Yaz aylarının gelmesiyle birlikte, birçoğumuz yoğun iş temposundan, günlük meşgalelerden ve şehir hayatından bir nebze sıyrılıp ruhumuzu dinlendiren, huzur duyabileceğimiz bir seyahatin hayalini kurarız. Peki insana huzur veren, fayda sağlayan o nitelikli tatil nasıl olmalı? Psk. Sümeyye Koç cevapladı. Keyifli okumalar…
Tatil hepimizin ihtiyacı ama maalesef son zamanlardaki değişen tatil kültürü ile birlikte çoğumuz tatilden dinlenmiş ve zinde değil de daha çok gerilmiş ve yorgun bir şekilde dönüyoruz. Bu anlamda nitelikli bir tatil nasıl olur? Bizler için faydaları nelerdir?
Tatil kelimesi aslında kök olarak ataletten geliyor. Yani boşluk hareketsizliktir bu kelimenin anlamı. Toplum olarak tatil anlayışımızı çoğu zaman buna göre oluşturuyoruz. En uygun zemin hazırlamış ortamlar da genellikle oteller oluyor. Maalesef içi boşaltılmış otel tatili anlayışına çok fazla ayak uydurmuş durumdayız. Tatillerden dinlenmek yerine hem zihnen, hem de bedenen yorgun dönüyoruz. Otele ayak bastığımız andan itibaren tüm sorumlulukları kenara bırakıp daha fazla uyumalıyım, daha fazla yemeliyim, hiçbir şey düşünmemeliyim, tatili boşa geçirmemeliyim gibi hislere kapılıyoruz. Peygamber Efendimiz (asm) hadis-i şerifinde “İnsanların çoğu şu iki nimete aldanmıştır. Onlar sağlık ve boş vakittir.” buyuruyor. Bizim aldanmışlığımızı aslında bu hadis çok net gözler önüne seriyor.
Seyahat ise tatilin aksine hareket anlamına gelen bir kelime. Nitelikli tatili “Her yenilikte bir lezzet vardır.” sözüyle özetleyebiliriz. Her seyahatte farklı mekânlar görmek, farklı hava solumak, yeni arkadaşlar edinmek, farklı bakış açılarıyla karşılaşıp aktarımlarda bulunmak, farklı meşgalelerle uğraşmak gibi çok yönlü yeniliklerden dolayı ruhumuzda ferahlık oluşur. Günü plânlı geçirmek önemlidir. Her şeyi bir kenara bırakıp hiçbir şeyi düşünmek istemememiz maalesef bizi plânlı tatilden alıkoyuyor. Tatile başlamadan önce üzerinde düşünmek de kazanımlarımızı arttıracaktır. Gitmeden gideceğimiz yer ile ilgili bilgi toplamak, okumak ve araştırmak her zaman bize büyük kazanımlar elde ettirir.
İdeal tatil süresi ya da mekânı var mıdır yoksa bu kişiye göre değişir mi?
Kişiye göre değişebileceğinden net bir zaman aralığı söylemek çok doğru olmuyor. Ama yapılan araştırmalarda sekiz gün altındaki tatillerin verimli olmadıkları ortaya çıkmış. Yani gerçekten bize yorgunluk ve stres yüklediği, döndüğümüzde dinlenmiş olmak yerine çok daha kendimizi yorgun hissettiğimiz gözlenmiş. Ortalama bir şey söyleyecek olursak en az sekiz, dokuz gün diyebiliriz. Mekân seçimlerinde yine bireysel farklılıklar devreye girebiliyor. Kişinin ilgisi dahilinde hoşlandığı ortamlarda bulunması kişiye daha çok huzur verir. Stresini daha çok azaltır. Yine tabi genelleyecek olursak yeşilin ve mavinin fazla olduğu ortamlarda vücudun daha fazla dinlendiği tespit edilmiştir. Bunun üzerine mekân seçimi yapılabilir.
Seyahat esnasında zihnimizi toparlamak adına bize tavsiyeniz nedir?
