Bir hafta sonu gününde maaile bir orman ziyareti gerçekleştirin. Elbette daha önce bu tarz yerlere gitmişsinizdir. Bu sefer farkındalığımızı biraz daha artırmaya yönelik bir gezi plânı olacak bu. Öncesinde orman için gerekli ekipmanlarınızı hazırlamayı ve bu ekipmanların ne zaman ve ne işe yarayabilecekleri hakkında bir diyalog gerçekleştirmeyi ihmal etmeyin! Saat, zamanı takip etmenizi sağlayacak. Güneş gözlükleriniz, olası görme engellerini ortadan kaldıracak. Minik bir şemsiye, özellikle bu mevsimlerdeyseniz ansızın yağdırılan yağmur için iyi bir koruyucu olabilir. Elbette, çocuğunuzun kova kürek takımını da yanınıza alabilirsiniz. Çocuğunuzla tedbir ve hazırlık konusunda yeterli bilgiye sahip olduğunuza göre gezinize başlayabilirsiniz.
Gideceğiniz yere ulaştığınızda çocuğunuza sorun. Etrafında neler görüyor? Görebildiği şeyler neye benziyor? Daha önce görmüş mü? İlk kez gördüğü şeyler var mı? Görsel farkındalığa başlamış oldunuz böylece. Bu esnada yürümeye başlayın. Yürürken yanlarından geçtiğiniz ağaçları inceleyin. Ağaçların dalları, uzunluğu, gövdesi, yaprakları aynı mı farklı mı? Üzerinde meyve var mı? Ağaçların yaşamımız için gerekli olan oksijeni üreten canlılar olduğunu ifade edin. Hatta seçtiğiniz bir ağaca sarılın. Bu sayede çevre ve doğa bilincini kazanarak tabiat sevgisini içselleştirmiş olacaksınız.
Yürümeye devam ederken inişli çıkışlı olan toprak zemininin engebelerini hissedin. Yeri geldiğinde tırmanma gücünün gerektiği, yeri geldiğinde de dengesini koruması gerektiği yokuşlardan indiği bir yürüyüş olsun mümkünse. Bunu yaparken bastığı yerlerde ayağında farklı şeyler hissediyor mu? Nasıl şeylere bastı? Sivri bir şeyler hissetti mi? Her biri hakkında sohbet edin. Tüm bunları yaparken farkındalık devam ediyor. Bir yandan da insanların hareket etme kabiliyeti olan kaba motor ve denge/ koordinasyon gelişimi de desteklenmiş oluyor. Çünkü engebelerden geçerken hangi vücut açısıyla yürümesi gerektiğini, ancak bunu deneyimlediğinde öğrenebiliyor. Biraz daha yürüdüğünüzde vücudunuzda olup bitenleri konuşabilirsiniz. Kalp atışınız hızlandı mı, yüzünüz kızardı mı, terlediniz mi veya üşüdünüz mü? Vücuttaki bu değişikliklerin neden olmuş olabileceği hakkında da sohbet edin. Bu sayede bedensel farkındalığa da giriş yapmış olacaksınız. Durup soluklandığınız sırada gözlerinizi kapatın ve tüm dikkatinizi tabiatın sesine verin. Neler duyuyorsunuz? Sesler ne taraftan geliyor, sağdan mı, soldan mı yoksa tam arkanızdan mı? Duyduğunuz sesler neye ait olabilir? Bu sesler size nasıl hissettiriyor? Gözlerinizi açın ve en beğendiğiniz sese doğru yaklaşın. Bakalım bulabilecek misiniz ne olduğunu? Yürüyüşünüze devam edin. Bu esnada hatıra olarak toplayabileceğiniz şeyler araştırın. Belki onlarla güzel bir etkinlik de yapabilirsiniz! Değişik yapraklar, bir şeylere benzetebileceği dallar, çakıl taşları, kozalaklar. Her biri yaratıcının bizlere sunduğu ve bir çocuk için eğitici bir oyuncağa dönüşme potansiyeline sahip şeylerdir. Yaprak baskısı yapabilir, kozalakları rengarenk boyayarak bir dekor ürünü hazırlayabilirsiniz örneğin. Her birine dokunun. Birbirinden farklı olan yapılarını dikkatle incelemesi için çocuğunuza zaman tanıyın. Farkları hakkında sohbet edin ve bu farklılıklara dair isim ve sıfatlar konusunda öğretici olun. “Hmm, sanırım bu taş daha sivri. Gördün mü, bu taş ne kadar da yassı!” Bu sayede çocuğunuzun dil gelişimine de katkı sağlamış oluyorsunuz. Bazı şeyler çok sıkarsak elimizi acıtabilir. Böyle bir deneyiminiz oldu mu? Dokunma ve görme duyumuz sayesinde hangi nesnelere karşı temkinli olabileceğiniz hakkında da mutlaka fikir yürütmesine imkân sağlayın. Varsa ve mümkün ise tohum toplayın.
