Risale-i Nur, asrımızın anlayış ve ihtiyacına göre yazılmış bir Kur’an tefsiridir. Bütün insanlığa hizmet ettiği için başka dillere çevrilmesi de çok önemlidir. Risale-i Nur’u Fransızcaya çeviren Fransızca mütercim-tercümanı Esra Kuşe, Risale-i Nur’un Fransızcaya tercüme sürecini anlattı.
Uhuvvet Risalesi Fransızcaya nasıl çevrildi?
Uhuvvet Risalesi’ni tercüme etmeye 2018’in Ağustos ayında İstanbul’da okuma programında başlamıştım. Aslında birkaç ay önce başlamam gerekiyordu. Bu, ilk Risale çevirim olacağı için açıkçası biraz tedirgindim ve bir türlü işe koyulamamıştım. Program bu konuda bana çok teşvik oldu. Mayıs 2019’da Birinci Mebhas’ın tercümesi bitti. Bu biten bölümü, hem Risale bilgisine, hem de Fransızcaya hakimiyetlerine güvendiğim arkadaşlara tashih için gönderdim. Herbiri üniversite okumuş, farklı alanlarda ihtisas sahibi olan bu arkadaşlar Birinci Mebhas’ı tashih ederken, ben de İkinci Mebhas’ı çevirmeye başladım. Bitince onu da tashihe gönderdim. Arkadaşların da çok alışkın olmadıkları bir iş olduğundan, Uhuvvet Risalesi hepimiz için bir tecrübe oldu ve çalışma sistemimizi bu eserle yavaş yavaş oluşturmaya başladık. Tashih aşamasında birkaç kez bir araya gelip gereken değişikliklere beraber karar verdik. İlk tashihten sonra ikinci bir tashihe ihtiyaç olduğunu farkettim ve tercümeyi başka arkadaşlara, ikinci bir tashih için gönderdim. Böylece ilk tashih daha çok çevirinin kendisine, kelimelerin doğru seçilip seçilmediğine, Türkçeye ne kadar bağlı kalındığına yoğunlaşırken; ikinci tashih daha çok Fransızcanın akıcılığına, anlaşılırlığına ve Türkçeyle benzer etkiler uyandırıp uyandırmadığına yoğunlaşılarak yapılmış oldu. Tashihler de Mayıs 2020’de bitti ve basım için gerekli mercilere gönderdim. Ara ara basıma hazırlık aşamalarında hataları kontrol etmem gerekti. Hem sayfa düzenlemelerinden kaynaklı metinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı hem de Fransızca imla kurallarını kontrol etmek gibi. Uzun bir çeviri-tashih-basım sürecinden sonra artık kitap elimize ulaşmış oldu.
Risale-i Nur’un kendine has dili var. Çevirirken zor olmuyor mu, nelere dikkat ediyorsunuz?
Evet, bu soru çok sık sorulan bir soru. Risale-i Nur’un kendine has bir dili, bir tarzı var gerçekten. Üstelik çok fazla eşanlamlı kelime, teknik terim içeriyor. “Bir anlama kaç kelime denk geliyor”’uÜstad eserlerinde gerçekten göstermiş. Hatta bazen müellifinin Bediüzzaman ismine yakışır şekilde yeni terimler ürettiğini düşünüyorum. Zaten çokça zengin olan bir dili daha da zenginleştirmiş. Böylesine zengin bir dille ve farklı bir tarzda yazılmış bir eseri tercüme etmek başta çok zorladı. Bir cümleyi (bilirsiniz bir cümle bir paragraf olabiliyor risalelerde) bir haftada çevirdiğimi bilirim. Bazı terimleri anlamak için saatlerce araştırma yapıp, matematik-psikoloji-basım yayın-zooloji gibi birbiriyle alakasız alanlarda çeşitli makaleler okudum. Çeviri yapmak için her alanda az çok bilgi sahibi olmak gerektiğini okuldan biliyordum, yaşayarak da görmüş oldum. Bu vesileyle internet nimetine de ayrıca şükrettim. Çalışmalarıma devam ettikçe kendime ait “Risale-i Nurca-Fransızca” bir lügat da oluşturdum. Özellikle eşanlamlı kelimeler için bu çok önemli, her seferinde aynı kelimeye aynı kelimeyi kullanmaya dikkat etmek gerekiyor. Özen gösterdiğim başka bir konu da, okur üzerinde çevirinin asıl eserle aynı etkileriuyandırabilmesi. Bu da cümledeki vurgular, cümlenin yapısı ile alakalı bir durum.“Üstad burada tam olarak ne demek istemiş?” sorusunun cevabı her iki eserde de aynı olmalı. Fakat, bu zorlukların yanısıra, benim çok hoşuma giden bir avantajım da var. O da, Fransızcanın da çok zengin ve edebî bir dil olması ve yapı olarak Arapça ile benzer olması. Ayrıca, Osmanlının son dönemlerinde Fransızca revaçta olduğundan dolayı, birçok sözlük oluşturulmuş.Bunlar hep işimi kolaylaştıran unsurlar oldu. Yine de unutmamak lazım ki hiçbir çeviri eser aslının yerini tutamaz, dolayısıyla mükemmel çeviri yoktur. Söz konusu bir de Kur’an tefsiri olunca, çeviriyle asıl eser arasındaki fark daha da artmış oluyor.
