Sahabeler, kadınıyla erkeğiyle “Rabbimiz bizden ne istiyor?” merakıyla Peygamber Efendimizin (asm) sözlerini duyduklarında ezberler, mü’minlere öğretmek için kaydederlerdi.
Cahiliye devrinde diri diri toprağa gömülerek hayat hakkı elinden alınan kadının “terbiye-i Kur’ân’iye” ile eğitilmesi, büyük imanî inkılâplara kapı açtı. “İlim öğrenmek kadın ve erkek her Müslüman’a farzdır” diyen Peygamberimiz (asm), tebliğde kadınlara da İslâm’ı, iman esaslarını öğretti, okuma yazmaya teşvik etti.
İslâm’ın ilk yıllarında okur-yazar kadınların sayısı yok denecek kadar azdı. Zamanla okur-yazar kadınların sayısı çoğaldı, her sahada bilgili hanımlar yetişti.
Hanımların hadis öğrenme metodları
Hanım Sahabeler bir gün Peygamberimizin (asm) yanına gelir ve “Erkeklerden bize sıra gelmez oldu. Onlar daima meclislerinize gelir, ilim ve dinî konuları öğrenirler. Biz, erkeklere nazaran güçsüzüz. Bize bir gün tahsis edin, gelip sizi dinleyelim ve bilmediklerimizi öğrenelim” derler. Bunun üzerine Peygamberimiz (asm) hanımlara tahsis ettiği bir günde onlara imanî dersler verir.
Sahabe hanımlar bazen aralarından elçi seçip soru sorması için Peygamber Efendimize (asm) gönderirler. Bazen de bizzat Peygamberimizin (asm) yanına giderek suallerini yöneltirler.
Hazreti Peygamber’in (asm) hanımlarının evleri, aynı zamanda “medrese” niteliğini taşıdığından kimi hanımlar özel durumlarıyla ilgili bazı hususları utandıkları için Efendimize (asm) aracısız şekilde soramazlar, Peygamberimizin (asm) eşleri vesilesiyle sorup öğrendikleri konular da olur.
Sorular bazen de sahabenin önde gelenlerine sorulur. Meselâ Havlan kabilesinden bir kadın, Yemen’e öğretmen olarak gönderilen Muâz bin Cebel’e kocanın hanımı üzerindeki haklarını sorar ve öğrenir. Böylece dinî konularda olgunlaşırlar.
Sahabe hanımlar, İslâmî ilimler içerisinde en çok hadis rivâyetiyle ilgilenir. Ahmed b. Hanbel, ‘Müsned’ adlı eserinde hadis rivâyet eden yüz bir hanım olduğundan bahseder. ‘El-Müsned’ adlı eserinde bin üç yüzden fazla Sahabenin hadis rivâyetine yer veren Baki bin Mahled de hadis rivâyet eden hanım sayısının yüz yirmi iki olduğunu beyan eder. Bilhassa Peygamberimiz’in (asm) eşlerinden Hz. Ayşe, Hafsa, Ümmü Habibe, Meymune ve Ümmü Seleme validelerimiz hadislerin yayılmasında büyük katkı sağlar.
İlim meclisleri
İslâm’ın ilk devrinde Daru’l Kurra adı verilen okullarda, Mescid-i Nebevi’nin yanındaki Suffa mektebinde, El-Küttab denilen mahalle mekteplerinde, camilerde ve evlerde eğitim verilir.
Sahabe hanımlar, çocuklarıyla birlikte bazen cemaatle kılınan namazlara katılmak suretiyle bazen de Peygamberimizin (asm) yanına giderek hadis öğrenir.
Muhaddis hanımlar
Zaman içinde bazı aileler de kız çocuklarına evde ders verdirerek hadis öğretir. Öğrenimini tamamlayan hanımlar, eğitim ve öğretime de katkıda bulunur.
Sözgelimi: İmam eş-Şâfî Mısır’da, Nefîse bint el-Hasan’dan ders alır. İbn Asâkir de bin üç yüz civarındaki hocası arasından seksen tanesinin kadın olduğunu söyler. Nitekim hanımlar, dârülhadislerde, camilerde, ilim meclislerinde hadis dersleri verir. Kadınların ilme katkıları sahabe tabakasından sonra tabiin ve tebe-i tabiin döneminde de devam eder, sayıları erkek raviler kadar olmasa da hadis rivâyet eden birçok kadın vardır. Hadis rivâyet eden âlimlere Muhaddis, hanım âlimlere de Muhaddise denirdi.
Hülâsa
Hadis rivâyetine gösterilen hassasiyet dolayısıyla kadınlar İslâm tarihinde zaten hep vardır. Sonraki dönemlerde de evliya menkıbelerinde, şiir kitaplarında, hadis kitaplarında muhaddis, şair, muhakkik (araştırmacı) olarak hep yer aldılar.
Zira, İslâmiyet ilme, kadının eğitimine önem verir. İlim tahsil eden kadın, ibadetlerinde bilinçli olur. Çocuklarını daha iyi eğitir. Eşine, anne-babasına, komşularına karşı vazifelerini de anlayışla ifa eder. Toplumun birçok yönden ilerlemesine katkı sağlar.
Evet, geçmişimizi bilmezsek geleceğimizi plânlayamayız. Bizden önce hayat yolunu adımlayan saliha ve âlime hanımların ayak izlerini takip etmek, nasıl yaşadıklarını öğrenmek istikbali plânlamak açısından bize yol gösterici olacaktır.
Özellikle de hayat yolunun başlangıcındaki genç kızlarımız için.
Sahabe mesleği olarak Bediüzzaman’ın Medresetüzzehra projesi
Bediüzzaman Hazretleri bir eğitim projesi olan “Medresetüzzehra”yı zamanın padişahına sunduğu gençlik günlerinden, ölümüne kadar yaşanan gelişmelere göre güncelleyerek canlı tutar. Din ve fen ilimlerinin mezcolduğu, cehalet ihtilâf ve zaruret hastalıklarına derman olacak bir projedir bu.
Bediüzzaman Hazretlerinin “Sahabe mesleği” olarak tanımladığı Risale-i Nur yüz otuz parça eseriyle bu eğitim projesinin müfredatını oluşturur. Bu projeyi hayat rehberi yapan erkeklerin yanında kadınlar da vardır.