Zihnimizi toparlamak adına yapılabilecek en güzel şey kendimizi tanıma yolculuğuna çıkmaktır. Çünkü zorluk olarak gördüğümüz, hayatın temposu koşturması dediğimiz bir durum var. Bu durumların birçoğu kendi zayıflıklarımızdan, bağımlılıklarımızdan, dünyayı yanlış algılamalarımızdan kaynaklanıyor olabilir. O yüzden kişinin kendisini zayıf ve güçlü yanlarını bilmesi bizleri hayata karşı daha güçlü kılar. Zihnimizi toparlamaya kendimizi düşünmekten başlayabiliriz. Tabi ki bu farklı mekânlar eşliğinde çok daha sağlıklı huzurlu olur. Bunun yanında tefekkürde bulunmak da kendimizi toparlamanın en konsantre yoludur diyebiliriz. Kendimizi tanımaya çevreyi tanıyarak başlayacağımızdan dolayı tefekkürle birlikte yol almak farkındalığımızı arttıracaktır. Bunla ilgili bir yol izleyebiliriz.
Genelde aile kavgaları, tartışmalar tatillerde fazlalaşır. Bu anlamda daha sakin bir ortamın oluşması için neler yapılmalı, nasıl bir yol izlenmeli?
Aslında kendimiz haricinde tüm insanlar bizim farklı algıladıklarımızdır. Dinlenmeye, sakinliğe kavuşmaya gittiğimiz seyahatlerde, kendimizi tanırsak bir de fıtratımızın olumsuz özelliklerini böyle kenarda bırakmaya çalışırsak çok daha sağlıklı olur. Dediğiniz gibi yolculuklar uzun olabiliyor ya da sürekli daha yoğun birlikte olunduğundan kaynaklı farklı problemler ortaya çıkabiliyor. Bu durumlarda karşımızdakini ve kendimizi tanımak çok etkili oluyor. Tanıyıp ona göre davranmak, ona göre şekil almak, alttan almak bunlar gerçekten tatil esnasında olması gereken vasıflar. Çünkü huzura kavuşalım diye gittiğimiz tatil maalesef bize zehir olabiliyor. Kendimizi bir kenara bırakıp karşımızdakine, yanımızdakine daha şefkatli, merhametli yaklaşabilsek dolu dolu bir tatil geçirebiliriz.
Okulların tatiliyle birlikte çocuklar da bu seyahatlerin bir parçası oluyor. Bu noktada ailelere neler söylersiniz?
Bana kalırsa dahil olduğumuz teknolojiden biraz uzaklaşmak en iyisi olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü böyle yaparak iletişime daha fazla yoğunlaşmış oluyoruz. Tatil dönemlerinde bilhassa aile ve arkadaş ilişkilerinde, iletişim noktasında dozajı biraz arttırırsak gerçekten bu bizim için çok daha sağlıklı olur. Yine bulunduğumuz ya da seyahate çıkacağımız yerlerle ilgili bilgi edinmek, okumak, araştırmak, sürekli vakit bulamadığımızı bahane ederek okuyamadığımız kitapları okumak çok rahatlatıcı olacaktır. İletişim noktasında da okuduklarımız ve araştırdıklarımızı paylaşmak da ciddi bir araç olacaktır, zevk verecektir. Aile ve arkadaşlarla birlikte doğa yürüyüşleri yapmak, kaliteli zaman geçirmek ciddi anlamda seratonin hormonu salgılamak için yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Nitelikli, fayda veren bir tatil için, hem doğa, hem iletişim en temel noktalar herhalde.
Son olarak konumuzla alakalı olarak tavsiyelerinizi alabilirim.
Hem maddi, hem manevi anlamda rutinimizi çok bozmadan bir tatil geçirmelerini tavsiye edebilirim. Bunun dışında maneviyata daha fazla yönelerek, tefekkür ederek, kendimize dair farkındalık kazanarak seyahatimizi kaliteleştirebilirsek çok daha sağlıklı olur.
Röportaj: Zührenur Tosun