“Her biriniz, her birisine birer tesellici ve ahlâkta ve sabırda birer numune-i imtisal ve tesanüt ve taltifte birer şefkatli kardeş ve ders müzakeresinde birer zeki muhatab ve mücib ve güzel seciyelerin in’ikasında birer ayine olmanız, o maddî sıkıntıları hiçe indirir.” Bediüzzaman Said Nursi
Cuma günüydü. Cemaat namaz için toplanmış, Hz. Ömer (ra) cemaati süzüyordu. Cemaatte olmayan birini fark ettiğinde sorup nerede olduğunu öğreniyor, herkes ile teker teker ilgileniyordu.
Yine böyle bir günde bir zatın gelmediğini fark etmişti. Yanındakilere onun nerede olduğunu sordu:
“Filan zat nerededir? Birkaç defadır gelmediğini fark ediyorum.”
Soruyu duyanlar ne diyeceklerini bilemez bir şekilde başlarını öne eğdiler. Ama Hz. Ömer (ra) bir cevap bekliyordu. Nihayet kalabalıktan bir ses:
“Ya Emir’el-Mü’minin! O zat içkiye dadanmıştır” dedi.
Bunun üzerine Hz. Ömer (ra) hemen bir mektup yazdı ve gönderdi. Mektubunda:
“Selam üzerine olsun. Seni tek olan, kuvvet ve kudret sahibi, günahları bağışlayan, tövbeleri kabul eden merhamet sahibi Zata, Allah’a (cc) emanet ediyorum. O’ndan başka ilah yoktur ve dönüş yalnız O’nadır” yazdı.
Sonra yanındakilere dönerek:
“Kardeşinize, Cenab-ı Allah’ın ona hidayet vermesi ve tövbe nasip etmesi için dua ediniz.” dedi.
Hz. Ömer’in (ra) mektubunu alan adam mektubu okuduktan sonra ağlayarak tövbe etti ve bir daha istikametten ayrılmadı. Bunu duyan Hz. Ömer (ra):
“Bir kardeşinizin hata yaptığını gördüğünüz zaman benim gibi yapın. Ona Allah’ın bağışlayıcı olduğunu, merhamet sahibi olduğunu söyleyin. Onu ümitsizliğe düşürüp de şeytana yardımcı olmayın” dedi.