Üstad Bediüzzaman tohum örneğini Risale-i Nur’da her zaman kullanmaktadır. Aile kurumunun en küçük parçası olan evlatlarımız ailede tohum görevini üstlenmektedir.
“Nasıl ki bir tarlada ekilen bir nevi tohum delâlet eder ki, o tarla herhalde tohum sahibinin taht-ı tasarrufatında olduğunu, hem o tohum dahi tarla mutasarrıfının taht-ı tasarrufunda olduğunu gösterir.”1 Risale-i Nur’da geçen bu vecize Allah’ın bize emanet ettiği ve çekirdek aileyi oluşturan çocuklarımızın sorumluluğumuzda olduğunu gösterir. Efendimiz (asm): “Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi yahut Hıristiyan veya Mecûsî yapar”2 ifadesi validelerin ve pederlerin o nazik tohumlar üzerindeki tesirlerinin önemine vurgu yapmaktadır.
Öyle ki tarlaya ekilen tohumun suya, havaya ve güneşe ihtiyacı olduğu gibi evimizin küçük tohumlarının da Elmas, Cevher ve Nur’a ihtiyacı vardır. “Elmas, Cevher ve Nur nedir?” suali aklımıza takılır. Cevabını Risale-i Nur’un has talebelerinden Şefik ağabeyimiz vermektedir: “Evet, Nur bunu okumaktır. Bak, sizde bir güzellik meydana geldi.” Onlar da birbirinin yüzüne baktılar ve tasdik ettiler. “Ya Elmas nedir?” “Bu Sözleri yazmaktır. O zaman, yani yazdığınız zaman sizin yazılarınız elmas gibi kıymetli olur.” Tasdik ettiler. “Ya Cevher nedir?” “İşte o da bu kitaptan aldığınız imandır.” Hepsi birden şehadet getirdiler. Bu sohbette üç dört saat geçmiş; bendeniz farkına varmadım. “İşte Elmas, Cevher, Nur budur” dedim. Tasdik ettiler.”3İman nuruyla nurlanmış bir kalp ve akıl; bir mânevî tûbâ-i Cennet çekirdeğini taşır.
Ahir zamandayız, çocuklarımız medya üzerinden çok sayıda taarruza uğramaktadır. Fikirlerin ekseriyeti evlatlarımızın zihinlerine zehir gibi işlemektedir. Bu düşünceler her şefkat kahramanı anne ve babaların naif kalplerinin yarasıdır. Unutmamak gerekir ki; “ Fırtına, zelzele, veba gibi hadiselerin perdeleri altında gizlenen pek çok mânevî çiçeklerin inkişafı vardır. Tohumlar gibi neşvünemasız kalan birçok istidat çekirdekleri, zahiri çirkin görünen hadiseler yüzünden sünbüllenip güzelleşir.” 4 Evlerimizde bu nurlar okundukça evlatlarımız gün gelecek bu fırtınalar içerisinde neşvünama bulacaklardır inşaallah…
Efendimiz (asm) buyuruyordu: “Çocuk, cennet kokusudur!” O, çocuklara “Çiçek” diyordu. Torunlarını da “Reyhanlarım” diye severdi. Ankara Üniversitesi Nur talebeleri namına Abdullah ağabeyin; “Tohumları atılmış ve sümbül vaktine gelmiş olan Risale-i Nur’un yetiştirdiği hakikî imanlı zatlar, inşaallah yakın zamanda âlem-i İslâma birer nümune-i imtisal olup nur-u hidayeti göstereceklerdir” 5 ifadesi mühim bir hakikati müjdeler: Evlerimizde özenle büyüttüğümüz tohumcuklar geleceğin çiçekleri olup yeryüzünü nur ile süsleyeceklerdir…
Dipnotlar
1) Bediüzzaman,Sözler, s.483. 2) Buhârî, Tefsîr, (Rûm) 2; Müslim, Kader, 22. 3)Bediüzzaman, Lemalar, s. 661.4) Bediüzzaman, Sözler, s. 365. 5) Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 987.
İlknur Çalık