Hz Enes (ra) rivâyet ediyor:
Kişinin evde kıldığı namazı bir namaza, mahalle mescidinde kıldığı namazı yirmi beş namaza, Cuma namazlarının kılındığı camideki namazı beş yüz namaza, Mescid-i Aksa’da kıldığı namazı beş bin namaza, benim şu mescidimde kıldığı namazı elli bin namaza, Mescid-i Haram’da kıldığı namazı ise yüz bin namaza bedeldir.
Hz. Ebû Hüreyre (ra) rivâyet ediyor:
(İbâdet için) sadece şu üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebî ve Mescid-i Aksâ.
Hz. Abdullah b. Ömer (ra) rivâyet ediyor:
Süleyman (as) Mescid’i Aksâ’nın (beyt-i makdis) inşasını bitirince Allah Teâlâ’dan üç dilekte bulunmuştur: 1. Kendisinden sonra kimselere nasip olmayacak bir mülk ve saltanat 2. Allah’ın hükmüne uygun hüküm verme gücü ve kabiliyeti 3. Yalnızca namaz kılmak niyetiyle Mescid-i Aksâ’ya gelenlerin bağışlanması. Cenâb-ı Hak, Süleyman’a bunlardan ilk ikisini vermiştir. Üçüncü dileğinin de kabul edilmiş olmasını umarım.
Hz. Ebû Hüreyre (ra) rivâyet ediyor:
Size günahları silip süpüren, dereceleri yükselten bir şeyi haber vereyim mi? Zor şartlarca abdest almak, uzak yerlerden mescidlere gitmek ve namazı kıldıktan sonra diğer namazın beklentisi içinde olmaktır. İşte bu bir cihattır, bu bir cihattır, bu bir cihattır.
Hz. Îbni Amr (ra) rivâyet ediyor:
Bir Müslüman’ın bir hakkı zulmen elinden alınır da bu uğurda mücâdele ederken öldürülürse, şehid olmuş olur.
Hz. Zeyd bin Erkam (ra) rivâyet ediyor:
Allah’ı görür gibi Ona ibâdet et. Çünkü sen Onu görmüyorsan da O seni görüyor. Kendini ölülerle beraber say. Mazlumun bedduasından sakın. Çünkü o kabul edilir.
Hz. Ebû Hüreyre (ra) rivâyet ediyor:
Müslüman’a zulmedip de hakkını gasp edene yazıklar olsun.
Hz. Enes (ra) rivâyet ediyor:
Zulüm üç türlüdür. Bîr zulüm vardır ki Allah onu bağışlamaz. Bir zulüm vardır ki Allah bağışlayabilir. Bir zülüm daha vardır ki Allah onu ihmal etmez. Allah’ın affetmediği zulüm Ona ortak koşulmasıdır. Allah şöyle buyurur: “Şüphesiz şirk büyük bir zulümdür.” Allah’ın affedebileceği zulüm kulların Rablerine karşı olan bir görevlerini ihmal etmek suretiyle kendi kendilerine yapmış oldukları zulümdür. Allah’ın ihmal etmediği zulüm ise kulların birbirlerine yapmış oldukları zulümdür. Allah mazlumun hakkını zalimden alır.
Hz. Huzeyfe (ra) rivâyet ediyor:
Zalimler ve yardakçıları Cehennemdedir.
Hz. Cübeyr bin Mut’im’den (ra) rivâyet ediyor:
Irkçılığa çağıran bizden değildir, ırkçılık için savaşan bizden değildir, ırkçılık üzere ölen bizden değildir.
Hz. Enes (ra) rivâyet ediyor:
Allah mazlumun ve darda kalmışın imdadına koşulmasını sever.
Hz. Zeyd bin Sabit (ra) rivâyet ediyor:
Şu beş şeyin cezası hemen dünyada verilir: (1) Zulüm, (2) hainlik etmek, (3) anne babaya eziyet etmek, (4) akrabalarla ilişkiyi kesmek, (5) yapılan iyiliği görmemek.
Hz. Ebû Hüreyre (ra) rivâyet ediyor:
Çok günahkâr da olsa zulme uğrayan kimsenin duası kabul edilir. Günahkârlığı kendine aittir.
Hz. Ali (ra) rivâyet ediyor:
Mazlumun bedduasından sakın. Çünkü o, ancak Allah’tan hakkını almasını ister. Muhakkak Allah hiçbir hakkını geri çevirmez.
Hz. Ebû Ümâme (ra) rivâyet ediyor:
Şu altı hususta bana söz verin; ben de Cennete girmenize kefil olayım: Miraslarınızı paylaşırken birbirinize haksızlık yapmayın. Aleyhinizde de olsa insanlara karşı adaletli davranın. Düşmanlarınızla savaşırken korkaklık göstermeyin. Umumun malına hıyanet etmeyin. Zâlimlerinizin elini mazlumlarınızdan çektirin.
Hz. Enes (ra) rivâyet ediyor:
İster zâlim, ister mazlum olsun din kardeşine yardım et. “Mazlumken tamam da, zâlim iken ona nasıl yardım edeyim?” diye soruldu. Resûlullah şöyle cevap verdi: Onun zulmüne engel olursun. İşte böyle yapman, kendisine yardım etmektir.
Hz. Ali (ra) rivâyet ediyor:
Müslüman’ı aldatan, ona zarar veren ve ona hîle yapan bizden değildir.