Dünya’da ve ülkemizde son yıllarda artan ve taleplerin çoğaldığı bir alan olan “Doğum destekçiliği” nam-ı diğer “Doğum Koçluğu” ile ilgili eğitim alan ve bu alanda çalışmalarına yön veren Münire Önce; bir mucize olan doğum ve doğum destekçiliği ile ilgili bilgilerini bizimle paylaştı. Konu ile ilgili merak edilen sorularla gerçekleştirdiğimiz söyleşiden istifade etmeniz dileklerimizle…
“Doğum Destekçiliği” nedir?
Bize öğretilen bilgiye göre doğum destekçisi eski ebe annelerimiz gibi gebelere destek olan, onu rahatlatan, sakinleştiren, gerekirse bitki çayını, masajını yapan, hamile kişinin mahremiyetine dikkat eden kişi. .
Bir hamile için doğum destekçisi neden önemlidir?
Gebenin rahatlaması, gevşemesi lazım. Özellikle günümüzde gebelerde korkular çok fazla. Korkutulmuş durumda ve doğumu yapamam fikri var. Doğum destekçisi, önce o korkularını alan, onu rahatlatan, bilinçaltındaki –hatta kendi doğumundaki sıkıntıları tolere edebilen—sıkıntıları rahatlatan ve gevşemesini sağlayan birisidir. Çünkü bir gebe ne kadar rahatlayıp gevşerse doğumu da o kadar rahat ve kolay olur. Annenin de bebeğin de sağlığı için “destekçi” çok önemli. Çünkü doğum eğitiminde, nefes egzersizleri yaptırılıyor. Gebe belli bir eğitimden geçiyor. Sadece doğum desteği değil, eğitmenliği de çok önemli. Anneye ve gerekirse babaya da hamilelik sürecinde nasıl doğum yapacağı, nelerle karşılaşacağı, artıları, eksileri anlatılıyor ve rahatlatılıyor. O korkuları izale edilmeye çalışılıyor ve “Sen yapabilirsin!” deyip fıtratında olanı ortaya çıkarılıyor.
Bu eğitimde baba da her aşamada oluyor mu?
Evet babayla da veriliyor ama bizim kesimimizde daha çok tek anne de olabilir. Bu mahremiyet ile alakalı. Çünkü ciddi egzersizler, gevşemeler gibi grup olarak verildiği için, bizim için olmasa daha iyi. Ama diğer kurslarda baba da dahil oluyor.
Günümüzde çok popüler olan “doğum yogası” gibi kavramları da içeriyor mu?
O da bunun içerisinde. İçerinde spor, doğum psikologu var. Zaten doğum bir bütün. Bizim doğum destekçileri olarak vazifemiz doğumu yaptırmak değil. Anneye gereken mahremiyeti, sakinliği, rahatlığı sağlamak. Biz orada gebenin yanında, elini tutan, rahatlatan, onun gevşemesine yardımcı olan kişiyiz. Gevşeyince doğumlar çok rahat oluyor. Anne ve bebek sağlığı için çok önemli. Günümüzde zaten yükselen bir trend. Bizim özümüzde olup yurtdışında değer bulan; Namez adlı Fransız hekimin yıllarönce bunu gündeme getirmesi ile çıkmıştı. Bunu yapan kişinin illa sağlıkçı olması gerekmiyor. Sadece işini sevip, şefkatli olmalı. Çünkü annenin rahmi Allah’ın en fazla şefkat ettiği yer ve çok kutsal. Şefkatle bunu bilerek yaklaşılmalı. Hastanelerde kötü muamele, argo kelimeler, anneyi tenkit edici fiiller, annenin kasılması, doğumunu zorlaştıran hadiseler. Tabi ki mahremiyet de çok önemli.
Doğumdan sonra yaşanan sıkıntıların birçoğu da bu sebeplerden mi oluyor?
Evet, sezaryenden ölü doğumlara ve bazı komplikasyonlara sebep olabiliyor. Günü gelmeden alınan bebek hazır olmuyor. Günü geldiğinde ise “Kün feye kün (Ol der oluverir)” emri ile hazır bir şekilde gelir. Bebeğin ve annenin hazır olduğunda olayı oluruna bırakmak ve gerektiğinde müdahale etmek gerekir. Sezaryen “Hayat kurtarma ameliyatıdır”, doğum değildir. Bebek hazır değilken, tarih baz alınarak “03.03.2013’te doğum yapacağım” gibi ya da burçları hesap alınarak günü gelmeden yapılan hamleler fıtrata ters. Bebeğin daha sonra yaşayacağı sıkıntıların temelini de oluşturabilir. Depresyonlar, annenin bebeği istememesi, bebeğin süt emme sıkıntıları gibi sorunların temelindedir.
