Bir gün bir çocuk, babasına sorar:
“Baba, ben kimim?”
Baba gülümseyerek annesini işaret eder:
“Kalbinde merhamet bulduğun kişisin.”
Sonra kendisini gösterir:
“Adaletle ayakta kaldığın kişisin.”
Ve ekler:
“Sen bizden aldıklarınla yoğrulacak, bizden öğrendiklerinle hayatına yön vereceksin.”
İşte aile, çocuğun bu soruya cevap aradığı ilk mekandır. İnsanın hem gönlünün hem karakterinin ilk terbiyesini aldığı yerdir. İlk ve küçük bir medrese hükmünde olan ailesinde çocuğun kişilik gelişimi, güven duygusu ve sosyal becerileri en çok anne baba ile kurduğu ilişki üzerinden şekillenir. Sağlıklı bir ebeveyn çocuk ilişkisinin; yüksek benlik saygısı, güçlü aidiyet duygusu ve olumlu sosyal uyum ile yakından bağlantılı olduğunu araştırmalar bize göstermektedir. Bununla birlikte ebeveyn çocuklarının ahirete bakan İlk terbiyecisidir.
Annenin Şefkat Madeninden Beslenmek
Şefkat hissi Allah’ın Rahim isminin bir tecellisidir ve annelerde ziyadesiyle tecelli eder. İnsan yavrusu henüz dünyaya teşrif etmeden büyüdüğü şekillendiği organın adı da “Rahim”dir. Yani çok nazdar bir kul yaratılıyor ve merhametin, şefkatin sıcaklığıyla sarıp sarmalanıyor. Ve bu süreçte anne ile evladı arasında göbek kordonuyla birlikte gönül bağı da kurulmaya başlıyor. Annenin yiyip içtikleriyle ana rahmindeki bebek nasıl besleniyorsa; gördükleri, işittikleri, hissettikleri ile de bebek aynen etkilenir. Dolayısıyla annenin çocuk üzerindeki etkisi henüz doğmadan başlamış olur. Bir anne evladını kucağına aldığında ise kendisinin bile kendisine hayran kaldığı kuvvetli madenin inkişafına şahitlik eder. Evet kadınlarda kuvvetli bir şefkat madeni bulunmaktadır. Ve insan yavrusu anneden süt ile birlikte şefkat emer, merhamet emer. Ve aile hayatında çocuk şefkat duygusunu ve bunula birlikte fedakarlığı ve sabrı yaşayarak özellikle annesinden öğrenir. Annesi ya da babası vefat etmiş ya da hayatında olmayan yavruları tefekkür ettiğimizde ise; Rahim-i Mutlakın bir şekilde onların hayatına iz bırakacak birini istihdam ettiğine şahit olabiliyoruz. Bizi daha çok üzen tablo ise anne fiziken var ama psikolojik ya da duygusal olarak evladıyla bütünleşemeyen tablolar olmakta. Çünkü çocuk şefkati anneden öğrendiği gibi ilk olarak bağ kurmayı da ondan öğrenir. Bireyin ilk yıllarda annesiyle kurduğu bağlanma çeşidi ilerideki ilişkilerini hususan romantik ilişkisini yakından etkilediğine dair çokça bilimsel çalışma verileri bulunmaktadır. Kaçıngan, kaygılı ve güvenli bağlanma çeşitleri içerisinde sağlıklı anne çocuk bağlanması hiç şüphesiz güvenli bağlanmadır. Güvenli bağlanmada çocuğun ihtiyaçları düzenli olarak tutarlı bir şekilde karşılanmasıyla gerçekleşir. Yani annenin ilk yıllarda kendini çocuğa bırakabilmesi bu bağlanmayı kolaylaştırır. Annesiyle güvenli bağlanan çocuk vakti geldiğinde güvenle ayrılabilir. Kaçıngan ya da kaygılı bağlanan çocuklarsa yetişkin olduklarında hala annesinin sevgisine, onayına dilenci, ebeveyninden ayrışamayan, düşük benlik algısına sahip, kişiliğini oturtamamış ve dış dünyaya güvenemeyen bireyler olarak karşımıza çıkar.
