İran’ın tanınmış büyük gazel şairlerindendir. Memleketi Şiraz’a nisbetle “Şirâzî” lakabıyla meşhur olmuştur. Kur’ân-ı Kerim’i ezberlediği için de kendisine “Hâfız” unvanı verilmiştir. Dinî ilimlerdeki vukufiyeti ile beraber, şiirlerindeki ahenk, kullandığı dilin sade ve akıcı olması ve veciz ifadelere yer vermesi şöhretinin önemli sebepleri arasında yer almıştır. Risale-i Nur’da kendisi için; gerçeği gören, doğru görüşlü kimse anlamına gelen “hakikatbîn” ifadesi kullanılmıştır. (Mektubat, s. 257)
Hafız, kaleme aldığı divanında zamanın hükümdar ve vezirleri hakkında verdiği bilgilerle, tarihî araştırmalar için önemli bir kaynak vazifesini görmektedir. Kendisi hakkında pek fazla bilgi yer almamasına karşılık, şiirlerinde dönemin olaylarıyla ilgili hadiselere ve gelişmelere yer vermesi, dönemin tarihinin aydınlatılması açısından çok önemlidir.
Risâle-i Nur’da uhuvvet konusunun işlendiği ve din kardeşleri arasında çekişme ve düşmanlığın ne kadar zararlı olduğu muhtelif örneklerle ortaya konurken, Hafız’dan da veciz ifadeler nakledilmektedir.
Bediüzzaman; din kardeşleri arasındaki düşmanlığın insanın şahsi hayatına ne kadar zararlı olduğunu anlattıktan sonra Hafız’ın; “Dünya öyle bir metâ değil ki, nizâa değsin” şeklindeki vecizesini aktarmakta ve “Çünkü, fâni ve geçici olduğundan kıymetsizdir. Koca dünya böyle ise, dünyanın cüz’î işleri ne kadar ehemmiyetsiz olduğunu anlarsın” demektedir. Bilahare; “İki cihanın rahat ve selâmetini iki harf tefsir eder, kazandırır: dostlarına karşı mürüvvetkârâne muaşeret ve düşmanlarına sulhkârâne muamele etmektir” sözlerine de yer verilmektedir. (Mektubat, s. 258)
Divân’dan…
“Ey kademi kutlu Hızır, elimi tut! Benimle beraber yürüyenlerin hepsi atlı, sade ben yaya yürüyorum.”
“Yolda deniz var, dağ var. Bense hem yaralıyım hem zayıf. Ey kademi kutlu Hızır, sen himmet et! Sen yardımıma yetiş!”
“Hızır kılavuz olmadıkça bu merhaleyi aşmaya kalkışma, çünkü kapkaranlık bir yol, yoldan çıkmaktan kork!”
“Kapkaranlık bir gece, dalga korkusu ve öylesine dehşetli bir girdap… Sahildeki hafif yüklüler bizim halimizi nerden bilecekler?”
“Bu kapkaranlık gecede maksat yolunu kaybettim. Ey hidayet yıldızı, bir köşeden çık!”
“Kapkaranlık gece, çöl.. Senin yüzünün ışığı, yolumu aydınlatmazsa nereye varabilirim ki?”