Dolu dolu iki yıldır bu sayfalarda çocuk psikolojisiyle ilgili bilgiler paylaşmaya gayret ediyorum sizlerle. Bu ay direkt olarak çocuklar için değil, evlatlarının gelişimini önemseyip daha iyi ebeveynler olabilmek maksadıyla bu satırları okumaya gayret eden anne, babalar için yazmak istiyorum. Çocuk psikolojisi alanında uzmanlaşan ve yüzlerce aileyle görüşme fırsatı bulmuş bir psikolog olarak yıllar içerisinde tecrübe ettiğim bir şey var: “Yeterince iyi bir ebeveyn” olabilmenin zorlu bir yolculuk olduğu. Mükemmel ebeveynler olabilmek değil kastım. “Yeterince” iyi anne ya da baba olmanın yeterli olduğunu ‘bilme’ aşamasından söz ediyorum. Zira, sosyal medyada dört bir yanımızı sarmış olan “… anne”, biraz da “… baba” isimli hesapları arasında sıkışmış bir şekilde, mükemmel olmaya çalışan fakat hepsine birden yetişmeye çalıştığı için hedefine ulaşamayan, ulaşamadığı için de kendini bir öncekinden daha da yetersiz hisseden tüm ebeveynlerin, özellikle annelerin varlığının farkındayım.
Öncelikle ebeveynlerin bu gayretini takdir etmek gerekir. Bir çocuk için, çocuklarının bedensel, duygusal ve ruhsal gelişimleri için çaba gösteren ve gayretle birtakım şeyler yapmak için harekete geçen ebeveynlere sahip olmanın güzelliği ve kıymeti pek az şeyle yarışabilir.
Donald Winnicott’ın ‘yeterince iyi anne’ kavramı benim için de, mesleğimi icra etme yolunda büyük ilham kaynağım olmuştur. Winnicott, mükemmel anne olunamayacağını ve çocuğun sağlıklı ruhsal gelişimi için yeterince iyi bir anne olmanın faydalı olduğunu belirtir. Zira, bir çocuk hata yapılabildiğini, mükemmel olmak zorunda olmadığını, hayatında olumsuz durumlara da alan açabileceğini erken çocukluk dönemlerinde mükemmel olmayan ama yeterince iyi olan annesinden öğrenebilir. İşin özeti, mühim olan hata yapmamak değil, yapılan hataları nasıl olumluya dönüştürdüğümüzdür.
Az önce belirttiğim gibi, sosyal medya annelerinin günden güne artması, doğum yapan her kadının çocuk psikologluğuna soyunması ve işin kötüsü bunu gayri resmi olarak sosyal medya hesaplarından psikolog veya çocuk gelişimci edasıyla yapmaya çalışması, onları takip eden tüm annelerin sanki doğru olan buymuşçasına bu akıma kapılıp gitmesine neden olmaktadır. Belki tek bir kişiyi takip etmenin zararı yokken, bir annenin onlarca bu tip hesapları takip etmesiyle birlikte dört bir yanının “çocuğum için şunu da bunu da yapmalıyım, hepsini denemeliyim” şeklinde uyaranlara sebep olacak paylaşımlara maruz kalmasına neden olabiliyor. Yüzlerce çocukla çalışmalar yapmış biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki; 1, 2 ya da 3 çocuk sahibi olmak sosyal medya kanallarında çocuk psikolojisiyle ilgili bilginlik taslamak için asla ve asla yeterli değildir. Her gördüğünüzü ve duyduğunuzu yapmaya çalışmak yerine, size ve çocuğunuza uygun olan fikirleri denemeye çalışın.
Anne ve baba olmak, her ne kadar evlenmeden önce dahi zihnimizde tasarlayabileceğimiz kavramlar olsa da bu çoğunlukla gerçeği yansıtmaz. Zira, anne ve baba olduktan sonra artık işin içine kendi anne, babalarımızla olan geçmiş deneyimlerimiz de girmeye başlar. Çünkü anne, baba olmayı, uzun bir yaşam süreci içerisinde kendi anne babalarımızdan öğreniriz. Elbette, her birey bir anne babayla büyüme nasibine erişememiş olsa da o bireyler için bu durum, kendilerine bakım veren kişiler için geçerlidir. “Ben asla annem/babam gibi bir anne/baba olmayacağım” diyenleriniz veya çevrenizde bunu duyduğunuz kişiler olmuştur. Kimi ebeveyn kendi ebeveyninin geçmişteki ilgisizliğinden dolayı kendi çocuğuna karşı aşırı ilgili olma yoluna giderken, kimisi kendi ebeveyninden gördüğü tutumun aynısını kendi çocuğuna uygulama yoluna girer. Birçok ebeveyn de şu sözleri söylerken bulur kendini: “Annem-babama çok kızardım ama gittikçe ona benzemeye başladığımı, onlar gibi yaptığımı fark ediyorum.”
Son yıllarda, özellikle babaların, annelere göre daha serbest ve rahat tutumda olduklarını belirtebilirim. Buna sebep olarak, eski nesil babaların (çoğunlukla) aşırı otoriter ve disiplinli olması ve kültürel olarak babaların çocuğuyla vakit geçirmesinin, hatta kucağına almasının ayıp sayıldığı dönemlerin etkileri gibi etmenler sayabilirim. Gördüğünüz üzere, olumlu ya da olumsuz olsun, her şekilde kendi anne ve babalarımızın veya bakım verenlerimizin ebeveynlik tutumlarını referans alarak kendi ebeveynlik tutumlarımızı geliştiriyoruz.