Babanın Adaletle Dik Duruşu
Baba; ailede hamiyet, gayret, cömertlik, adalet, cesaret, dik duruşu temsil eder. Babalar, güç, disiplin, kaynağıdır. “Kadir” ismine ayine alan babalar çocuklar için çok önemli bir dayanaktır. Hamiyet hissiyle bir erkek eşini, evlatlarını, evini, değerlerini, mukaddesatını koruma gayretindeyken bu çaba, çocukta büyük bir emniyet hissini beraberinde getirir. Baba çocuğa güven ve duygusal destek sağlayarak sağlıklı bir bağlanma ilişkisi kurabilir.
Baba, dış dünyaya açılan kapıdır. Onun çalışmak için erken kalkması, zorluklarla mücadele etmesi, yorulmasına rağmen sebatı ile çocuk, dış dünyaya karşı bir duruş öğrenir. Onun sevgi, disiplin, destek ve örnek davranışları, benlik gelişimi, duygusal sağlamlılığı, yaşamla başa çıkma becerilerini geliştirir.
Erkekte cömertlik ve cesaretin varlığı güzel ahlak olarak tanımlanır. Çocuk, kaynakların zamanın, paranın, ilginin, ihtiyacı olana nasıl cömertçe kullanıldığını babadan öğrenir. Böylelikle başkasının ihtiyaçlarına duyarlı olmayı ve onlara yardımcı olmayı bir sorumluluk olarak görür. Veren el olmayı öğrenirken, insanın mutluluğu alarak değil, vererek tadabileceğine de şahitlik eder. Yine şecaatli bir babadan çocuk cesareti alır. Özellikle erkek çocuk için böyle bir model çok önemlidir. Böylesi bir rehber, had konulmamış öfke duygusunu vasatta kullanabilmeyi kolaylaştırır. Cesaretiyle korkularla baş etmeyi, hakkını savunmayı öğrenir. Korkak, pısmış, hakkını bile savunamayan, cimri bir baba çocuk için gerçekten büyük bir talihsizliktir.
Baba, aile içinde kuralların, düzenin ve hakkaniyetin uygulanmasında adaletin simgesidir. Çocuk babanın tarafsız karar verişini gözlemleyerek adaletin ne olduğunu öğrenir. Baba, sadece kendi otoritesini değil, doğru olanı esas alarak karar verdiğinde, çocuk da hayatında adaleti bir değer olarak içselleştirebilir. Adalet, insanlığın temel direklerinden biridir ve baba adaletin rol modeli olarak tanımlanır. Hakkın haklıya verilmesi gerektiğini, güçlü değil, haklı olanın korunması gerektiğini öğrenir. Anne babasına, eşine, çocuklarına ve akrabalarına karşı adil davranan bir baba, çocuğun hem ilişkilerinde hem de ileride kendi ebeveynliğinde adaletli olma erdemini yaşayabilmesine vesile olur.
Günümüzün Tehlikesi: Roller Değişiyor
Ne yazık ki çağımızda roller karışmaya başladı. Fıtratlar ifsada uğruyor. Erkekleşen kadınlar ve kadınlaşan erkeklerin çoğalmasıyla ailede roller değişiyor. Sertleşen, kabalaşan, kural koymaya çalışıp uygulamayı dikte eden, evlatlarıyla güç savaşına girip bir müddet sonra ilişki yorgunu, kafası karışmış, çocuklarıyla arası açılmış bir anne figürünün yanında, tek sorumluluğu işte çalışmayı düşünen ve evde çocukların sorumluluğunu anneye bırakmış pasif babalarla karşılaşıyoruz. Bu hal fıtri olmadığı gibi ailenin saadetli bir yuva olmasının önünde büyük bir engel de olabiliyor.
En Güzel Miras
Unutmayalım ki çocuklar bizlerin hayat neşesi olduğu kadar aynı zamanda üzerimizde sorumluluğu ağır olan emanetlerdir. “Hiçbir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha kıymetli bir miras bırakmamıştır.” Hadis-i şerifini rehber edinerek say ü gayreti kendi nefis terbiyesiyle birlikte evlatlarına lisan-ı hal ve kaliyle örnek olmalı.
Halide KEÇELİ








