Bu ay dergimize Kudüs izlenimlerini bizimle paylaşan iki arkadaşımızı misafir ediyoruz.
Fatma Zeynep Gülhan 23 yaşında ve İlahiyat 2.sınıf öğrencisi. Aynı zamanda da işitme engelliler Kur’ân kursunda öğretici. Kudüs’e ilk defa gitmiş. Gelin bu güzel ziyarete ve neler hissettiklerini ondan dinleyelim…
Kudüs’e gitmek uzun zamandır düşündüğüm ve istediğim bir şeydi. Oradaki kardeşlerime bu şekilde bir nebze de olsun destek çıkmak istedim. Öğrencim Ayşegül’le beraber ara ara bu konuyu konuşuyorduk. Bir gün birbirimize söz verdik ve bu hayalimiz 1 ay sonra gerçekleşti.
Gitmeden önce orası hakkında neler biliyordunuz?
Elbette ki büyük bir heyecan vardı yüreğimde. Peygamber Efendimiz’in (asm) miraca çıktığı yeri görecektim. Birçok peygamberin yürüdüğü yollara, nefes aldığı topraklara gidecektim. Ve tabi ki içimde bir hüzün de vardı. Filistinli kardeşlerimizin zulüm ve eziyet altında olduğu aklımdan hiç çıkmıyordu ama ben Müslümanlık görevimi yerine getireceğim ve kardeşlerime destek olacağım coşkusuyla yolculuğa başladım. Kudüs hakkında bilgim vardı. Gitmeden de araştırmıştım. Fakat gidip görmek oraları gezmek hem bilgi birikimi olarak, hem de duygu anlamında bana çok şey kattı.
Kudüs bizim için kutsal bir mekan oraya gidince ne hissettiniz?
İlk gördüğümdeki o heyecan bambaşkaydı… Acaba buradan şu peygamber geçmiş midir? Burada namaz kılmışlar mıdır? Gerçekten ben burada mıyım? Soruları kafamda dönüp durdu. Kutsal bir mekan olduğu elbette hissediliyordu. Gitmeden böyle olacağımı düşünemezdim. Ama Mescid-i Aksa sevgisi oraya gidip gördüğümde daha çok alevlendi içimde. Şimdi her ortamda etrafımdakilere söylüyorum gidin ve Mescid-i Aksa’yı yetim bırakmayın orada namaz kılın dua edin.
Sizi çok etkileyen, şahit olduğunuz bir olay var mı?
Camileri, ibadet yerlerini, sahabe makamlarını Yahudilerin Hıristiyanların ibadet yerlerini gezdik. Ve bir kez daha şükrettim Müslüman olduğum için. İslâm’ın kıymetini daha çok anladım. Filistinli kardeşlerimizin Türkiye diyerek boynumuza sarılmaları, birbirimizin dilini anlamamamıza rağmen kalp yoluyla anlaşmamız, ağlamamız hepsi başka duygulardı.
Okuyuculara da son olarak şunu söylemek isterim, Mescid-i Aksa sevgisi huzuru hep yüreğinizde olsun. Kudüs’ü yetim bırakmayın.
***
Ayşegül Katırancı da 23 yaşında ve O da ilk defa Kudüs’e gidenler arasında…
Nasıl düştü bu sevda gönüllere?
Ben Kudüs’ü küçük yaşarlardan beri çok seviyorum. Küçükken haberlerde Kudüs’te olan savaşları görürdüm. Büyüyünce Kudüs’e gitmek niyetim daha o zamanlara dayanır. Kudüs’e gideceğim haberini duyunca ağlamaya başladım. Bu gidene kadar da devam etti. Çok mutlu oldum, heyecanlandım…
Kudüs’e gitmeden önce orası hakkında neler biliyordunuz?
Kudüs ilk kıblemiz, ikinci mescidimiz ve üçüncü haremimiz Mescid-i Aksa da orada. İsra ve Miraç burada gerçekleşmiş. Peygamber Efendimiz (asm) Mescid-i Aksa’da bütün peygamberlere namaz kıldırmış ve Allah’ın huzuruna buradan çıkmış. Tabi ki medya sayesinde orada zulüm gören Müslümanlardan da haberdardık. Ama gitmeden önce Kudüs hakkında kitap okudum ve bilgi topladım. Orada birçok peygamberlerin yaşadığını, kabirlerinin de orada olduğunu öğrendim.
Kudüs bizim için kutsal bir mekan oraya gidince ne hissettiniz?
Ben önceden de hep Filistin’i düşünüyordum. Kubbet-üs-Sahra’yı görünce çok duygulandım ve ağlamaya başladım. Akabinde orada İsrail askerlerini görmek beni çok üzdü. Burak duvarını (ağlama duvarı) gördük. Yahudiler orada ibadet ediyorlardı. Çok kalabalık vardı biz de gitmek istedik ama izin vermediler. Peygamberlere selam gönderdim ve dua ettim. Müslümanlar elbet kazanacaklar, Kudüs bizimdir dedim.
Sizi çok etkileyen, şahit olduğunuz bir olay var mı?
İsrail, Filistin’deki Müslümanlara eziyet ediyordu bunu yakından anlayabildiğim bir olay oldu. Boynumda Filistin bayrağı vardı. İsrail askeri beni gördüğünde boynumdan bayrağı almak istedi ve çabuk diye bağırdı. Bayrağı vermek zorunda kaldım. Çantam ve üzerim arandı. Pasaportumun da resmini çektiler. Daha sonra hiçbir şey olmadan oradan ayrıldık. Sonra Hz. İbrahim’in (as) ve ailesinin kabirlerinin de bulunduğu Halilurrahman Camii’ne gittim. İçeriye girdim cami ikiye ayrılmış şekildeydi, bir tarafta Müslümanlar diğer tarafta Yahudiler vardı. Hocam bir ses duyduğunu söyledi, sanırım Yahudiler ibadet ediyorlar dedi. Biz de grubumuzla Kur’ân-ı Kerim okumaya başladık. Yahudi askerleri Kur’ân-ı Kerim sesini duyunca sinirlendiler. Demir kapıyı yumruklamaya başladılar. Onların yumruklarına karşı biz de Allahuekber dedik. Sonraki gün gittiğimde caminin sadece Yahudiler için kullanıldığını gördüm. Müslümanlara kapatmışlardı. Kudüs hep aklımda, onlara dua ediyorum. O topraklara gittiğim için çok mutluyum. İnşallah en kısa zamanda tekrar ziyaret etmeyi istiyorum.
Kudüs’e ne şekilde gittiniz?
Zeynep hocamla birlikte gittik. Biz birbirimize söz vermiştik Allah da nasip etti şükür. Kudüs konulu bir programa katılmıştık. O programda işitme engelli bir hayırsever bizi Kudüs’e davet etti. Çok mutlu olduk birbirimize sarılıp ağladık. Grubumuz da Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen arkadaşlar da vardı. Kudüs’e kendini adamış buraya yardım eden bir dernekle birlikte gittik.
Röportaj: Fatma Nur Kayapınar