Fikir Bahçesi

Ne demek benim çocuğum mızmız?

Bu buluşmamızda size çocukların duyusal hassasiyetinden bahsetmek istiyorum. Ama bunu anlamak için önce her çocuğun özel, biricik olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. “Benim çocuğum niye böyle?” deki niye kelimesini hayatımızdan tamamen çıkaralım. “Benim çocuğum böyle” Net. Bunu sadece bu konuda değil çocuğumuzla ilgili tüm farklılıklarda gerçekten kabul ediyor olmalıyız. Hayata gelmesine vesile oluyoruz diye, çocuğumuz bizim ortaya koyduğumuz bir ürün değil ki, “istediğim gibi olmadı” tribine girme hakkımız olsun.

Duyusal hassasiyet bir hastalık değil, bir farklılık. Bildiğiniz gibi duyularımız dünyaya açılan pencerelerimizdir. Bizim dışımızda olan her ne gerçeklik varsa önce bu pencerelerden içeri girer, bu yolla onları algılarız. Algıladığımız şeyi zihnimizde yorumlar, anlamlandırırız. Ve sonra da buna uygun bir tepki verir, yani bir davranış ortaya koyarız. Fakat her insanın dışarıdan gelen uyarıcıyı tolere şekli ve düzeyi farklıdır. Bazı çocuklarda bu bahsettiğim bütünlük sağlanamıyor olabilir. Bu durumda bizim isteklerimize doğru şekilde cevap vermezler. Ya da bazı uyaranlara tepkisiz kalabilir, bazı uyaranlara aşırı tepki verebilirler. Çok basit yönlendirmeleri becerip yapamayabilir, yapmaktan kaçabilir ve bizce çok anlamsız durumlarda çok büyük rahatsızlıklar sergileyebilir. Ve biz çocuğumuzun çok mızmız olduğunu düşünüyor olabiliriz. Oysa bütün bunların tek bir sebebi var: Onun dünyayı bizim gibi algılamıyor oluşu. Bu durum elbette düzelebilir. Oyunlar aracılığıyla çocukların duyusal bütünleme becerisi geliştirilebilir ve bazı gerekli durumlarda duyu bütünleme terapistlerinin desteğine başvurarak bu problemler ortadan kaldırılabilir. Önce duyu bütünleme problemi yaşayan bir çocuğun gösterebileceği davranışlara birkaç örnek verelim.

Evvela bebeklerden başlayalım. Yüksek sese çok tepki verme, sallanmayı sevmeme, yatırılınca ağlama veya çok fazla hareket isteme, üzeri değiştirilirken, tırnakları kesilirken rahatsız olma,  sudan hoşlanmama, emme veya uyku problemleri, ellerini bir araya getirmede zorlanma, konuşma güçlüğü en belirgin duyu bütünleme bozukluğu işaretleri. Bebeğinizin ne gibi duyusal zorluklar yaşadığını hayal ettiniz değil mi? Bir anda gelen bir ses veya denge sistemini bozan bir hareket ya da teninde hissettiği bir farklılık onu ne çok rahatsız ediyor olabilir.

Daha büyük çocuklarda yaşına uygun davranışları ortaya koyamıyorsa duyu bütünleme probleminden şüphelenebiliriz. Arkadaşlarının kolaylıkla yaptığı faaliyetleri yapamıyor olabilir. Boyamadan, makas kullanmadan hoşlanmayabilir. İnsanlara ve eşyalara çarpabilir, sürekli takılıp düşüyor olabilir. Bir iş söylediğinizde durup düşünüyor, ağır hareket ediyorsa, “yapamıyorum, beceremiyorum” şeklinde yakınmaları varsa duyu-algı-eylem koordinasyonunu iyi kuramıyor olabilir. Tam tersine çok fazla hareketli olabilir, ki ilk hiperaktif etiketini burada yapıştırıyoruz çocuklarımıza.

