“Rivayet-i sahiha ile, mahşerin dehşetinden herkes, hattâ enbiya dahi “nefsî, nefsî” dedikleri zaman, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm “ümmetî, ümmetî” diye re’fet ve şefkatini göstereceği gibi, yeni dünyaya geldiği zaman, ehl-i keşfin tasdikiyle, validesi onun münâcâtından “ümmetî, ümmetî” işitmiş.”
Bediüzzaman Said Nursi
Bedevi arabın biri Peygamber Efendimizi (asm) ziyarete gelmiş, devesini bahçeye bağlayıp içeri girmişti. Bahçede bulunan sahabelerden biri Nuayman b. Amr’a:
“Hadi şu deveyi kes de yiyelim. Eti çok özledik. Ne de olsa Peygamber Efendimiz bedelini öder.” Dedi.
Nuayman, çocuksu hareketleriyle meşhur bir sahabiydi. Hemen deveyi kesmeye başladı. Ashap şaşkınlıkla Nuayman’ı izliyordu. Kesme işlemi bittikten sonra da korkup bahçeden hızla uzaklaştı.
Bedevi arap, Peygamber Efendimizin (asm) yanından çıkıp, devesini kesilmiş halde görünce sinirlenip bağırmaya başladı. Efendimiz sesleri duyup dışarı çıktı. Ashabından deveyi Nuayman’ın kestiğini öğrenince onu aramaya koyuldu. Sahabileriyle beraber bahçeleri dolaşmaya başladılar.
Nuayman, Zübeyr b. Abdülmuttalib’in kızı Dubaa’nın evinin bahçesinde bir çukura girmiş, üzerini hurma yaprakları ile örtmüştü. O taraflara gittiklerinde Nuayman’ın çukurda olduğunu fark eden ashab, elleriyle çukuru işaret ederek:
“Onun nereye gittiğini görmedik” dediler.
Peygamber Efendimiz’de çukurun başına gidip hurma yapraklarını kaldırdı ve Nuayman’ı çukurdan çıkardı. Nuayman’ın toprak olan yüzünü temizlerken sordu:
“Niçin böyle bir şey yaptın?”
Nuayman:
“Sana yerimi gösterenler bana bunu yaptırdı” dedi.
Peygamber Efendimiz bir taraftan elleriyle Nuayman’ı temizliyor, bir taraftan gülüyordu. Temizledikten sonra ashabın söylediği gibi, bedevi araba da devenin parasını ödedi.
Kaynak: Peygamberimizin (asm) Hayatı, Salih Suruç