Gece bir göl kuruttu ya Üveys!
Ey kâinatın müjdesini işiten
Daha kırkına gelmeden
Daha kendi kendini bilmezken
Save niye kurudu bilen Üveys…
Görmek; Aşkın ne rüknü, ne farzı
Hasret aşkı aşk hasreti
Nasıl büyütür en iyi bilen Üveys…
Aşk sevilenle Uhud günü
Aynı dişten olmaktı
Görmek? Farz mı?
Oysa bütün gazilerin dişi tamdı…
Ah Üveys! Karen’den esen rahmet kokusu
Kapısına koyduğun mahzunluğu
Sararken Yâr yaş ile
Visal muştuluyordu
Cennetler boyu…
Ah Üveys! Geçilemeyen:
Ne çöl, ne anne sözü idi
Geçilemeyen:
Nasibin ötesiydi…
Bir hasret ki seninki
Kokusu bir ümmete yetecek
Bir hırka ki; kıyamete dek
Aşkın: görmek, kavuşmak
Hatta tanışmak olmadığını
Bir ezeli tanıklığın ne öte bir vuslat
Ne sonsuz bir tat olduğunu
Anlatıp duracaktı asırlar boyu…
Ah Üveys!
Bir hasret kaç vuslat doğururdu?