bir konudur.
C ve E vitamini yönünden zengin beslenmek, Omega-3 yağ asidini bol tüketmek de cildi besleyecek ve onaracaktır.
Cilt temizliği için bağırsak ve karaciğer kürü
(15 gün yapıp ara 1 hafta ara verilmelidir)
Malzemeler;
- 15-20 dal maydanoz
- Yarım limon suyu
- Yarım bardak su
- 1 parmak ucu kadar taze zencefil
- Yarım bardak demlenmiş ısırgan otu tohumu çayı
Yapılışı:
1 çay kaşığı ısırgan otu tohumunu yarım bardak kaynar su içinde 5 dk demleyin ve süzün, diğer tüm malzemeler ile blenderize edilir, 15 gün boyunca her sabah aç karnına içilir. Ödem atımı, toksin atımı, karaciğer, bağırsak ve cilt temizliği sağlanır.
(hamileler, emziren anneler ve düşük tansiyon problemi olan kişiler için uygun bir kür değildir)
Diyetisyen Nurbahar Salihoğlu