“Peder ve validenin arzuları pek mühimdir.
Kur’ân-ı Hakîm bir âyet-i kerimede, beş tarzda onlara karşı şefkat ve hürmete emreder.”
Bediüzzaman Said Nursi
Uhud mağlubiyeti neticesinde bir çok çocuk yetim kalmıştı. Bunlardan biri de Büceyr isminde bir çocuktu.
Peygamberimizin (asm) huzuruna ağlayarak girmiş, babasının şehit olduğunu söylemişti. Büceyr’in bu haline üzülen şefkat Peygamberi (asm):
“Ey sevimli çocuk!.. Ne diye ağlayıp duruyorsun? Baban ben, annen de Âişe olursa razı olmaz mısın?” dedi.
Bu teklif karşısında henüz şefkate muhtaç yaşta bulunan Büceyr’in gözlerinin içi güldü. Üzüntüsünü bir anda unuttu. Babasız kalmanın verdiği eziklik duygusundan kurtularak:
“Babam, anam sana feda olsun yâ Resûlallah!.. Razı olurum elbet!..” diye bağırdı.
Resûli Ekrem (asm), şefkatli elleriyle sevimli çocuğun başını okşadı ve aralarında şöyle bir konuşma geçti:
“Adın ne?”
“Büceyr… “
“Hayır!.. Sen, Beşir’sin!”
Peygamberimizin (asm) kendisine verdiği yeni ismiyle Beşir, yıllar sonra şöyle demişti:
“Başımda Resûlullah’ın elinin değdiği yerlerdeki saçlarım siyah kaldı, diğer taraftaki saçlarım ağardı. Dilimde pelteklik vardı; onunla (asm) konuştuğum andan itibaren geçti gitti!”