Risale-i Nurları tanıyıp hayatının gayesi edinen üç mühim Feyzi vardır. Biri Kastamonu kahramanı Mehmet Feyzi (1912–1990), ikincisi Denizli kahramanı Hasan Feyzi (1895–1972), üçüncüsü de Isparta Kahramanları’ndan Ahmet Feyzi’dir.
1930’lu yıllarda Üstad Bediüzzaman ile tanışmıştır. Üstadına yazdığı mektuba “Aydın Müftüsü” diye imza atınca 1935 Eskişehir hapsinden kurtulmuş; fakat daha sonraki Denizli ve Afyon hapislerinde bulunmuştur.
Ahmet Feyzi Kul, Isparta’nın Uluborlu ilçesinde doğmuştur. Aslı Mekke’den gelen bir aileye dayanır. 1915 yılında Osmanlı ordusuna katılır. İngilizlere esir düşer, Mısır ve Malta’da sürgün hayatı yaşar. Esaretten kurtulunca Birinci Dünya Savaşı’na katılır. Elinden aldığı kurşun yarasıyla sağ eli kısmî felçli kalır.
Mahkemelerde cesurca Risale-i Nurları müdafaa ederken asla çekinmemiştir. Hatta cesarette aşırıya gittiği zamanlarda Üstad bu pervasız talebesini ihtiyatlı davranma konusunda ikaz etme ihtiyacı duymuştur. 14. Şua’da geçen bir mektubu da şöyledir. “Ben onun ( Ahmet Feyzi’nin) bin kusurunu görsem ondan gücenmem. Fakat Nurlara zarar gelmemek için, cesurane ve ihtiyatsız hareketten bir derece çekinmek lazımdır.” Üstad Barla’dayken (1926– 1934) Risale-i Nur’u okuyan ve mektuplar yazan Ahmet Feyzi Ağabeyin bazı mektupları Barla Lahikası’nda yer almaktadır. Onun Risale-i Nurları tanımasına vesile olan kişi Milaslı Halil İbrahim’dir. Üstad şöyle bahsediyor: “Milaslı Halil İbrahim, hakikaten Risale-i Nur’un demir gibi metin, sarsılmaz bir şakirdidir. O kasaba onunla iftihar etmeli. Hem o zatın hem Hasan Feyzi’nin haddimden yüz derece ziyade hüsn-ü zanları neticesinde yazdıkları parlak manzum iki parçayı, Risale- i Nur’a hitap ediyorlar ve benim ehemmiyetsiz şahsımı perde ve arizi bir unvan olarak yapmışlar diye kabul ediyorum. Yoksa benim ne haddim var ki o meziyetlere sahip olayım. Hem ona, hem Risale-i Nur’un avukatı Ahmet Feyzi’ye ve arkadaşlarına ve eski kahraman kardeşlerimden Şefik’e çok selam ve dua ediyoruz.”
Ahmet Feyzi Ağabey, Denizli ve Afyon hapishanelerinde bulunarak altı eserin yazılmasına şahitlik etmiştir. Kendi ses kaydından alınan notlardan okuduğumuza göre, eserlerin hapishanelerdeki bütün imkânsızlıklara, memnuiyetlere rağmen yazıldığını anlıyoruz.
Ahmet Feyzi Ağabeyin Risale-i Nur’a işaret eden ayet ve hadislerden istihraçlarla ilgili Maidetü’l Kur’ân, Hazinetü’l Bürhan isimli kitabı vardır. Maidetü’l Kur’ân bizzat Bediüzzaman tarafından Tılsımlar Mecmuası’na zeyl olarak konulmuştur.
Aydın-İzmir arasında, fevkalade ilmi ve hitabetiyle Nurların neşrine çalışan Ahmet Feyzi Ağabey Üstad’ın birçok iltifâtına mazhar olmuştur. “Ben otuz seneden beri o havâliye (Ege Bölgesine) baktığımda büyük bir ruhun bana mukabele ettiğini görüyordum. Eğer, kardeşim, sen orada olmasa idin, benim gitmem lazımdı.” diye beyanda bulunmuştu.
Ahmet Feyzi Ağabey, 16 Ekim 1972’de Antalya’da vefat etmiştir.
Kaynakça:
www.sorularlasaidnursi.com
Barla Lahikası
Emirdağ lahikası