Anne ve bebek için ne yapılmalı?
Anne kiminle çok rahatsa onun yanında olması, destek olması gerekir. Tabi ki ebesi, doktoru ile beraber bir ekip olarak anneye yardımcı olunmalıdır. Annenin fıtratına Allah’ın vermiş olduğu doğurganlığı ortaya çıkarmak, ona güvenip, tevekkül edip kolaylaştırmak, doğum olayına yardımcı olmak, anne ve bebek için yapılacak en güzel şeydir.
Bu işin amaçlarından birisi de “normal doğum” oranının artmasını sağlamak mı?
İnşallah. Son yıllarda plânlı sezaryen çok fazla. Araştırma yapılsa annenin sancısı gelmemiş, artık günü doldu diye doktorun ya da çevrenin yönlendirmesinden birçok kişi plânlı sezaryen ile doğum yapıyor. Çünkü herkes doğumu menfi anlattığı için “Ben şunu yaşadım…” gibi anneyi negatif bilgiler ile doğumdan korkutuyorlar. Bu bilinçaltına gide gide “Ben doğuramam, ben yapamam” düşüncesini yerleştiriyor. Aslında Allah o fıtratı ve istidatı verdiği halde bunu yapamayacak gibi hissediyor. Hz. Meryem’i hatırlar isek, dağın başında, yalnız bir yerde ve ağaca tutunarak, vahiy yoluyla ve ayet-i kerimelerin ışığı ile doğumunu yapıyor. Eskiden annelerimiz tarlalarda ya da evde daha rahat doğumlar yapardı.
Başka azalarımızdaki sancılar hastalık belirtisidir. Hamilelikteki sancı ise bir hastalık değildir. Yeni bir yaratılışın, yaşam mucizesinin ortaya çıkmasının belirtisidir. Doğum esnasında oksitosin ve endorfin salgılanır. Birisi üremeyle ilgili bir diğeri ise o anda Cenab- Hakkın verdiği mutluluk hormonudur. Düşünün Allah o ana mutluluk hormonu koymuş. Bizim görevimiz korkularını hafifletmek ve gevşemelerini sağlamak, normal doğumların artması için, “keşkesiz doğum” için yardımcı olmak. Ve tabi ki anne ve bebekte ilk andan itibaren sevgi ve bağın olması. Çünkü kâinatta olan hiçbir şeyde bu sevgi ve bağ yoktur.
Sezaryen doğum olmamalı mı?
Biz sezaryen doğuma karşı değiliz. Gerektiğinde bu “hayat kurtarma operasyonu”dur. Ama doğrudan programlı sezaryen fıtrata terstir ve uygun bir yöntem değildir. Sezaryen doğumda da yine destekçi oluyoruz ama orada artık doktorun müdahalesi gerekir. O anda karar doktor ve annededir. Bizler, bebeği kucağına alana kadar yanında oluyoruz.
Doğum destekçiliği ilk aydan itibaren başlanıyor mu?
Ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi. Günümüzde genelde son üç ayda annede doğum telaşı ile başlanıyor.
Bu işe sadece para için yapılıyor yorumu söz konusu. Hamileler için ne tavsiye edersiniz?
Evet, bu gözle de bakılıyor. Günümüzün ekonomik şartları göz önüne alındığında haklılık payı olabilir ama bu doğru değil. Bu konuda uzmanlaşmış insanlar ve artan bir talep var. Doğum sonrasında oluşan komplikasyonlara daha çok para harcanıyor, çocuğun doğumdan sonra yaşadığı tramvatik olaylara da daha fazla para harcanıyor. Doğum coşkusunu yaşayabilmek için değer diye düşünüyorum. Hocamız şöyle demişti: “Çocuğun odasında bir perdesi eksik olsun ama rahat bir doğum olsun.” Bizim amacımız “Sağlıklı anne, sağlıklı bebek.” Bu sağlanabiliyorsa, maddî açıdan her şeye değer. Sağlık yoksa da hiçbir şeyin anlamı yok zaten. Bu noktada ailelerin bazı şeylerden feragat ederek doğum destekçiliğini almalarını tavsiye ediyorum.