Kelimeler vardır insanın kulağına gelen.
Bir dostun dilinden dökülen.
Yumuşacıktır. Ruha dokunur. Kalbi okşar. Aklı tatmîn eder. Hakikati ifade eder. Vesveseyi izâle eder. Sabrı tavsiye eder.
İnsan… Farklı hâller ve hislerle âlûde. Serâ ve Süreyya arası gidip gelmekte.
İstikameti bulmak için çabalama gayretinde.
Hangisi haktır? Hangisi maslahat?
Sorular, fikri cevelân ettirmekte.
Yol, yön bulmak için çırpınan ruha bir nidâ gelir dost cenâhından.
Korkma… Tedirgin olma… Endişelenme… Merak etme….
Bak… Kıblenâmeli bir pusula. İstikameti buldurur. Yolunu ebedî saadete döndürür.
Yüzünü rahmete çevirir. Kalbini nur, gönlünü mesrûr, yüzünü handân eyler.
İşte sana budur formül: Sünnet-i Seniyye. Ona yapış, imtisal et, ittiba et.
Cennete varmadan dahi olur hayatın bahçe-i gül.
Dostun bu kelâmları öyle güzeldir. Zirâ O Zât’tan (asm) bahsetmektedir. Güzeli anlatmak elbet, anlatanı da dinleyeni de güzelleştirir.
O Zât’ı anlatmak hatıra esma-i İlahiyi getirir. Cenâb-ı Hakkın esmaları onda (asm) âzam derecede yansır.
Onun (asm) her söylediği haktır, yaşayışı ve ahlâkı Kur’ân’dır. Ki Kur’ân’daki ‘tenezzülat-ı İlâhide’ ruhu okşamaktadır.
“Yani insanların fehimlerine göre Cenâb-ı Hakkın hitabatında yaptığı bu tenezzülat-ı İlahiye, insanların zihinlerini hakaikten tenfîr (ürkütmek, korkutmak) edip kaçırtmamak için İlahî bir okşamadır.”1
Dostun kelâmında da Kur’ânî ve nebevî hakikatler vardır. Fısıldar, ruhu okşarcasına.
Hüsrandan uzaktır artık onlar…
Çünkü “Muhakkak ki insan hüsrandadır. Ancak; iman edip, salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.”2
Hakkı ve sabrı tavsiye eden dostlarla dünyada ve Cennette ebediyyen beraber olmak duâsıyla…
Dipnotlar: 1.Bediüzzaman Said Nursî/ İşaratü’l- İ’caz. 2.Asr Sûresi.