Sırada hangi risaleler var, çevrilen eserlere nereden ulaşabiliriz?
Şuan Tabiat Risalesi tashih aşamasında. Tashihten sonra basıma göndereceğiz inşallah. Onun dışında Ramazan Risalesi bitmiş durumda. Ramazan Risalesi’ne ek olarak Şükür ve İktisatRisaleleri’ni düşünüyoruz. Onlar da bitince üçünü tek kitap şeklinde bastıracağız. Bir de YUHIB tarafından düzenlenmiş olanRisale-i Nur tanıtım broşürümüz var. O da basım aşamasında. Tüm bu eserler Fransa ve Almanya medreselerimizden veya Yeni Asya Neşriyattan temin edilebilecek inşallah.
Fransa’da neşir hizmetleri nasıl oluyor?
Fransızlara çok fazla neşir hizmetimiz yok henüz. Başka cemaatlerden yapanlar var tabii. Özellikle Kuzey Afrikalı kardeşlerimiz bu konuda epey yok katetmişler. Burada eksik olan çağın tefsiri Risale-i Nur’du. O eksiği de inşallah tamamlamaya gayret ediyoruz. Hepimiz çevremizdeki Fransız veya Arap arkadaşlarımıza bu eserleri ulaştırmaya çalışıyoruz. Cezayirli bir gelinimiz var. Ona Uhuvvet Risalesi’nin çevirisini vermiştim. Çok faydalı bilgiler olduğunu ve insanlarla muhatap olurken bu düsturların ne kadar önemli olduğunu ifade etmişti. İlk başlarda Uhuvvet Risalesi’nin zaten müslüman olanlara hitap ettiğini ve Fransızların çok da ilgisini çekmeyeceğini düşünüyordum. Fakat sonra annem şöyle bir detay farketti. Fransa’nın sloganını oluşturan üç kelimeden biri uhuvvet. Aslında onlar için de gayet önemli bir kavram. Bu yönüyle, Uhuvvet Risalesi Fransızların dikkatini çekecektir ümidindeyiz.
İslamiyet’i yaşamak dahi zor iken anlatmak da hiç kolay değildir. Bu konuda nasıl karşılanıyorsunuz?
Genel olarak insanlar başka dinlere, başka milletlere karşı saygılılar. Fakat son zamanlarda medyanın yanlış yönlendirmelerinden dolayı İslamiyet’ekarşı önyargılar çoğalmaya başladı. Üstelik laiklik burada çok önemli bir düstur. Dine dair şeyler anlatmak zorlamakla bir tutulabilir. Bu yüzden, ben herzaman anlatmaktansa yaşayarak tanıtmayı tercih ediyorum. Tesettürümüzle, hal ve tavırlarımızla olabildiğince İslamiyet’in güzelliklerini yansıtmaya çalışmak en doğrusu. “Eğer biz doğru İslamiyet’i ve İslamiyet’e lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevcfevc dahil olacaklardır” düsturunu esas alarak hareket ediyoruz. Merak edenler gelip soruyorlar bazen:“Neden başınız örtülü? Erkeklerle tokalaşmamanızın sebebi nedir? Sizin dininiz neye inanıyor?” İşte o zaman hakkaniyetli bir muhatap bulmuş olarak anlatmaya başlıyoruz. Çeviriler de inşallah anlatımımızı kolaylaştıracaktır.