Yeterince iyi anne/baba olmanın ilk adımı yeterince iyi bir anne/baba olmanın çocuklarımız için en faydalısı olduğunu bilmemizle başlar. Yetersiz olduğunuzu hissettiğinizde kendi kendinize veya aynadaki görüntünüze şunu hatırlatın: “Ben yeterince iyi bir ebeveynim. Çocuğum için en sağlıklısını yapmaya gayret ediyorum. Yetersiz olduğuma dair hislerimi ve düşüncelerimi serbest bırakıyorum.”
Diğer önemli adım çocuğunuzu olduğu gibi kabul etmektir. İstiyoruz ki çocuğumuz her şeyi öğrensin, bilsin, hep mutlu olsun, kötülüklerle karşılaşmasın. Ebeveynler bunu yaparken istemsizce çocuklarını özünde olmadığı kişiye dönüştürmeye çalışırken bulabiliyor kendilerini. Her çocuk farklıdır inancıyla çocuğunuzu olduğu gibi kabul etme adımını atmaya çalışın. Çocuğunuzu tanıyın ve ona uyum sağlayın. Onun da mükemmel olmasını değil, yeterince iyi olmasını bekleyin.
Çocuğunuza olumsuz duygularıyla tanışması ve duygularını yaşayabilmesi için alan tanıyın. Bırakın olumsuz duygularıyla da başa çıkabilmeyi öğrensinler. Biz onları ağlatmamaya çalıştıkça, zaten içlerinde var olan olumsuz duyguları daha da bastırmaya başlıyorlar. Bazen bu durum kimi çocukta öfke nöbetleri, zarar verme davranışları şeklinde bize geri dönebiliyor. Olumsuz duygularını yansıtmaya, kapsamaya ve dönüştürmeye çalışın. Örneğin yeni bir oyuncak almadığınızda ağlayan çocuğunuza “Paramız yok.”, “Maaşım gelince alacağım.”, “Ağlanacak ne var bunda?”, “Ağlamaya devam edersen bir daha asla oyuncak almam sana!” gibi söylemler yerine şu tutumu deneyebilirsiniz: “Sana yeni oyuncak almadığımız için üzgünsün. (Burada duygusunu anlıyor ve anladığınızı göstermiş oluyorsunuz.) Zaten buna benzer bir oyuncağın var. (Burada mevcut durum hakkında bilgi veriyorsunuz.) Onunla oynayabilirsin. Başka bir zaman yeni bir oyuncak alabiliriz, şu an değil. (Ve almayacağınızı dış bir nedene bağlamadan bu konuda net olduğunuzu gösteriyorsunuz.)
Çocuklarınızın tutumları karşısında başa çıkamadığınızı düşündüğünüz durumlar her zaman olacaktır. Bunun normal olduğunu bilin ve bu bilgiyi zihninize öğretin. Çünkü ‘yeterince iyi’ olmak, zaman zaman başa çıkamadığımız şeylerle karşılaşabileceğimiz anlamına da gelir. Bunlara açık olun. Marifet, çocuğunuza mükemmel bir yaşam sunmakta değil, olumsuzluklar karşısında mücadeleci ve çözüm odaklı bir birey olabilmeyi öğretmekten geçer. Etrafınıza bir bakın. Sizce mükemmel olan bir şey var mı? İnsanın var olduğu her alanda mutlaka bir hata payı vardır. Hata payının olduğu bu yaşamda, mükemmel oldurmaya çalıştığınız çocuklar sizce hayatta kalabilirler mi? Çocuğunuza karşı hata yapmanız, sizi çocuğunuzun gözünde eksik bir ebeveyn yapmaz. Hatanız karşısında üzgün olduğunuzu belirtmeniz ise çocuk için oldukça faydalıdır. Çocuk bu şekilde, hataya değil hatanın nasıl giderilmeye çalışıldığına odaklanır. Bir diğer yöntem olarak, çocuğunuzla iletişiminizin hasar alacağını düşündüğünüz anlarda olaya mola verin. “Şu an ikimiz de sinirliyiz. Sakinleşince konuşalım” diyerek, sakinleşebileceğiniz bir alana yönelin ve nefes teknikleri uygulayın. (Derin nefesi 3 saniyede burnundan çek, 6 saniyede yavaşça ağızdan ver…)
Yaşadığımız çevre de bizi mükemmel olmaya iten insanlarla doludur. Herkes, kendileri mükemmelmişçesine bize ne yapmamız gerektiğini söyler durur. Çocuğunuzun gelişimi konusunda kendinizi doğru kaynakları kullanarak geliştirmeye çalışmanız yeterince iyi olmanızı sağlayacaktır. Çevrenizde söylenenleri zihin filtrenizden geçirin ve gerçekten faydalı olduğunu düşündüğünüz bildirimleri alın. Geri kalanı zaten filtreye takılacaktır.
Ve en önemlisi; kendinizin, ebeveynliğinizin, çocuğunuzun biricik olduğunu unutmayın. Kendinizi geliştirirken, aileniz için en uygun olabilecek yolları arayın, deneyin ve bulun. Her öneri ve yöntem her çocuk için uygun olacak diye bir kaide yoktur. Anne veya baba olmadan önce de bir yaşantınız olduğunu, anne ve baba kimliğiniz dışında da bir birey olduğunuzu her zaman hatırlayın. Eşinize, kendisine zaman ayırması ve kendi için enerji toparlayabilmesi adına fırsat verin ve bunun için özel anlar oluşturun. Ancak, önce kendi varlığının farkında olan ve kendisi için bir şeyler yapabilen insanlar iyi ve faydalı anne baba olabilirler. Kendiniz için de “yeterince iyi” olmayı unutmayın.