Okul çağına gelen çocuğunuz hiperaktivite ve dikkat eksikliği belirtileri gösteriyorsa aman dikkat. Bu belirtilerle çocuğunuzu hemen bir psikiyatriste götürmeyin. Önce duyu bütünleme bozukluğu olup olmadığını değerlendirin. Çünkü duyu bütünleme problemi yaşayan okul çağındaki çocuklar aynı belirtileri gösterir. Bir şeye dikkatini veremez veya yeni işe geçemeyecek kadar çok dikkat verir. Sırada dik oturamaz, uzanma isteği gösterir. Kalemi çok bastırarak kullanır, ucunu sık kırar. Ödevlerini yapmak istemez. Yaşıtlarıyla ilişki kurarken problem yaşayabilir. Motor görevler içeren emirleri yerine getiremeyebilir. Çok hareketli olabilir veya hareketten hiç hoşlanmayabilir. Banyo yapmak, saçının kesilmesi ona işkence gelebilir.

Bu sayfadaki yazılarımızda ebeveynlikle ilgili baştan beri çok üzerinde durduğum iki kavram var. İyi bir gözlemci olma ve empatik yaklaşım. Bizi iyi anne-baba yapacak başka bir şey yok. Kendimizde başka yeterlilik aramamıza lüzum da yok. Bu iki şeyi yerine getirmeye çalışırsak çocuğumuza ihtiyaç duyduğu şeyi ihtiyaç duyduğu anda verebiliriz Allah’ın izniyle. Eğer gözlemlerimiz bize çocuğumuzda duyu bütünleme problemi olabileceği fikrini verdiyse, öncelikle duyu bütünlemeye katkı sağlayacak oyun ve aktiviteleri artırma yoluna gidebiliriz. Fakat derece derece, yavaş yavaş. Alışsın diye o uyarana birden ve yoğun şekilde maruz bırakmanın çocuğunuzun duyu bütünlemesini geliştirmekten ziyade daha kötüye götürebileceğini unutmayın. Ve yaparken çocuğunuzu rahatsızlık duyduğu aktivitelere devam etmesi için sakın zorlamayın. O konuda ciddi bir duyusal hassasiyet yaşıyor olabilir. Bu durum muhtemelen onun gelişimini ve akademik başarısını da etkileyeceği için bir uzmandan yardım almanız önem arz eder.

Aşağıda zikredeceğim bazı oyun ve hareketlerenormal gelişim gösteren her çocuğun sinir sisteminin ihtiyacı var. Bununla birlikte, duyusal bütünleme aktiviteleri beyin elastikiyetini artırdığından çocuğunuzun zihinsel gelişimine de katkı sağlayacak.

  • Zıplama
  • Çarşafın içinde, salıncakta sallanma
  • Tırmanma
  • Kendi etrafında veya bir şeyin etrafında dönme
  • Çıplak el ve ayakla değişik yüzeylere dokunma
  • Vücuduna yağ ile masaj yapılması
  • Karşılıklı nesne atma oyunu (mesela top)
  • Yüksek bir yerden yumuşak bir yüzeye atlama
  • Ağır objeleri kaldırmaya ve oynamaya teşvik edilme
  • Yastık savaşı
  • Traş köpüğü, oyun hamuru, parmak boyasıyla oynama
  • Tüy, toprak, çimen, taş gibi farklı zeminlerde yatma, sürünme, dönme
  • Hayvanlara dokunma
  • Mandal takma-çıkarma
  • Baloncuk çıkarma, üfleme, patlatma oyunları

Şimdi çocuğunuz bu aktiviteleri yapmak istediğinde ona engel olurken bir daha düşünün.  Ebeveyn olarak onları korumak elbette bizim sorumluluğumuz ama bunu yaparken onları geliştirecek fiilleri engelliyor olmadığımızdan, sadece güvenlik önlemlerini yeterince aldığımızdan ve onlara makul zeminler oluşturduğumuzdan emin olalım yeter. Yoksa daha ileri yaşlarda beklediğimiz davranışları ve istenen uyumu göstermedikleri için üzülebiliriz.

Kaynak tavsiyeleri:

Kitap: Duyu’lmak İstiyorum / Ebru Albayrak Sidar

İnstagram: therapist.mom

www.duyusalakademi.com

 

 

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*