Düşünceler

Yarınların Güneşleri

Tarifsiz duygular kuşatır insanı. Şefkat cisimleşir yürekleri sarıp sarmalayan bir sıcaklığın ateşinde. Omuzumuza yüklenen o tatlı ağırlık her şeyi feda edercesine daha nice yüklere tahammülün öğreticisi olur. Hayat boyu olup kalmaktan daha da öteye geçen.

Beşer ne derece halini bilmiş olsa da kendisinden ziyade onun ile nefes alır gibi. Öyle kavi bir güç ki etrafındakiler gözünü bile kırpmadan onun için çoktan pervane. Neredeyse tüm rahatlar hazır birer fedai olmuşlardır. Acizliğini bilene bahşedilmişte. Sığınılan kaleler sağlam, kapılar kavi… Yıllar öncesi kendisine hissettirilen sıcaklığı şimdilerde roller değişmiş olsa bile yavrusuna aksettirmek müşkül olmaz asla. Her daim o kahramanlığın izi sinmiştir en kuytuya. Gizlenir bazı. Ama bulutlar güneşi her daim setredemez tabi ki de. Yüzünü faniye çevirmekle kusur edilmiş halleri bulut olmaya yeter, güneşlerse gözlerimizin önünde…

İnsan iyiyi-güzeli ararken yanılır da fısk ü sefaheti süsleyen dünyanın çarkları arasında. Neticesiz bir ıstırabın meyvesini daha tomurcukken ziyan edip tüketir hayat. Uhraya götüren yollar kapandıkça dünyanın saadetleri beş para etmezken. Bir de bakmış ki yüreğimize eziyet bir hal almış o sevecen, o fedakârlık kokan duygu. Planları tutmaz, hedefleri vurmaz olmuş. Bunca hüküm süren varlığına ahir zamanlar gölgeler düşürmüş. Hakikat aynı iken özde. Ulaşılsa da faniler, yetmez. Fenaya mahkûm olanlar elde edilse de bir şey ifade edemez. Bekaya olan arzuyu hiçbir şey doyurup kurtaramaz.

Oysa mülkün asıl sahibidir en başından beridir bize o tüm güzel duyguları verip, yaşatan. Onun isimlerinin yansımasıdır aynalarımızdaki. Yanılgıya düştüğümüz ise her şeyin bize verilmiş birer emanet olduğunu unutuşumuz. Sonsuza uzanacak olanların sermedi güneşini, anlık bir şimşeğe tercihtir bizi akim bırakan. Şefkat annelerin yüreklerinde bir iksir-i nurani iken. Rahmetin en latif, en şirin, en hoş ve güzel cilvesidir. Bugünün anneleri ihmal ederse yarınları, yarınların güneşleri doğmayacak gibi…

“Hattâ hâlis muhabbet, fıtrat-ı insaniyede ve umum validelerde dercedilmiştir. İşte bu hâlis muhabbete tam mânâsıyla validelerin şefkatleri mazhardır. Valideler, o sırr-ı şefkatle, evlâtlarına karşı muhabbetlerine bir mükâfat, bir rüşvet istemediklerine ve talep etmediklerine delil; ruhunu, belki saadet-i uhreviyesini de onlar için feda etmeleridir.”1

Dipnot

1.Mesnevi-i Nuriye- Zühre/Onüçüncü nota

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*