Bugün itibariyle üç aylara girdik. Âlem-i İslâm’a hayırlar getirsin inşallah. Üç aylar ve içerisinde yer alan günler, ibadet fırtınaları için programlanmış ve gündemimize taşınmış yepyeni fırsatlarla geldi. Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadesiyle şuhur-u selase, yani üç aylar, pek çok uhrevî faydaları kazandırıyor, ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve ibadet için mümtaz bir meşher ve üç ayda seksen senelik bir ömrü ehl-i imana temin ediyor. Başka vakitte ‘on’ olan her bir hasenenin sevabı, Receb-i Şerifte yüzden geçiyor, Şâban-ı Muazzamda üç yüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte bine çıkıyor ve Cuma gecelerinde binlere ve leyle-i Kadirde otuz bine çıkıyor.1
Bu üç aylarda rahmet-i Rahmân’ın coştuğu, bu gün ve gecelerin mânevî yükselişimiz için ve günahlarımızdan arınmamız için daha verimli bir zemin teşkil ettiği konusunda çok sayıda haber mevcuttur. Başka zamanda bire on sevap getiren ibadetler, bu aylarda bire yüzden, bire otuz bine kadar mânevî kazanca vesile olabilmektedir.
Bereketli hayırlar getiren aylar
Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki:
“Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan ise ümmetimin ayıdır.”2
“Bu aya Recep denmiştir. Çünkü bu ayda Şaban ve Ramazan hürmetine büyük hayır ve hürmet lütfedilmiştir.”3
“Beş gece vardır ki, onlarda yapılan duâ geri çevrilmez. Bunlar: 1- Receb ayının ilk gecesi olan Regâib Gecesi, 2- Şaban ayının on beşinci gecesi olan Berat Gecesi, 3- Cuma Gecesi, 4- Ramazan Bayramı Gecesi, 5- Kurban Bayramı Gecesi.”4
“Şaban ayı, Receple Ramazan ayı arasında bulunan, insanların çoğunun değerini bilmediği bir aydır. Onda kulların amelleri Allah’a arz edilir. Ben amelimin ancak oruçlu iken Allah’a arz edilmesini isterim.”5
“Şaban ayına bu ismin verilmesinin sebebi, bol ve bereketli hayırlar, onda oruç tutan kimse Cennete girinceye kadar dallanıp budaklandığı içindir.”6
“Ramazan ayına bu ismin verilmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir.”7
Yıl orucu mefhumu
Bununla beraber ölçülü olmak daha faziletlidir. Peygamber Efendimiz (asm) az, ama devamlı ibadeti tavsiye etmiştir. Meselâ her ayın ortasında (eyyam-ı biyd) üç gün oruç sünnettir. Bilindiği üzere her ayın ortasında bulunan üç güne hadis dilinde “eyyam-ı biyd” deniyor. Yani beyaz günler. Yani oruç ibadetiyle arınmış, diğer günlerin günahını da arıtmış temiz günler. Eyyam-ı biydde oruç tutmak sünnettir. Bu ise her ayda vardır.
Öte yandan Peygamberimiz (asm) Recep ve Şaban aylarında orucu arttırarak Ramazan ayına yorgun girmeyi tavsiye etmemiştir.
Hadislerde yıl orucu, Ramazan ayından sonra gelen Şevval ayında tutulan altı günlük oruç için zikredilmiştir. Recep ayı ile ilgili bir yıl orucu kavramına sıhhatli kaynaklarda rastlamadık.
Fakat hadislerde Ramazan’ı karşılayan Recep ve Şaban aylarında serbest olarak oruç tutmanın faziletleri yer alıyor. Zaten bir güne on günlük sevap ölçüsüyle, bir ay içinde tutulan üç günlük oruca otuz günlük oruç sevabı verileceği müjdelenmiş oluyor.
Dolayısıyla sünnet olan, Recep ayı içerisinde dilediğin günlerde (eyyam-ı biyd olursa daha faziletli olur) oruç tutmaktır. Oruç borcumuz varsa, bu ayda kaza oruca niyet ettiğimizde inşallah oruç borcumuzdan da kurtulmuş oluruz.
Peygamber Efendimiz (asm) haram aylarda her gün oruç tutmayı değil, ara ara oruç tutmayı tavsiye etmiştir. Buyurmuştur ki: “Haram aylarından bazısını tut, bazısını bırak, haram aylarda tut ve bırak, haram aylarda tut ve bırak.”8
Peygamber Efendimizin (asm) tut dediğinde üç parmağını yumduğu, bırak dediğinde üç parmağını açtığı; böylece üç gün tutup üç gün ara vermenin faziletini kastettiği zikrediliyor.
Bundan daha fazla, Recep ayında her gün oruç tutmak Ramazan ayına benzetilmesin diye tavsiye edilmiyor. Peygamber Efendimiz (asm) Recep ayında, bazen öyle oruç tutardı ki, ‘hiç yemeyecek (her gün oruç tutacak).’ zannedilirdi. (Bazen de öyle) yerdi ki biz; hiç tutmayacak.’ zannedilirdi.9
Dipnotlar:
1- Şuâlar: 424.
2- Câmiü’s-Sahîh, 3/1034.
3- Câmiü’s-Sahîh, 3/1075.
4- Câmiü’s-Sahîh, 3/953.
5- Câmiü’s-Sahîh, 3/1107.
6- Câmiü’s-Sahîh, 2/672.
7- Câmiü’s-Sahîh, 2/671.
8- Ebû Davud, Savm:54.
9- Buhari, Savm:53; Müslim, Siyâm: 179; Ebû Dâvud, Savm 55.