Kapak Röportaj

Soykırıma hayır direnişe evet

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılar ne yazık ki halen devam ediyor. Binlerce çocuk, kadın, aileler öldürüldü, yaralandı, evinden yurdunda edildi. Sivil halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak tahrip ediliyor. Güvenli bölge kalmadı. Bu büyük soykırımın yıldönümünde Filistin’e yapılan soykırımı, Mirasımız Kudüs Derneği Eğitim Sorumlusu Suna Durmaz ile konuştuk. İstifadeniz bol olsun.

Son bir yıldır Filistin’de gelmiş geçmiş en büyük insan hakları ihlali yaşanıyor. Yüzbinlerce Filistinliyi katleden İsrail güçleri, on binlerce evi, yüzlerce camiyi, kiliseleri ve eğitim kurumlarını yerle bir etti. Siz olayları yakından takip ediyorsunuz son durum hakkında neler söylemek istersiniz?

Olay, basit bir insan hakları ihlali değil aslında tam manasıyla soykırımdır; Ortadoğu bölgesinin tamamını Batı egemenliĝi altına almaktır. Aslında, bu meselenin temeli 100 yıl öteye gidiyor. Okuyucularımızın, özellikle de gençlerin meselenin derinliĝini idrak edebilmeleri için kısaca geçmişe gitmek gidelim. Ṣöyle ki Osmanlı Devleti’nin I. Dünya savaşında mağlûp olup Filistin’den çekilmek zorunda kalması ve İngilizlerin 9 Aralık 1917 tarihinde Kudüs’e girmesiyle âdeta Cehennem kapıları açıldı. İslam tarihinde mânevî değeri büyük olan Filistin toprakları, Siyonist İngilizler tarafından Yahudilere peşkeş çekilmeye başlandı. Amaç: Sömürgeci Batı devletleri yararına Müslümanların tam ortasında ileri karakol görevi yapacak olan bir kukla devlet kurmaktı. Başta İngilizler olmak üzere Batı’nın desteĝini alan ve dünyanın birçok yerinden Filistin’e gelen Yahudiler, silah zoruyla, soykırım yaparak, tapularda hileye başvurarak Filistin’i işgal ettiler. Böylece, çalıntı topraklar üzerinde 14 Mayıs 1948’de İsrail Devleti’ni kurdular. Peki, Arap ülkeleri neredeydi? Arap ülkeleri işgale karşı çıkıp 1948 ve 1967’de İsrail ile savaştılar ama ikisinde de büyük yenilgi aldılar. Üstelik işgal Suriye ve Sina yarımadasına kadar uzandı.

Amerika; maddi, siyasi, medya ve kültürel olarak daima İsrail’i kolladı. İsrail işgaline ve zulmüne tam destek verdi. Amerikan dıṣ politikasında, İsrail’e destek vermek esastır. Hangi hükümet olursa olsun bu kaide değişmez. Dolayısıyla, İsrail işgal ve zulme devam ediyor. Hatta, daha da ileri gitme niyeti var. Natenyahu’nun 2023 BM konuşmasında gösterdiği Kıbrıs ve Türkiye’nin de bir kısmını içine alan “Büyük Ortadoğu Haritası” bunun kanıtı.

Onlarca yıldır İsrail’in yaptığı soykırıma şahitlik yapan İslam ülkeleri, sahip olduğu maddi ve mânevî gücü soykırım ve işgali durdurmak için bir yaptırım aracı olarak kullanmıyor. Çünkü meseleye dini sorumluluk olarak bakmıyor. Irak 1990 yılı Ağustos ayında Kuveyt’i işgal ettiğinde, Kuveyt’e tam destek olan İslam ülkeleri liderleri, Filistin için harekete geçemiyor ne yazık ki! Zira, her biri kendi iç siyasetiyle uğraṣıyor. Hatta, Gazze’ye de siyaset nazarıyla bakıyor diyebilirim. Birçok lider, Mısırlı Hasan Benna’nın “İhavânu’l Müslimîn/ Müslüman Kardeşler” hareketinden etkilenmiṣ olan HAMAS gibi direniş hareketlerine destek vermekten kaçınıyor. Siyasal İslam diye tanımladıkları bu hareketin kendi ülkelerine de sirayet edeceği kanaatini taşıyorlar.

7 Ekim gününden beridir Gazze’de 40 bin üzerinde insan katledildi, binlerce insan ağır yaralanıp sakat kaldı ve Müslümanlar başta olmak üzere, tüm dünya bunu film izler gibi izledi. Cahit Zarifoğlu’nun “Filistin bir sınav kağıdı. Her mü’min kulun önünde” dediği gibi bu sessizliĝin Allah katında büyük bir imtihan sorusu olacağını görmemezlikten geldi.