Korunaklı bir şekilde muhafaza ettikten sonra evde bir saksıya dikmek üzere saklayın. Yürümeye devam ettikçe gördüğünüz şeyler hakkında konuşmaya devam edin. Belki aniden değişik bir koku gelmiştir burnunuza. Gelmediyse bile bu sefer de kokuları fark etmek üzere yavaşlayın veya duraklayın. Etraf nasıl kokuyor? Orman nasıl bir kokuya sahip? Topladığınız yapraklar ve kozalakların da bir kokusu var mı? Kokladığınız her şey aynı kokuya mı sahip farklı kokuya mı? Şanslıysanız karşınıza yiyebileceğiniz yabani meyveler çıkabilir.
Temkinli olmak koşuluyla birlikte toplayarak her birini tatmaya başlayın. Nasıl bir tadı var? Ekşi mi, tatlı mı? Nasıl hissettiriyor? Başka meyvelere benziyor mu? Hangilerine benziyor? Yürüyüşünüz bittiğinde siz ebeveynler olarak dinlenirken veya varsa piknik malzemelerinizi hazırlarken bırakın çocuğunuz toprağın ve kurumuş yaprakların içinde (elbette güvenli ise) yanında getirdiği oyuncaklarıyla oynasın. Toprakla buluşmak oldukça öğretici ve toprakla temas yoluyla buluşmak iyi bir enerji atım yoludur. Toprakla ve yeşillikle zaman geçiren çocuk hareket ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılar ve sakinleşir. Eve döndüğünüzde, yaşadığınız deneyim hakkında sohbet edebilir, çocuğunuzdan o güne dair bir resim çizmesini isteyebilirsiniz. Çizdiği resmi incelediğinizde çocuğunuzun en çok dikkatini çeken şeyleri görebilirsiniz böylece.
Bir saatlik orman yürüyüşünüzde yapacağınız bu etkinlik çocuğunuzun tüm duyularını kullanmasına imkân sağladığından farkındalığını en üst derecede geliştirmesine katkı sağlamış olursunuz. Çocuklar özellikle 0-6 yaş döneminde, ne kadar çok olumlu uyarana (çevresel koşullar) maruz kalırsa bedensel ve zihinsel açıdan da o denli gelişmektedir.
Bu tür deneyimlerle farkındalık arttıkça ve keşif duygusu pekiştikçe çocuklardaki dikkat süresi de uzar.
Tabiat çocuk gelişiminin en önemli parçalarından biridir. Tabiat, sağlıktır. Waldorf, Montessori, Reggio Emilia gibi dünyaca ünlü eğitim metotları bile tabiat içinde öğrenmeye dayalıdır. İyi bir ruh sağlığı için, vücudun ihtiyaç duyduğu oksijen ve temiz hava betonların arasında veya elektrik yüklü alışveriş merkezlerinin içinde değil, tabiatın tam içindedir. Vücut için en gerekli olan D vitaminini kapalı alanlarda değil, doğal alanlarda temin edebiliriz. Bunların yanı sıra, ailece yapmış olduğunuz bu etkinlik ebeveyn çocuk ilişkisindeki kaliteyi artıracak ve çocuğunuzun ileride hatırlamasına imkân sağlayacağınız verimli bir anı biriktirmiş olacaksınız.
Bu çağda hangi çocuklar şanslıdır diye bir soru yöneltilirse eğer, cevabı kuşkusuz her istediği oyuncağa sahip olan, elinden tablet ve telefon düşmeyen çocuklar değil, tabiatla en çok buluşan çocuklardır.