Rahîm Cenâb-ı Hakk’ın en büyük isimlerinden biri olarak besmele içinde yer almış ve merhametinin ihatasını bizlere her an ihtar eder. Bütün mahlukat hilkat itibariyle rahmetin neticesi olup birbirine enis yaratılmıştır. Adeta kainatta dört dairede bir kardeşlik söz konusudur. Birinci Allah’ın yarattığı tüm mahlukat bir nevi kardeştir, sonra tek bir atadan olmak itibariyle tüm insanlık kardeştir, Tevhid bağı ile bütün inanlar kardeştir ve nihayetinde aynı rahimden/nutfeden yaratılanlar kardeştir.
İşte insanın bütün bu dairelerdeki mahlukat ile irtibatı uyumu en dar dairedeki kardeşlik bağlarının nasıl inkişaf ettiği ile direk alakalıdır. Tamamen öğrenmeye muhtaç ve etkilere açık yaratılan insanın masumiyet devresi yani büluğa ermeden ki süreci karakter gelişimi için gayet önemlidir. Sözlerin değil direk duygu davranış ve niyetlerin çocuğun dünyasında kuvvetli telkin etkisi vardır. Anne baba en başta birbirleriyle olan iletişimlerinde daha sonra da ilk çocuğa yaklaşımların ki tavırları halleri kardeşlerin birbiriyle ve çevreleriyle uyum ve iletişim kurmasını biçimlendirir. Bunun için anne baba adayı kimse fark ettiği en erken zamandan itibaren kendini tepkilerini insanlara yaklaşımını idare etme tahammül etme paylaşma empati duygularını güzel inkişaf ettirmelidir. Zira Biz öğrenene kadar çocuklar tepkimiz göre şekil almayı çabucak öğreniyor ve anne babanın tepkisiyle başkalarına muamele ediyor.
Çocuklar arasında gözetilmesi gereken eşit muamelede gelişimine etki etmektedir. Ebeveyn çocuklara karşı gösterilen sevgi, şefkat ve ilgide de adaletli olmaya çalışmalıdır. Çocuğun mahremiyet sınırlarını çiğnemeden ilgilenmeli insan iradesini aşan duygularda değil “öpücüğe varıncaya kadar dışa akseden her türlü davranışta dengeli adil” (İbn Kayyim el-Cevziyye, s. 158, 161; Münâvî, II, 297; IV, 84) olmalıdır. Ana baba ellerinde olmayarak bazı çocuklarına daha çok sevgi besleyebilirler. Fakat bunu hissettirmemeye çalışmaları ve davranışlarında eşitliği gözetmeleri gerekir. Aksi halde kardeşlerin birbirini kıskanması ve yanlış duygu ve davranışlara yönelmesi olağandır.
Aralarında herhangi bir ayırım yapmaksızın çocuklarına karşı eşit davranmak, ana babanın başlıca görevlerinden biri ve aynı zamanda çocuğun da tabii hakkıdır. Çocukların kız-erkek, büyük-küçük, öz veya üvey olması sonucu değiştirmez. Onlara yaklaşımımız ve münasip yönlendirmeler kardeşlerin birbirleriyle ve daire daire bütün insanlarla ilişki ve uyumunun doğru gelişmesini sağlayacaktır.
Birkaç madde yazabiliriz:
- Her çocuğunuza ayrı zaman ayırmak ve kaygılarını dinlemek
- Çocuklarınızın birlikte oynamasına olanak tanıyan etkinlikler bulmak
- Onlara ortak alanları olan bir ev sağlamak
- Karşılaştırmalardan kaçınmak. Bu madde doğrudan esma talimiyle alakadardır. Zira her insan farklı isimlerin daha zahir tecellisine mazhar olarak farklı huy karakter ve baskın istidatlarla doğar. Bu tecelliyi yok sayarak çocukların birbiriyle karşılaştırmak sadece onların kendilerine güvenini zedelemez, aynı zamanda kardeşler arasında adeta bir rekabet ortamı yaratır. Bir çocuğun güçlü ya da güçsüz olduğu alanları kullanarak diğer çocuğunuzu motive etmekten kaçınmak, bu rekabet ortamlarının oluşmasını engeller. Böyle bir karşılaştırma yerine, birbirlerinin özelliklerine değer vermelerine yardımcı olarak birbirleriyle bir şeyler paylaşmalarını sağlayabilirsiniz. Çocukların kendi ihtiyaçlarını ifade etmek ve iki tarafında kazanabileceği çözümleri aramak gibi çocuklara sağlıklı çatışma çözme becerileri kazandırmaya çalışabilirsiniz.
Ayrıca, çocuklarınıza, her çocuğun farklı bir yeteneğinin olduğunun bilinciyle davranmalısınız. Bu durum kardeşlerin birbirlerine daha da yaklaşmasını ve birbirlerine bütünleşmelerini sağlayacaktır. Çocuklarınızın başarılı olabileceği alanları bulmalarına yardımcı olun.
Çocuklarınızı birbirleriyle karşı karşıya getirmek yerine, onları aynı görevde birleştirmek için yollar bulabilirsiniz.
Oyuncakları isimlendirmeyin. Aileler büyüğe bir şey aldığında, kardeşine de bir şey alır ve kavga edilmesinin önüne böyle geçilmeye çalışır. Ancak bu uygulama, aslında, istenenin tam tersine neden olabiliyor. İsimlendirmeye ve sahipliği özendirmeye başladığınızda, kardeşler arasında çatışmalar artabilir. Oyuncakları ya da sahip olunanları isimlendirmek, çocuğun hiçbir şeyi paylaşmayan birisi olmasının yolunu açabilir. Bunun yerine çocuklarınızın oyuncaklarını ortak bir noktada toplayın ve “benim” değil “bizim” demelerini sağlayın. Çocuklarınızın yaşı büyük ise karşınıza alın ve onlara sahip oldukları şeyleri paylaşmayı anlatın.
Çocukların oyunlarında görev dağılımı yaparak, doğru yönlendirerek sair vakitlerde kıskançlık ve kavgalarında sakın ve isabetli tutum takınabilir ve onlarında bu yetkileri kazanmasını sağlarız. Hakiki değerleri ders alarak uhrevi, ebedi hayatı, rızayı İlahiyi baz alan bir niyetle fındık kabuğunu doldurmayacak ehemmiyetsiz şeylere tama etmemeyi biz ne kadar idrak edersek evlatlarımız da bunu ders alır. Gerek küçüklük gerek büyüdüklerinde uyumlu tamamlayıcı uzlaşıcı olabilirler. Arada çıkan anlaşmazlıklardan yahut üzücü kazalarda evvela kendi nefsine sonra kaderin hissesine ve hatalının da cahilliğine hisse vererek evlatlarımıza yaklaşırsak onlar da birbirine bu dersi uygular. Bazen oyun arkadaşı olmak lisanslarına inmek bizce küçük ama onlar için önemli şeylere değer vermek bizi anlamalarını kolaylaştırır.
Kaynakça
- TDV İslam ansiklopedisi
- Abdülkadir Özbek
Feyza ERTEM