Eğitim

”Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ve ailelere düşen sorumluluklar

2024-2025 Eğitim Öğretim yılı yaklaşırken geçtiğimiz dönemin sonlarına doğru ortaya konan ”Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” bu eğitim döneminde kademeli olarak uygulanmaya başlanacak. Eğitim sisteminde sürekli sil-baştan yapılan yenilikler öğrenci, öğretmen ve velilerde kafa karışıklığına yol açabiliyor. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından yapılan açıklamaya göre bu model uzun yıllardır süren çalışmaların sonucunda oluşturulmuş bir model. ”Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” için öncelikle uzman ve akademisyenlere yönelik tanıtım lansmanı geçtiğimiz dönem içerisinde gerçekleştirildi. Yine geçtiğimiz dönemde eğitici eğitimleri yapılarak en az okuldan bir öğretmene eğitim modeli tanıtıldı. Haziran Seminerleri boyunca tüm öğretmenlerden ”Türkiye Yüzyılı Eğitim Modeli Ortak Metni” okunarak, her branş öğretmeninin kendi branşından öğretmenlerle istişarelerle programın uygulama yöntemleri tartışıldı. Eylül seminerlerinde de özellikle kademeli geçiş kapsamında okul öncesi, 1. 5. Ve 9. Sınıflarda ders okutan tüm öğretmenlere kendi branşları bazında eğitimi verilecek ve 9 Eylül itibariyle program uygulamaya başlanacak.

”Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”nin iki temel hedefi olduğu görülüyor: Erdem ve yetkinlik. Yetkinlik özetle, konuya hakimiyeti ifade ederken; erdem, etik kurallar ve ahlaki değerler içinde hareket etmeyi içeriyor. Bu modelde öğrencilerin yaparak yaşayarak öğrenmesi merkeze alınırken ezbere dayalı, sorgulamadan bilgi edinimi devre dışı bırakılmış görünüyor. Öğrencilerin zihinsel ve fiziksel bütünlüğü bağlamında kalp ruh ve zihin becerilerinin bütün olarak kullanılacağı bir model tasarlanmış. Günümüz dünyasında bana göre sosyal medya kullanımına bağlı değerlerin önemini yitirmesi ve sonucunda psikolojik olarak yalnız veya mutsuz bireylerin artmasına karşı bireyleri ahlaki olarak da beslemenin ve değerleri yaşayarak öğrenmelerinin önemi ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak programda öğrenci profilini oluşturan iki bütünlük alanı (erdem ve yetkinlik), on profil özelliğine ayrılmıştır. Bu profil özellikleri ve bunları oluşturan bileşenler aşağıda verilmiştir.

