Yeni dünya düzeni için tevekkül çok eski bir deyim olarak kalıyor. Tevafuk, teveccüh, tevazu gibi… Değişen yalnızca dönem, kent ve sanat anlayışı değil. Dünyanın bünyesi değişiyor. Zarafet ve incelikler zaten çok nadir rastlanan durumlara dönüşmüştü 90’lardan itibaren. Sanırım artık birçok şey kolay elde edilebilir gibi görünüyor herkese. Her şeyin hemen şimdi olmasını istiyorlar. Sabır denen meziyeti kaybettik. Sabrını kaybeden insan çabuk memnuniyetsiz olur. Ama dikkat etmeli, çok sabırlı olan da dut ağacı gibi durduğu yerde, içinden çürür!
İnsani değerler artık 20’nci yüzyıldaki değerler değil. Değişiklik her kademede kendini gösteriyor… Oysa değerler kaybolunca kıyamet provası başlar. Sanki bir örtü vardı bir aynanın üzerinde ve birileri gelip o örtüyü sıyırdı. Şimdi aynada insan denilen varlığın hakikat olamayacak kadar acıklı bir yansımasını görüyoruz. O eski Bizans söylencesindeki Aynalı Gemi gibi…
İnsana dair umudumu asla kaybetmedim. Artık alnımdaki çizgilerin sadece yaşanarak ve düşünerek kazanılabileceği bilgisi yerleşti içime. Bu noktada, böyle giderse ne olacağına dair bir öngörü çabası olabilir benimki. Ama insan sonunda kendi felaketini kurabildiği gibi kendi kurtuluşunu da gerçek kılabilir. Şefkat, merhamet, beraberlik, saygı gibi birtakım eski değerleri hatırlayarak belki de. Çünkü bunlar belki de kurtuluş anahtarıdır insan ırkının…
“Yeni dünya düzeni bize kabullenmeyi, tevekkülü mü unutturdu?” sorusuna yazar ve tiyatro sanatçısı Özen Yula bu cevabı veriyor.
(https://www.hurriyet.com.tr/kitap-sanat/)
Doğan Cüceloğlu’ndan
* İki şey var elimizin altında. Elimizden gelen gayreti samimiyetle yapmaya çalışıyor muyuz? Bir de yaparken şükür duygusu içinde miyiz? Gerisine kafayı takıyorsan ahmaksın, olgun bir insan değilsin. Etki alanını içinde olan için elinden gelenin en iyisini yap. Bunu yaptığın zaman ailen iyileşir, şirketin iyileşir, toplumun iyileşir.
* 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’nın ne hale geldiğini biliyorsunuz. Şimdi elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan vatandaşlarla ne halde.
* Önce sağlık kurallarına uyacağız. Ayrıca zamanı organize edeceğiz. Gün içinde zamanımız benim için, çocuğum için nasıl yararlı olur? Onlarla sohbet içinde her biri hedef koyacak kendisini iyileştirme bakımından. Bir sürü projeler yapılabilir.
* Bu dönem aile ağacı oluşturmak için bir fırsat. Dedem kimdi? Ninem kimdi? Resimler koyalım. Bunlarla ilgili öyküler var mı? Anı defteri alsınlar, günlük tutsunlar her gün. Çünkü bundan 30 sene sonra okunduğu zaman o kadar anlamlı olacak ki ve bugünün anılarını torunlarımız okuyacak. Bu sürecin çocukları nasıl etkilediği konusu çok önemli. Elinden gelenin en iyisini yapan coşkulu insan olup çocuklara örnek olmamız lazım. Sabahları aile toplantıları yaparak elimizden gelenin en iyisini yapacağımız konusunu konuşun. Bazen çocuklarla vakit geçirmek için zaman bulamıyorduk işte şimdi zamanı.
Geçtiğimiz günlerde vefat eden Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’ndan Koronalı günlere dair nasihatler…(https://www.sozcu.com.tr)