Hadislerde, Gazze-Askalan hattı “serhat diyarı” olarak geçer. Buralarda nöbet tutup cihat yapanlar övülür.  Bir hadiste şöyle buyruluyor:

“İslam’ın başı peygamberlik ve rahmettir. Ardından hilafet ve rahmet olur. Ardından saltanat ve rahmete dönüşür. Akabinde emirlik ve rahmet olur. Sonrasında İslam’a eşeklerin birbirini ısırması gibi saldırırlar. İşte o vakit cihada yönelin. O vakit en hayırlı cihadınız sınırlarda konuşlanmaktır. Tutacağınız en hayırlı sınır da Askalan’dır. (Taberani, Mu’cemu’l-Kebîr, Hadis No: 11138)

Filistin, özelikle de Gazze halkı müstesna, biz müminler, cihat kelimesinden korkuyoruz. Bunun bir ibadet olduğunu idrak edemiyoruz. İlahi kader Gazzelilere cihat yazdı. Onlar bunun bilincindeler. Dolayısıyla, düşmana boyun eĝmiyorlar ve eĝmeyecekler. Bediüzzaman “Ekmeksiz yaşarım ama hürriyetsiz yaşayamam” dediği gibi Gazzeliler son nefese kadar direnişe devam edecekler biiznillah. Durum bu iradeyi gösteriyor. Dünyanın en ileri teknolojisiyle donatılmış bir ordu, 1 yıldır her türlü cinayet işlediği hâlde Gazze direnişini mağlûp edemedi.

Gazzeliler aylardır evlerini sırtlarında taşıyor. Gazze halkı işgalci İsrail’in saldırılarından kurtulmak için sözde güvenli bölgelere göç ediyor. Ancak Gazze’de yaşanabilecek yer kalmadı. Onlar için ne yapabiliriz?

Gazze için birçok şekilde yardım yapabiliriz. Üç örnek zikredeyim.

Birincisi: Çocuklardan başlayarak gerçek manada Mescid-i Aksa bilinçli bir Müslüman toplum inşa etmek gerekiyor. Allah rızasına niyet ederek haktan yana olmanın ve zulme karşı mazlumun yanında durmanın bir nevi ibadet olduğunu bilmemiz lazım.

İsra Suresi 1. Ayette övülen Mescid-i Aksa’yı bağrında saklayan Filistin, rastgele bir toprak parçası değildir. Oradaki işgale her vesileyle karşı çıkmak, bir mümin için akide meselesidir.  Eyyûbilerden Osmanlı’ya kadar buralara hükmetmiş olan Türklerin bu konuda tarihi bir sorumluluĝu var. Evlatlarımıza dini sorumluluk yanında tarihi sorumluluk bilincini de mutlaka aşılamalıyız

Filistinliler vatanlarını satmadılar. Muazzam güce sahip olan Siyonist devletlerin desteĝini alan Yahudiler tarafından işgal edildiler. Müslümanların ilk kıblesi ve kutsalı olan Mescid-i Aksa, Siyonistler tarafından yıkılmakla tehdit ediliyor. Bu durumu her platformda dile getirmek ve yaymak gerekir. Özellikle de, henüz merhametini yitirmemiṣ, hürriyet yanlısı olan gayrimüslimler arasında. Onların desteği çok mühim.

İkincisi: Maddi destek vermek. Gelirimizin bir kısmını Gazze/Kudüs’e ulaştırmanın yolunu bulmalıyız. Gazze yeniden inşa edilmeye, Kudüs muhafaza edilmeye muhtaç hâle geldi.

Üçüncüsü: ‘’Dua müminin silahıdır” hadisinden yola çıkarak, her gün, özellikle de namazlarda dua etmek bizim için vazifedir.

İşgalci İsrail, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ateşkes çağrısı yapılan tasarıya rağmen Gazze’yi vurmaya devam ediyor. Neden etkili bir yaptırım yapılamıyor?

Etkili yaptırım yapabilmek için, öncelikle Kurâni bir Müslüman topluluk inşa etmek için gayret etmek gerekir. Böyle bir toplum olduğumuzda, liderler halkın isteĝine uygun hareket edecektir. Bu da bizi İttihad-i İslam’a ulaṣtıracaktır.  Neticesinde, İslam ülkeleri ümmeti derinden ilgilendiren bu acıya çare bulmak için birlikte hareket edecektir.

Mirasımız Kudüs Derneği olarak Filistin davası için neler yapıyorsunuz.?

2007’de kurulmuş olan Mirasımız Kudüs Derneği, çeşitli kültürel faaliyetler, dergi ve kitaplar aracılığıyla Türkiye içinde Kudüs ve Mescid-i Aksa bilinci yaymaya gayret ediyor. Bilinçlendirme faaliyetleri neticesinde elde edilen baĝışlar Kudüs içinde yürüttüĝümüz projelerde kullanılıyor. Dernek ve projeler hakkında bilgi almak isteyenler www.mirasimiz.org.tr  adresine bakabilirler. Yazar ve editörleri arasında yer aldığım dergimize de internet üzerinden ulaşabilirler.

Saldırılar sonucu birçok muhabir, gazeteci, kameraman öldürüldü. Birçoğu uzaklaştırıldı. Siz haberlere nasıl ulaşıyorsunuz?

Arap sosyal medyası aracılığıyla öğreniyorum. Bazı haberleri tercüme edip kendi sosyal medya hesaplarımda paylaşıyorum. el-Cezire’yi daima takip ediyorum.

Son olarak Filistin için neler yapılabilir, tavsiyeleriniz nelerdir?

Boykot eylemlerini daha da kuvvetlendirmek gerek. Uluslararası platformlarda ve yabancı sosyal medyada zulmü dile getirmek için çaba gösterilmelidir. Bunun için iyi derecede yabancı dil öğrenilmeli.

 

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*