Ruh sağlığı alanında var olan önyargıyı sırtlayan konulardan biri Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, yaygın kısaltımıyla DEHB. Toplumda, öğretmenler arasında bile özellikle son yıllarda sarf edilen “Bu çocuk çok hiperaktif” ve benzeri sözleri sıkça duyuyoruz. “Hiperaktif” daha doğru söylemiyle “hiperaktivite” psikiyatrik bir tanıdır ve her hareketli çocuk için kullanılmaması gereken bir kelimedir. Çok hareketli olan bir çocuğun bu durumuna sebep olabilecek; kuralsızlık, yaş dönemi özellikleri, anne baba tutumları gibi etkenler bulunmaktadır ve öncelikle bu etkenler irdelenmelidir. Özetle; her gördüğümüz “fazla hareketli çocuklar” hiperaktif değildirler.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu nedir?
DEHB; çocuğun olması gereken düzeyden daha fazla hareketli olma, dürtüsellik, dikkat eksikliği durumları yaşaması halidir. Bireyin sahip olduğu potansiyelini kullanabilmesi ve gelişimini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için ilaç kullanımının ve bunun yanında terapötik destek veya dışarıdan eğitim desteği alınmasının gerekebileceği, tedavi edilmesi gereken nöronal bazlı bir bozukluktur. DEHB her çocukta farklı düzey ve şekillerde görülür, dolayısıyla her çocuk tıbbi, eğitsel ve psikososyal yönden bireysel olarak değerlendirilmelidir. Bazı çocuklarda yalnızca hiperaktivite, bazı çocuklar da yalnızca dikkat eksikliği görülürken kimi çocuklarda her ikisi birden görülebilir. Bunun yanı sıra yoğunluk derecesi de çocuktan çocuğa farklılık gösterebilir. DEHB belirtileri çocuklukta başlar ve yetişkinliğe doğru bir miktar azalma göstererek devam eder. En önemlisi; Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu bir zekâ problemi değildir! Dahi çocuklarda dahi görülebilen bir rahatsızlıktır.
Çocuğumun ilaç kullanmasını istemiyorum, şart mı?
DEHB konusunda önyargıya sebep olan temel noktalardan biri ilaç kullanımıdır. Her DEHB olan çocukta ilaç tedavisi kullanılmayabilir. DEHB nörolojik bir rahatsızlıktır, çocuğun durumuna göre ilaç kullanımı gerektirebilir. DEHB belirtileri çocuklukta başlar ve tedavi edilmez ise kişinin çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerini psikososyal ve akademik açıdan olumsuz yönde etkileyebilir.
Hareketliliğe neden olan diğer etmenler
Erken çocuklukta görülen hareketlilik normal bir durumdur. Çocuklar doğarlar, büyürler ve yürümeye başlarlar. Dolayısıyla sahip oldukları keşif duygusuyla etrafı kolaçan etmeye, her yeri karıştırmaya başlarlar. Enerjileri yüksektir. Hiç durmadan altı saat boyunca hareket etme potansiyeline sahiptirler. Gerekli enerji salınımını yapamayan ve yaşamının büyük çoğunluğunu dört duvar arasında geçiren çocuklar hareket ihtiyacını dar alanlarda normalden fazla hareketlilik göstererek gidermeye çalışırlar. Bir diğer etken olarak kurallar; çocuk gelişiminde önemli bir yer taşır. Çocuklar 3 yaş itibariyle kural almaya başlayabilirler. Yaşa uygun ve gerekli kuralları almayan, her istediğini elde edebilen çocuklarda fazla hareketlilik görebilmekteyiz. Aşırı rahat anne baba tutumları da yine normalden fazla hareketli davranışlara neden olabilmektedir. Aşırı baskıcı anne baba tarafından büyütülen çocuk, anne babasının olmadığı ortamlarda evde gösteremediği hareket etme ihtiyacını fazlasıyla gösterme eğilimi taşıyabiliyor. Aşırı rahat anne baba tutumu da az önce bahsettiğimiz üzere kural koyma noktasında etkin performans göstermedikleri için yine bu tür anne baba tutumu gören çocuklarda da fazla hareketli davranışlar gözlemleyebiliyoruz. Özetle bu etkenlerden dolayı fazla hareketlilik gösteren çocuklar hiperaktif olarak değerlendirilmemelidirler.
DEHB olan çocuklarda hangi davranışlar görülür?
