Hayat daim akan bir su gibi hiç durmaz akar, gider. İnsanlar da kendilerine mahsus özellik ve renkleriyle, ebru fırçasından düşen damlalar gibi o suya düşer, nakışlanır, harelenir, hayatın anlam ve derinliğini okuttururlar.
Bazen fırça, ustasının elinde, öyle güzel renklerle, öyle ustaca nakışlar dokur ki; lale, sümbül, gül ve papatyalar oluşur. Bütün dikkatler onlara kayar. Diğer nakış ve renkler ise, bir fon niteliğinde kalır.
Bu lale, gül, sümbül ve papatyalar özel insanlar niteliğindedir. Cenab-ı Hak her insana olduğu gibi onlara da pek çok kabiliyetler koymuş, bunları kendilerine de keşfettirip geliştirmiş, ortaya çıkan bu güzelliği, başkalarına da hissettirip göstermiştir. Herkes onları işaret eder birbirine. Onları örnek alır, başkalarına da örnek gösterir.
Onlar durup dururken mi özel oldu? Kendini keşfetmeye yönelmek özel bir duadır. Ben kimim? Bende ne gibi kabiliyet, özellik ve güzellikler var? diye merak edip, araştırmak da bir duadır. Bu duanın kabul görmesi ile, kendini keşfetme yoluna girmişsen, hazinenin kapılarını açmışsın demektir. Eğer duanı terk etmez ve hazine sahibinin kim olduğu bilincinden uzaklaşmazsan; o sahip, sana daha nice güzellikler keşfettirecektir. Zira o hazinede istiflenip, dizilmiş kıymetli mücevherat O’nun eseridir.
O mücevheratı alıp kullanmak, takınmak, O’nun izni ve O’nun ihsanıyladır. Sen istemezsen, o hazineye değer vermezsen, hazine sahibinin senden istediklerini kulak ardı edersen, hazinenin anahtarlarını alman mümkün olamaz.
Erişilmez değerde, paha biçilmez bir eseri sahibine övgülerde bulunarak, yüksek bir duvara asan ve seyrettikçe övgüsünü arttıranla, kıymetini asla anlamayıp, sahibini gücendirip küstürerek çamura atan iki kişiden hangisi değerlidir? Değer bulmak, değer vermekle olur.
Sen de değerli bir insansın. Özel birisin. Cenab-ı Hakkın nice kabiliyetlerle donattığı çok kıymetli bir eserisin. Kendine kıymet vermen, O eserin sahibine hürmeten, kendini tanımaya, okumaya çalışman, çok kıymetli bir çabadır. Kendini keşif yolunda daim oldukça, keşfedeceklerinle hayrette kalacaksın. Keşfettikçe şükredeceksin. Şükrettikçe Allah daha da keşfettirecektir. Bu keşiflerin ışığında, insan olmanın güzelliğini, fevkaladeliğini yaşaman ne büyük mutluluktur.
Seni yazan kalemin nakışlarını seyrederek, ‘’Ben neymişim?’’ de, hayret et. Hayran ol. Bunda beis yok ama sakın gaflet edip de, yazan ve nakışlayanı unutup,’’Ben neymişim?’’ deme. Sen zaten unutmazsın da, bu satırlar bütün nefisler nazara alınarak yazıldığı için, aynı zamanda bana da hitap ettiğinden yazdım. Rabbim gaflette bırakmasın.
Sen keşif kapısısın. Kimi? Rabbini? Aç kendini oku ve yürü Rabbine. Seni yazan kaleme hürmetinden dolayı, koru kendini. Ne kadar kıymetli olduğunun daima idrakinde ol. Kendini keşif yolunda sana dualar eder, başarılar dilerim. Hoşçakal.