Bu profile baktığımızda sosyal, duygusal, fiziksel ve ahlaki açıdan bütün bir profil görülüyor.  Ders bazında yapılan güncellemeler ile bu profile ulaşılmaya çalışılacağı ifade ediliyor. Programın çıktılarını görmek elbette ki hemen olmayabilir. Burada insan eğitiminden söz ediliyor. Dolayısıyla alışılagelmiş davranış ve tutumları kolayca terk edilmesi mümkün olmayabilir. Ancak uzun vadede okul-aile-öğrenci üçgeninde herkesin üstüne düşeni yapması halinde topluma yararlı, kendi değerinin farkında, sorgulayan ve üreten bireyler yetiştirmek mümkün görünüyor. Ülkece, ümit edilen erdemli ve yetkin bireylere çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Tekrar belirtmek isterim ki bu yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı’na ya da öğretmenlere bırakılacak bir sorumluluk olamaz. Ailelere de önemli görevler düştüğünü düşünüyorum.  Çok değerli uzmanlarımızdan Acar Baltaş’ın da ifade ettiği gibi eskiden birey toplumsal olarak değerlerini öğreniyordu. Ancak günümüz dünyasında bireyselleşme ve benmerkezcilik hakim olduğundan kimse kimseden bir şey öğrenmek istemiyor. Her şeyi en iyi kendinin bildiğini düşünüyor ve aileler de tüm öğrenmelerin okulda gerçekleşmesi gerektiğine inanıyor. Bunun mümkün olmayacağını bilen Milli Eğitim Bakanlığı da veli eğitimlerini de ön plana çıkararak aileleri de eğitmenin önemine dem vuruyor. Ben de naçizane asıl işin ailelerde olduğunu düşünüyorum. Aile kurmadan önce eğitimlerin alınması özellikle çocuk sahibi olmadan önce iyi bir eğitim almanın gerekliliğine inanıyorum, çünkü toplumun en küçük birimi ailelerdir. Aileler haklı gerekçelerle ekonomik kaygılara yoğunlaşsa da küçük yaşlardan itibaren çocukları ahlaklı bireyler olarak yetiştirmek için önemli bir zaman ayrılması ve efor sarf edilmesi gerekliliğine inanıyorum. Burada ailelere somut örnekler vererek durumu izah etmek uygun olacak. Örneğin anne babanın çalıştığı iki çocuklu bir aile düşünelim. Sabah erken vakitte anne-baba ve bir çocuğun okula gitmek üzere çıktığını varsayalım. Birçok ailede görüldüğü gibi diğer çocuk evde okula gitme saatini bekliyor oluyor. Belki üst kattaki büyük ebeveynlerin veya komşunun takibinde kendi başına 2-3 saat geçirmek zorunda kalıyor. Bu süreçte en güvenli hal televizyon izlemesi veya bilgisayar tablet başında vakit geçirmesi gibi görülebiliyor. İnternette maruz kaldığı içerikleri ön görmek mümkün değil çünkü yapay zeka karar veriyor. Birinci tehlike burada önümüze çıkıyor. Benzer şekilde anneyle birlikte eve gelen birinci öğrenci annesi yemek vs ev işleriyle uğraşırken yine yalnız ve ekran başında. İkinci olarak çok fazla tv tablet bilgisayar başında vakit geçiren öğrenci bilişsel olarak zarar görüyor ve içinde fazla enerji birikmesi oluyor. Bu enerjiyi harcayacağı sportif vs bir etkinlik içinde bulunmazsa şiddet davranışı olarak ortaya çıkıyor. Ailesiyle nitelikli vakit geçirmeyen öğrenci yalnızlaşıyor ve sevgi ilgi ihtiyacını da yabancı kaynaklarda aramaya başlıyor. Aileler de bu yoğun çalışmalı tempo içinde imkanlar dahilinde maddi katkılarla sevgisini gösterme yoluna gidiyor o da işlevsel olmuyor. Örneği olması gereken üzerinden yeniden kurgularsak öğrenci mümkünse evde yalnız kalmamalı keyif alacağı sportif veya sanatsal kurslara yönlendirilmeli. Bazen zaman anlamında bu mümkün olmaz öyle bir durumda evde yaşına göre verilecek bir sorumluluk ile zamanını geçirmesi ve ekran başındaki sürenin ve içeriğin kısıtlanması gerekiyor. Evde kendine ait ödev vs sorumluluklarını yerine getirebilir, bulaşıkları yıkama/makineye yerleştirme, çamaşırları makineye atma/asma vb görevler verilebilir. Yine evde birlikte geçirilen zamanda anne/baba yaptığı işlere çocukları dahil edip sohbet ederken ev sorumluluklarını yerine getirebilir. Şartlar el veriyorsa anne/babanın iş yerine çocuklar götürülerek orada sorumluluk verilebilir. Bunlar yalnızca örnekler ve her aile yapısına ve şartlarına uymayabilir. Ayrıca dikkat edildiğinde ilk örnekte çocuklar kendi başına vakit geçirirken ikinci örnekte anne babaların ciddi çaba sarf edip organize olmasını gerektiren durumlar vardır. Buradan çıkarılacak sonuç, çocukların kendi psikolojik ve sosyal gelişimleri için ailelere büyük iş düşüyor. Aslında bu durum ailelerin de lehine çünkü sorumluluk alan ailesiyle nitelikli vakit geçiren değer gören birey gelecekte vicdanlı bir evlat olarak ailesine destek sağlayabilecek olgunluğa sahip olacaktır.

Ailelerin hem kendileri hem evlatları hem de tüm toplum için üzerine düşenin farkına varmasını ve yerine getirmesini ümit ediyorum. Tüm öğrenci, öğretmen ve velilere verimli bir eğitim öğretim yılı diliyorum.

 

Psikolojik Danışman ve Rehber Zeynep Örnek  

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*