Bu tanıya sahip olan çocuklarda sınıf içerisinde ve ders sırasında sık sık dikkat dağılması, uzun süreli odaklanamama, ders sırasında kalkıp dolaşma ihtiyacı, uzun süreli oturmakta zorlanma, uyum sorunları, fazla konuşma ve bunların akabinde akademik problemler yaşadığı görülür. Buna ek olarak sınıfın düzeninin sıkça bozulmasına sebep olması, okullarda yaşanan en büyük problemlerden biridir.
DEHB belirtileri nelerdir?
Unutkanlık, sürekli hayal kurma hali, dağınıklık, odaklanamama, başladığı işi bitirememe, basit sorumlulukları yerine getirememe, boş vermiş tavrı sergileme, zevk aldığı işler dışındaki işlere duyulan ilgisizlik, bir yere geç kalma sürekliliği, zamanı kullanamama, fazla hareketlilik, durdurulamayan davranışlar.
DEHB’in tedavi edilmediği durumlarda ortaya çıkabilecek olası olumsuz durumlar
Çocukta Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tedavi edilmediğinde gözlemlenen problemler yaş ilerledikçe artmaya başlayabilir. Yalnızca % 10-20 gibi bir dilimin hiçbir sorun yaşamadan yetişkinliğe eriştiği görülmektedir. Bu da demek oluyor ki, % 80-90 gibi büyük bir dilim risk altındadır ve riske atılmaması gerekir.
Yaş ilerledikçe tedavi edilmemeye devam edilen kişide sorunlar olumsuz yönde değişim göstererek kişinin yaşam kalitesinin gittikçe düşmesine sebep olabilir. Örneğin potansiyeli olduğu halde DEHB tedavisi görmeyen öğrenci akademik başarısızlık yaşayabilir ve eğitim öğretim hayatı sekteye uğrayabilir. Akabinde çocukta başarısızlıktan dolayı özgüven problemleri oluşabilir, bu da kişinin sosyal ilişkilerine yansıyabilir.
Bunun yanı sıra yine DEHB olan çocuklarda kendilerine ve başkalarına zarar verme davranışları gözlemlenebilir. Adrenalin miktarı fazla olduğundan riskli ve tehlikeli davranışlarda bulunma ihtimalleri artar. Çoğu zaman hiperaktivitesi olan çocuklar koşarken arkadaşına hızlıca çarpıp can yaktığının farkında bile olmayabilir. Ergenliğe doğru çocuk, mizacına göre, okullarda çeteleşme sürecine girebilir, sosyal açıdan onaylanmayan gruplar kurabilirler. Buna ek olarak alkol, madde ve sigara kullanımı yine DEHB olan kişilerde daha çok görülmektedir. Yine akademik açıdan başarı gösteremeyen çocuklar, kendilerini gösterebilme amacıyla güç gösterisine girme davranışı gösterebilirler. Yetişkinlikte ise problemler kendisini iş hayatında tutunamama, evliliği sürdürememe gibi sorunlara yol açabilir. DEHB’ye ek olarak başka psikiyatrik bozuklukların eklendiği de görülebilir.
Özetle; tedavi edilmeyen DEHB kişinin tüm hayatını ve evrelerini olumsuz yönde etkileyebilir ve kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir. Ve en önemlisi, araştırmalar, tedavi edilmeyen DEHB’nin kişilerin yaşam süresini kısalttığını göstermektedir.
DEHB olan çocuklarda anne-baba tutumları nasıl olmalıdır?
Öncelikle anne babanın sabırlı ve anlayışlı olması DEHB olan çocuklar açısından büyük önem arz etmektedir. Baskıcı, zorlayıcı tutum hiçbir çocukta işe yaramadığı gibi DEHB olan çocuklarda da işe yaramayacak, aksine durumun daha da kötüleşmesine sebep olacaktır.
Davranışsal problemler yaşayan çocuklar, doğru desteklenmediğinde öğrenme problemi de eklenir. Hâlâ desteklenmez ise bu iki etmene bir de duygusal problemler eklenir.
Eğer siz de çocuğunuzda bunlara benzer davranışlar görüyor ve bunların çocuğunuzu akademik, duygusal ve sosyal açıdan etkilediğini düşünüyorsanız mutlaka Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu konusunda bir uzmana danışmalı ve çocuğunuzun gelişimi için geç olmadan destek almalısınız.